Bu çalışmamızda 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer alan etkin pişmanlık ile ilgili hükümlere ve bu hükümlerin hangi şartlarda uygulanabileceğini, 5237 sayılı TCK’da suçun tamamlanmasından sonraki aşamada da etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabileceğini açıklayacağız.

Etkin pişmanlık nedir?

Kişinin işlediği suçtan dolayı kendi iradesiyle sonradan pişman olması, suç teşkil eden fiilin ortaya çıkardığı olumsuzlukları gidermesi ve ceza adaletine kendi davranışlarıyla yarar sağlaması için kişinin cezasını azaltan ya da kaldıran ceza hukuku kurumudur.

Terminolojide etkin pişmanlık ne anlama gelir?

Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlüğü’nde etkin; “hareketli, işleyen, çalışan, etkili, faali aktif”; “pişman olma durumu, nedamet” şeklinde tanımlanmıştır. Etkin pişmanlığın ceza hukukundaki teknik anlamı da kendisini oluşturan kelimelerin sözlük anlamlarından farklı değildir. Nitekim öğretide, etkin pişmanlığın pek çok farklı tanımına rastlanmakla birlikte genellikle, failin “işlediği suçtan pişmanlık duyması” ve “suçun olumsuz etkilerini giderici aktif bir tutum takınması” şeklinde temel unsurun vurgulandığı görülmektedir.

Etkin pişmanlığın amacı nedir?

Etkin pişmanlık ceza kanunumuzun özel hükümler kısmında düzenlenmiş olup; suçun bütün unsurlarıyla tamamlandıktan sonra, failin resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce durumu, merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını kolaylaştırması; suçun ortaya çıkmasına yardım etmesi, uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin etmesi, tutuklu veya hükümlünün kaçtıktan sonra kendiliğinden teslim olması vs. gibi hallerde faile ceza verilmemesi veya cezasında indirim yapılması öngörülmüştür.

III. TCK’da hangi maddelerde etkin pişmanlık yer almaktadır?

Etkin pişmanlık 5237 sayılı TCK’da, bütün suçlarda uygulanabilecek genel bir hüküm olarak değil, özel suç tipleri bağlamında istisnai bir kurum olarak düzenlenmiştir. Kanunilik ilkesi gereğince uygulama alanını genişletmek mümkün değildir. Örneğin; malvarlığına karşı işlenen suçlarda etkin pişmanlığı düzenleyen 168. Madde, mağdur açısından maddi zarar yaratan bütün suç tiplerinde değil, sadece sınırlı olarak sayılan suçlarda uygulanabilir.

Keza fail pişmanlık duyarak öldürdüğü kişinin cesedini nereye sakladığını söylemiş, hakaret ettiği kişiden özür dilemiş vb. şeyler olabilir. Fakat bu suçlarda fail bu davranışlarından sadece TCK 62. madde çerçevesinde takdiri bir indirim sebebi olarak yararlanabilir. Etkin pişmanlık uygulanabilen maddeleri aşağıda kısaca açıklamaya çalışacağız:

Organ ve doku ticareti suçu (m.91)

Türk Ceza Kanunu’nun 91. Madde gerekçesinde; organ ve dokularını satan kişi açısından etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir. TCK’nın 91. Maddesinin 1. Fıkrasında “cezasızlık sebebi”, 2. Fıkrasında “cezada indirim sebebi” düzenlenmiştir. Organ veya dokuyu satan kişinin sorumluluğu TCK’nın 91/3. maddesi kapsamında olup, etkin pişmanlık hükmünden söz konusu madde yönüyle suçlanan fail yararlanabilecektir.

a- Durumun resmi makamlar tarafından haber alınmadan bildirilmesi

b- Bu suçun haber alınmasından sonra failin pişmanlığı

c- Failin hizmet ve yardımı belli sonuçlar doğurmalı

Kanunda sayılan bu üç fıkra da belirtilen hallerde organ ve doku ticareti suçunda etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilecektir.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu (m.110)

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu kişilerin kendi arzusu ve iradesi ile hareket edebilme hürriyetinin kısıtlanması ile gerçekleşir.  Kişiler bir yerde kalma ve bir yere gitme konusunda tercihte bulunma serbestisine sahiptirler. Bu suçun işlenmesiyle kişinin bir yerde kalma ve bir yere gitme hürriyeti ihlal edilmiş olmaktadır. Örneğin kişinin bir yere kapatılması, bir yerde tutulması veya bir yere götürülmesi ya da bir yere gitmesinin engellenmesi fiilleri, bu tanıma göre ceza yaptırımını gerektirmektedir.

