Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90. maddesine göre, İstanbul Sözleşmesi de benzer sözleşmeler de Anayasa’dan üstün kabul edilmiş. Feci şekilde kahrıma gidiyor bu olay. Kenan Evren’e koydurmuşlar 90. maddeyi. O da yalakalık olsun, diye koymuş. Çocuk haklarıyla da kamufle edilen 90. maddenin kaldırılması için teklif bile edilemezmiş. Psikolojik savaş kurnazlığı. ALLAH ALLAH!

Bu nasıl bir köleliktir böyle? El sözleşmesi senin Anayasa’ndan üstün ilan edilecek, sen de, “Bir Türk dünyaya bedeldir.” diye diye, onu kabul edecek, koca millettin onuruyla 90 defa oynayacaksın. Pes!

Siyasi onursuzluk işte bu! Kendi ülkelerinde ‘demokrasi’nin D’si yokken, bize demokrasi dersi verenlerin uyanıklığı bu sözleşmeler… Yavaş yavaş bizi bizden alan sözleşmeler. Ahir kelam:

* “Bize bir nazar oldu, Cumamız pazar oldu/Ne olduysa hep bize/Azar azar oldu.” Arif. N. Asya.

* Taviz vererek düşmanla iş yapanda onur yoktur. La edri.

Yaşlılık başka bir şeymiş

Annem 93 yaşında yatalak.

Onu böyle yatalak gördükçe, gençliği geliyor aklıma.

Aktif, çalışkan, temiz… Ve gayet aklı başında, şimdi ise bazen karışıyor.

Bugün sabahın dördünde beni uyandırdı. “Kalk”, dedi kalktım. “Anne” dedim: Yoldan geldim yorgunum, beni kaldırmasan, zaten birazdan kalkacağım. “Ben anneyim, ne zaman istersem o zaman kalkacaksın” dedi. “Peki” dedim. “Beni kaldır” dedi, kaldırdım. “Yatağa oturt” dedi, oturttum. Gözlerime baktı gam dolu gözlerle, “Emine, anam köyde tek başına kaldı. Bir kadın nasıl yaşar orada tek başına? Hem babam niye onu yalnız bırakıyor? Gözüm kör olsun, ebedi babam onu tek bırakmazdı. Hem Gardaşım Mehmet, Ali Osman onlar niye gitmiyor anamın yanına? İnsan değillermiş” dedi ağlamaklı.

“Baban da benim yanıma gelmez oldu. Ne oldu bizimkilere Emineee!” derken ağlıyor sesi. Öyle yandı ki içim, anası-babası öleli neredeyse otuz yıl oluyordu, kardeşleri öleli on beş yıl. Babam da 2002’de ölmüştü. Sabah sabah yaktı ciğerimi.

*Onursuz devlet adamı, halkını dünyaya köle yapar. Çemi.

* Onursuz insan sorumsuzdur. A. E.

Alternatif evren

Stephen Hawking, “Alternatif evren” diye, bir kavram attı ateizmin kalesine. Stephen Hawking’in kastı, öteki dünya idi. Çünkü ateist olan Hawking ölümünden kısa süre önce, “Evreni yöneten bir irade var.” dedi. Eğer gayesi çoklu evren olsaydı, farklı söylerdi. Beklemiyorlardı birden, “Alternatif evren” deyince, ateist dünya afalladı.

Koca fizikçi, astronom, bilim adamı, hem Allah’a hem de ahirete, inanırsa milyonlarca genç de inanır, diye hemen çözüm üretirler. “Evreni yöneten bir irade var.” sözünü duymazdan gelip, “Alternatif evren”e de saçma sapan manalar getirdiler.

Neymiş, çoklu evrenmiş. Zaten toplu halde, büyük patlamayla oluşan bütün oluşuma “evren” deniyor, çoklu evren nasıl çıktı?

Bize göre de Allah (cc) yaratmaya öyle başladı. Gençliğin beynini uyandıracak olan her şeye ama her şeye bir şeyler buluyorlar.

Yani, psikolojik savaş kurallarını mükemmel olarak yürütüyorlar.

Peki biz ne yapıyoruz?

Bu konuda hiçbir şey…

Gençliğimiz, psikolojik savaşın bize asırlardır uygulanmakta olduğunu bile bilmiyor. Bildirmedik ki bilsinler. Milli Eğitimimiz düzelmeden, Amerika güdümünden çıkarılmadan bilecekleri de yok…

* Bir insanın yaşadığı nabzından değil, onurundan anlaşılır. Che G.

* Büyük aşklarda onur kalmaz. La edri.