Tunus Parlamentosu Başkanı ve en-Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi, geçenlerde Fransa Büyükelçisi’yle görüşmesinin ardından yaptığı açıklamayla büyük tepki çekti.

Fransa ve Tunus arasındaki ilişkilerin güçlü olduğuna işaret eden el-Gannuşi, iki ülke ilişkilerinin “gelip geçici ve önemsiz” olaylardan etkilenmeyeceğini söyledi.

Bu ifadeler sosyal paylaşım sitelerinde kıyasıya eleştirildi.

Tunuslu liderin söz konusu açıklamaları “makam uğruna” yaptığı öne sürüldü.

Tepki gösterenler arasında en-Nahda Hareketi’ni destekleyen ve Müslüman Kardeşler’e sempati duyan isimler de vardı.

Çünkü Raşid el-Gannuşi’nin açıklamalarında bahsettiği “geçici ve önemsiz” şeyin Fransa’da Peygamber Efendimiz’e yapılan hakaret olduğu zannedilmişti.

Tepkiler üzerine açıklama yapma ihtiyacı hisseden el-Gannuşi, güven mektubunu sunan Fransa Büyükelçisi’yle yaptığı görüşmenin “protokol görüşmesi” olduğunu ve Nice kentinde bir kiliseye düzenlenen terör saldırısını kast ederek o açıklamayı yaptığını söyledi.

Masum sivillere saldırının İslam’a aykırı olduğuna dikkat çeken el-Gannuşi, Peygamber Efendimiz’e hakaret içeren karikatürlerin ifade özgürlüğüyle açıklanamayacağını ve en ağır kınamayı hak ettiğini belirtti.

Bu izahtan sonra Tunuslu lidere yönelik eleştirilerin şiddeti hafiflese de birçok kişi el-Gannuşi’nin Fransa’ya ve Peygamber Efendimiz’i hedef alan hakaretlere gerekli düzeyde tepki göstermediği yorumunda bulunarak eleştirisini sürdürdü.

Arap sokağında bir süre gündemi meşgul eden bu olaydan alınması gereken önemli dersler var.

Öncelikle Peygamber Efendimiz’e hakaret içeren karikatürler ve Macron’un ifade özgürlüğü kılıfı altında o iğrenç karikatürleri savunması dolayısıyla İslam dünyasında Fransa’ya duyulan öfke dinmiş değil.

Paris’ten resmi özür gelmedikçe ve aynı hakaretlerin tekrarlanmaması için gerekli adımlar atılmadıkça dineceğe de benzemiyor.

İslam ülkelerinde Fransız mallarını boykot kampanyası tüm hızıyla devam ediyor.

Böyle bir ortamda Fransa’yı savunan -veya o şekilde algılanan- bir açıklamayı kim yaparsa yapsın büyük tepki görür.

Çünkü Müslümanlar için Peygamber Efendimiz istisnasız herkesin üstünde ve canlarından daha değerli.

Müslüman yetkililer yanlış anlaşılmak ve tepki görmek istemiyorlarsa Fransa’yla ilgili açıklamalarına azami dikkat göstermeli ve ağızlarından çıkacak kelimeleri özenle seçmeliler.

Sözlerinin kamuoyuna maksadı aşacak şekilde yansıtılabileceğini ve hatta böyle bir şeyin medya tarafından kasıtlı olarak yapılabileceğini göz önünde bulundurmalılar.

Raşid el-Gannuşi’yi açıklamaları sebebiyle eleştirenlerin bir kısmının amacı üzüm yemek değil bağcıyı dövmek.

Bir kısmı ise Tunuslu lider henüz maksadını izah etmeden aceleyle tepki gösterenler.

Bu gibi durumlarda öncelikle yapılması gereken “Hayır, o böyle bir şey söylemiş olamaz” demek olmalı.

Sonra da o kişi gerçekten o açıklamayı yapmış mı ve yapmışsa ne demek istemiş öğrenmeli.

Raşid el-Gannuşi gibi bir ismin İslam’a ve Peygamber Efendimiz’e yönelik hakaretler karşısında sessiz kalacağını düşünmek ancak önyargılı olmakla mümkün.

En ufak bir yanlış anlamada birbirimizin boğazına yapışırsak bizi daha çok tuzağa düşürürler ve Müslümanı Müslümana kırdırmaya devam ederler.