Yargıtay 14. Ceza Dairesi 15.02.2016 tarihli kararında; “Dosya kapsamı nazara alındığında, tokat atmak suretiyle cebir kullanarak mağdureyi araca bindirip hürriyetini kısıtlayan sanığın, soruşturma başlamadan önce ve sahsına zarar vermeksizin mağdureyi kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bıraktığının anlaşılması karşısında, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 08.12.2015 gün ve 2014/14-645 Esas, 2015/498 sayılı Kararında da açıklandığı üzere, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu islemek için gerçekleştirilen ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama niteliğinde olmayan cebir eylemlerinin suçun unsuru olup diğer şartların varlığı halinde 5237 sayılı TCK’nın 110. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği gözetilerek sanık hakkında TCK’nın 110. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerekirken kanuni olmayan gerekçeyle anılan maddenin uygulama dışı bırakılması” Bozma sebebi sayılmıştır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 22.12.2015 Tarihli Kararında ; “…Mağdurenin babası olan sanığın, mağdureyi iple bağlarken uyguladığı cebirin TCK’nın 109/2. maddesinin unsuru olduğu, bu sebeple oluşan basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekildeki yaralanmanın mağdureyi zarar verdiği anlamına gelmeyeceği, TCK’nın 110. maddesinin koşulları oluştuğu gözetilmeden anılan maddenin uygulanmayarak sanık hakkında fazla ceza tayini…” şeklindedir.

Yargıtay 14. Ceza Dairesi 23.05.2016 Tarihli ilamında; Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlenmesi amacıyla, işlendiği süreyle sınırlı bir zaman dilimi içerisinde ve eylemin gerçekleştirilmesi sırasında mağdurun, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurunu oluşturacak ve kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine ulaşmayacak şekilde yaralanması halinde, diğer şartların da var olması kaydıyla etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabileceği, dosya içeriğine göre de, sanığın cebir kullanmak suretiyle araca bindirdiği mağduru bir süre alıkoyduktan sonra ve soruşturma başlamadan önce güvenli bir yerde bıraktığının ve mağdurun yaralanmasının da basit tıbbi müdahale ile iyileşebilecek şekilde olduğunun anlaşılması karsısında, sanık hakkında koşulları oluştuğu halde 5237 sayılı TCK’nın 110. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmaması…” şeklinde düzenlenmiştir.

Ancak bir anlık kişinin bir yerden çıkmasını ya da bir yerde kalmasını engellemek kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunu oluşturmaz. Bu konu hakkında yerleşik Yargıtay kararları da mevcuttur. Bu konu ile ilgili Yargıtay’ın Emsal kararlarına bakacak olursak:

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 29.06.2010 Tarihli bir kararında;  Mağdur O.’ın telefonla aranması ve O.’ın eve gelmesi üzerine, sanıklar O. B., M. T. ve O. Ç. tarafından, silahtan sayılan sopalarla darp edilerek, BTM ile giderilebilecek şekilde yaralandığı, dışarıdan sesler duyan tanık I. K.’in içeriye girmesi ile de, sanıkların bu mağdura kaşı eylemlerinin sonlandığı, bu şekilde gerçekleşen olayda, özgürlüğü sınırlama süresi konusunda TCK’da herhangi bir açıklama bulunmamakta ise de, kişisel özgürlükten yoksun bırakma kavramı, anlık olmayan bir süreyi zorunlu olarak içerdiğinden,fiil ile sonucun hukuken kabul edilebilecek bir zaman müddetince sürmesi gerekmektedir.

Malvarlığına karşı suçlarda etkin pişmanlık (m.141-168)

Mal varlığına karşı suçlarda etkin pişmanlık için aranan koşullar:

Mal varlığına karşı suçlarda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için “Ancak 168. Maddede yazılı suçların TCK 168. Madde de anılan suçlar: Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs… vd.” işlenmiş olması gerekir. Bunlar dışındaki suçlar etkin pişmanlık kapsamında değildir.

İmar kirliliğine neden olma suçu (m.184 ve 184/5) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ile kullanma bulundurma suçu (m.188,191,192) Kamu güvenine karşı suçlardan parada sahtecilik suçu (m.197,201) Kamu barışına karşı suçlarda suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu (m. 221)

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu TCK’nın 220. Maddesinde düzenlenmiş olup madde metninde; “Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.”

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunda etkin pişmanlık 221. Maddede düzenlenmiştir.

