80’li yılların sonuna doğru esmeye başlayan Refah Partisi rüzgarı, geride önemli bir sosyal dayanışma mekanizması bıraktı: El birliği sistemi.

Cep telefonlarının, sosyal medyanın, CD’lerin, USB belleklerin, hatta çoğu evde televizyonun dahi olmadığı o yıllarda, Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Şevki Yılmaz, Hasan Hüseyin Ceylan gibi hatiplerin video kasetleri ev toplantılarında izletilir, ‘milletin şuurlanması ve Refah Partisi’ne oy vermesi için çalışılırdı.

Ancak teşkilat mensuplarının gittikleri evlerde bugünkü gibi video izleyebilecek imkânlar olmadığı için teşkilat mensupları video oynatıcılar satın alır, misafirliğe giderken yanlarında götürürlerdi.

Kredi kartının esamesinin okunmadığı o yıllarda Refah Partililer, kendi aralarında 10’ar 20’şerli gruplar yapar, her ay bir eve video oynatıcı alınırdı. Hatta çanta şeklinde tutma kulpu olan Toshiba marka VHS video oynatıcı Türkiye’de satış patlaması yaşamıştı.

Toshiba video ile hayatımıza giren el birliği sistemi, sonraki yıllarda faize bulaşmadan ev ve araba almak isteyen mütedeyyin ve muhafazakâr insanların da çıkış kapısı oldu.

Merhum Emin Üstün tarafından 1991 yılında kurulan ve sonraki yıllarda Emin Evim adını alan Emin Otomotiv, kendi aralarında yaptıkları çekilişle her ay bir kişinin otomobil sahibi olduğu faizsiz ve taksitli sistemi Türkiye’ye kazandırdı. Emin Evim’i kısa bir süre sonra Füzul Otomotiv takip etti.

Gezi olaylarıyla başlayan ve Türkiye’nin son 7-8 yılına damga vuran faiz lobisi destekli ihanet girişimlerinin ekonomiye etkileri sebebiyle faizlerin aşırı yükselmesi üzerine el birliği sistemi sadece faizsiz ev-araba almak isteyenlerin değil, milletin her kesiminin rağbet gösterdiği bir ihtiyaca dönüştü.

Bu durum ise her köşe başında el birliği sistemi ile çalışan organizasyon şirketi açılmasına sebep oldu.

Bugün 25’in üzerinde şirket bu sektörde faaliyet gösteriyor. Yıllık yaklaşık 25 milyar TL’lik bir ekonomi döngüsünden bahsediliyor.

Sektörün öncüsü ve en büyüğü konumundaki Emin Evim ve Füzul Evim şirketlerinde yetişen ve bu şirketlerde edindikleri bilgi ve birikimle yeni şirketler açanların sayısı her geçen gün artıyor.

El birliği organizasyonu kurmak için ciddi bir sermaye birikimine ihtiyaç duyulması sebebiyle yeni şirketlerin büyük kısmı çok ortaklı olarak faaliyet gösteriyor. Hatta aralarında farklı dilimlerde paylara sahip 1000 ortaklı çalışan firmalar da bulunuyor.

Peki bu sistem ve birbiri ardına açılan organizasyon firmaları ne kadar güvenilir? İşin can alıcı kısmı burası. Ne yazık ki şu ana kadar el birliği sistemini denetleyecek bir mekanizma henüz oluşturulmadı.

Ancak meydan tümüyle başıboş bırakılmış durumda da değil.

Emin Evim’in kurucusu rahmetli Emin Üstün ile vefatından bir süre önce sektörün diğer oyuncularının da olduğu bir sohbet ortamında bir araya gelmiştik. Kendisinin en büyük endişesi, 30 yıldır kılı kırk yararak kurulan ve on binlerce insanı ev ve araba sahibi yapan faizsiz sistemin insanların güvenini suistimal etme ihtimali bulunan yapılar yüzünden itibar kaybına uğramasıydı.

Zannediyorum bu endişe sektör öncüsü firmalarda halen devam ediyor.

Şu ana kadar piyasadaki firmalarla ilgili olarak kulağımıza ‘fazla organizasyon ücreti alındığı ya da teslimatların zamanında yapılmadığına’ ilişkin şikayetlerin dışında, dolandırıcılık gibi suistimal yaşandığına dair bilgi gelmedi.

Ancak tümüyle denetimsiz ve her isteyenin köşe başında dükkan açabildiği bu mekanizma sebebiyle yarın bir suistimal yaşanmayacağının garantisi de bulunmuyor.

Sektörün öncü ve güvenilir firmalarının öncülük ettiği, bu sektörde faaliyet gösteren pek çok şirketin de dahil olduğu ‘denetim mekanizması kurulması’ için çalışmalar yapıldığını raporlar hazırlandığını biliyoruz.

Hatta bu çalışmaya istinaden Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu’nun da (BDDK) yaklaşık iki-üç yıldır üzerinde çalıştığı denetim sisteminde sona gelindiğine ve önümüzdeki aylarda hayata geçirileceğine dair bilgiler var.

İştirakçiden hangi miktar üzerinden sisteme giriyorsa onun yüzde 10’u kadar organizasyon ücreti alarak döngüsünü sürdüren, iştirakçinin çoğunlukla kuralı ya da vade ortası teslim ile aldığı araba ya da evine ipotek koyarak kendini garantiye alan bu sistemin en büyük handikapı iştirakçinin teslimat zamanına kadar ödediği peşinat ya da taksitlerinin şirketin güvenirliği dışında bir garantisinin olmaması.

Hem kendim hem pek çok yakınımın istifade ettiği bu sistemin bir an önce denetim altına alınarak sağlıklı ve güvenilir şekilde işler hale getirilmesinde fayda var. Aksi halde bu şirketlerden bir tanesinin dahi güveni boşa çıkarması halinde zararı el birliği sisteminin göreceği aşikar.