Dijital dünyada sosyal medya denen bir fenomenle karşı karşıyayız. Bir tarafıyla müthiş bir nimet diğer tarafıyla müthiş bir sömürü aracı olarak gücünü ve etkisini artırmaya devam ediyor. Bilgi-iletişim teknolojilerindeki inanılmaz hızlı değişim karşısında insanın yeryüzündeki varlığını tartışmaya başladık. Bu durum milli güvenlik meselesi olmaktan da öte bir öneme sahip. İnsanlığın geleceğine yön veren ve aslında kaygı duyulması gereken bir gerçek olarak önümüzde duruyor.

Dijital dünyada teknolojiyi kontrol edenlerin hırsı, kibri, ihtirası, aç gözlülüğü karşısında insanlığın geleceğinin tehlike altında olduğunu görüyoruz. Kâinatın sorumluğu verilen insanın bilgilerini teknolojiye devretmesi ve teknolojilerin insanı ve işleri yönetmeye kalkışmasının doğuracağı sonuçları şimdiden hesap etmek mümkün değil. Şu anda yaşadığımız kadarıyla bu işe insanlık düzeyinde bir müdahalenin kaçınılmaz olduğunu görüyorum. Hiçbir ülke tek başına bu meselenin altından kalkamaz.

Bilgi akışı için altyapı sağlayan firmaların içerik üretenlerden ayrılması gerekir. Telgrafta, telefonda ödediğimiz hizmet bedelini internet için de ödüyoruz. İnternet ortamında aldığımız bilgi ve hizmetler  için de aslında bir bedel ödüyoruz. Kimlik bilgilerimizi vererek bedava hizmet aldığımızı düşünüyorsak yanılıyoruz. Kimlik bilgilerimizi dijital kapitalistlere teslim ettiğimiz andan itibaren onların kölesi olmaya başladığımızı unutmayalım. Bu durumda artık siz müşteri değil ürün durumuna düşüyorsunuz. “Büyük birader sizi izliyor” hem de aklınızı ve kalbinizi bedelsiz satın alarak.

Sosyal medya ekonomik, siyasal ve sosyal hayatımızı değiştirdi. Büyük sermayenin dünyayı sömürmesini vahşi kapitalizm olarak adlandırırken daha ince ve damardan bir sömürü tarzıyla karşı karşıyayız. Bilgi taşıyıcısı şirketlerin taşıdıkları bilginin muhtevasına müdahil olması her şeyi çığırından çıkardı. Artık dijital kapitalizm sömürüsü sadece bir ekonomik sömürü olmaktan çıktı.

İnsanlığın tehdit altında olduğunu görüyoruz. Türkiye çok haklı olarak vatandaşının üzerinden para kazanan firmaların burada şube açarak vergi vermelerini istiyor. Bunu bütün dünya ülkelerinin de yapması gerekir. Uluslararası dev firmaların gelirlerinin hesaplanması için uluslararası hukuk alanında mutlaka bir düzenleme yapılmalıdır.

Diğer taraftan vahim tablo var karşımızda. Kapitalizmin ve dijital kapitalizmin merkezi Amerika Birleşik Devletleri’nde bir sosyal medya kuruluşu devlet başkanına ambargo uyguluyor. Bu üzerinde çok düşünülmesi gereken bir konudur. Kimin haklı kimin haksız olduğunun önemi yok. Bir sosyal medya kurumunun yayınlanacak içeriğe müdahalesi söz konusudur.

Herkesin tek başına gazeteci ve gazete sahibi olabildiği dijital dünyada bilginin doğruluğunu ve güvenliğini kim kontrol edecek? Aynı anda milyonlarca merkezden akan bilgileri nasıl denetleyeceğiz? Geleneksel medyadaki yapılanmayı da dikkate alarak dijital medyada yeni bir yapılanmaya gidilmelidir. Bu yapılanma gazetecilik mesleğini de koruma altına alacaktır. Dijital alanda kurumsal altyapısını tamamlayan medya mecraları devlet ve sivil toplum kuruluşları tarafından desteklenmelidir. İletişim alanında eğitim almış gazetecilerin bu mecralarda çalışmalarını garanti altına alarak hem güvenli bir yapı kurabilir hem de sorumluluğu üstlenecek muhataplar bulabiliriz. Yoksa sahipsiz dijital dünyada başımıza daha büyük belaların geleceğini unutmayalım.