TCK 221. maddede düzenlenen etkin pişmanlığın uygulanma koşulları:

TCK 221. Maddede düzenlenen etkin pişmanlık şu şartlarda uygulanabilecektir; Örgüt kurma ve yönetme suçu tamamlanmış olmalıdır. Örgütün amacı doğrultusunda henüz bir suç işlenmemiş olmalıdır. Örgüt kurma suçu ile ilgili henüz bir soruşturmaya başlanmamış olmalıdır. Örgüt kurucusu ya da yöneticisi örgütü dağıtmalı veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlamalıdır. Dağıtma veya bilgi verme bizzat örgüt kurucusu ya da yöneticisi tarafından yapılmalıdır. Bu şartlar gerçekleşmişse faile ceza verilemeyecektir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.04.2009 tarihli bir kararında; Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ndeki yerleşik uygulamaya göre; “işlenen suçun, amaç suçlar (TCK 302 ve 309. madde) yönünden öldürme ve öldürmeye teşebbüs, nitelikli yaralama, yağma, işkence, bir kısım nitelikli hürriyeti tahdit suçları gibi vahim nitelikte eylemlerden olmaması gerekir. Bu fıkranın uygulanabilmesi için örgüt mensubu hakkında suç soruşturmasının bulunmaması, bu kişinin suç işlediğinin yetkili mercilerce bilinmemesine rağmen örgüt üyesi olduğunu ve örgütten rızasıyla ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi gerekir. Bu kişilerin yasadan yararlanabilmesi için örgüt hakkında bilgi vermesi de zorunlu değildir.

Nitekim Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 13.03.2006 tarihli kararında;  “5237 sayılı TCK’nın 314. maddesinin 3. fıkrasının “suç islemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümleri bu suç için de aynen uygulanır” amir hükmü karşısında; örgüt kurma suçu kapsamında bulunan 5237 sayılı TCK’nın etkin pişmanlığa ilişkin 221. maddesinde 765 sayılı TCK’nın 170. maddesinin uygulanabilmesi için aranan silahlı örgüt tarafından amaç suçun işlenmemiş ya da amaç suçun islenmesine kalkışılmamış olması gerektiğine ilişkin bir koşul öngörmediği de gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun buna göre tayin ve takdir edilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile etkin pişmanlık hükmünün uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,” bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 12.05.2015 tarihli kararında; “TCK’nın etkin pişmanlığa ilişkin 221. maddesinin amaç, kapsam ve gerekçesi birlikte nazara alındığında, failin bilgisi dahilinde gerçekleşen faaliyetlerle ilgili ifade vermesinin yeterli olacağının ve bu bilgilerin daha önceden güvenlik güçlerinin elinde olup olmamasının önem arz etmeyeceğinin anlaşılması karşısında, dosya kapsamına göre sanığın etkin pişmanlık iradesi göstererek gerek kendisi ve gerekse birlikte yakalandığı kişilerin eylemlerini açıkça ifade etmek şeklindeki durumunun etkin pişmanlık olarak değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden” hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 26.10.2015 tarihli kararı; “…yakalandıktan sonra kendi bilgisi ölçüsünde, örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde örgütün yapısı ve faaliyetleri ile ilgili yeterli bilgi verdiği ve yargılama aşamasında pişmanlığını dile getirmek suretiyle etkin pişmanlık gösterdiği”gözetilerek hüküm kurulması gerekir.

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu (m. 245/5)

Zimmet suçu (m.247-248) İrtikap suçunda etkin pişmanlık (m.250/2-3) Rüşvet suçunda etkin pişmanlık (m. 252,254) İftira suçu (m. 267,269) Yalan tanıklık suçu (m.272,274) Yalan yere yemin suçu (m.275/2-3) Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçu (m.281/3) Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçu (m. 282/6) Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu (m. 289/2) Tutuklu veya hükümlünün kaçması suçu (m. 292-293) İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak suçu (m. 297/4)

Silahlı örgüt yöneticisi veya üyesi olma suçu (m. 221-314) Suç için anlaşma suçu (m. 316/2)

Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanacağı zaman

Etkin pişmanlığa uygun, TCK’nın 168. maddesinde sayılan suçlardan birisinin işlenmiş olması, tamamlanmış bir suçun söz konusu olması (teşebbüs halinde etkin pişmanlık uygulanmaz) sanığın veya şüphelinin pişmanlık göstererek, aynen iade veya tazmin suretiyle zararı gidermesi, Sanığın veya şüphelinin aynen iade veya tazmini kendi isteğiyle yapmış olması, İade veya tazminin, dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra fakat hüküm verilmeden önce yapılması gibi hallerde etkin pişmanlık hükümleri her suç tipi açısından farklılık göstererek uygulanacaktır.

Sonuç

         Sonuç olarak etkin pişmanlık hükümleri her suç tipinde farklı özellik göstermektedir. Burada yasa koyucu faile adeta bir şans vermektedir. Buna göre suçun olumsuz sonuçları kısmen de olsa giderildiğinde, failin cezasında indirim yapılabileceği gibi ceza verilmeme durumu da söz konusudur. Buradaki en önemli husus bizce, iddianamenin tanziminden önceki etkin pişmanlık halleri olacaktır.