Gıda ve özellikle gastronomi yapısı gereği tüm dünyada özel olarak desteklenmektedir. Ülkemizde de bu durum böyledir.

Devletler bu alanda özel koruma, himaye, teşvikler uygulamakta ve en çok da destekleme alımları yapmaktadır. Ayrıca devlet, toplumun ihtiyaç duyduğu gıda maddelerini yeterli ve düzenli olarak temin etmekle de mükelleftir.

Gıda ürünlerinin fiyatını kim belirliyor?

Tarım ve gıda ürünlerinin fiyatı oluşurken üreticinin ve maliyetlerin rolü genellikle düşüktür. Herhangi bir gıda ürününün fiyatı o ürünün toplam arzı ile ilgilidir. Yani, köylü, çiftçi veya üretici, ürettiği ürünün fiyatını kendisi belirleyemiyor. Hâlbuki ne kadar mazot, tohum vs. masraf yaptığını en iyi kendisi biliyor. Normal olan girdi maliyetlerini hesaplayıp üzerine de bir miktar da kar ekleyip satış fiyatını belirlemesidir. Ürünün fiyatı maliyetinin altında kalan çiftçi borçlarını ödeyemez. Ürünün fiyatını belirleme şöyle dursun aksine zararına bile satış yapan ve hatta mallarını ellerinden çıkaramayan birçok çiftçi bile bulunmaktadır. Devlet bazı tarım ürünlerinde taban fiyatı belirlemiş olsa bile ürün borsalarında oluşan fiyatların çok altında gelen teklifleri kabul etmek zorunda kalan üretici ve çiftçi var.

Aracılar sitemden kaynaklanan boşluğu kullanıyor

Çiftçinin acil para ihtiyacını gören komisyoncu veya aracı her normal ticaret erbabı gibi arz talep dengesini gözeterek ve düşük bir fiyatla üreticiden o ürünü satın alıyor, sonra üzerine nakliye ekleyerek ‘ İstanbul Hali’ne gönderiyor. Eh burada da üstüne bir kar eklenmesi lazım değil mi? Sonra da ürün pazarın ve marketin yolunu tutuyor. Bunlar da taş mı yesin, elbette üstüne kar koyacaklar ve nihayetinde o ürün tezgâha geliyor. Sonuçta çiftçiden 50 kuruşa çıkan ürün tezgâhta 4-5 lira oluyor. İşte çık çıkabilirsen işin işinden.

Tüm bunları şunun için anlattım, köylü olmak, köyde yaşamak ve üretmek zordur. Çünkü köylü çok çalışır, emek harcar ama yanlış yapmaz ve her zaman iyi niyetlidir. Bin bir meşakkatle yaz kış demeden üretir sonra da yıl boyunca emeklerinin tam karşılığını sırada borçlarından dolayı piyasada oluşan düşük fiyata ürününü satmak zorunda kalır. Hasat dönemi bitince elde avuçta hiçbir şey kalmaz ve köylü borçlarıyla yine baş başa kalır.
Hem üretici hem de tüketici kazanıyor

İşte artık köylünün ve üreticinin kötü talihini bir nebze bitirebilecek gastronomi alanındaki güzel bir gelişmeden bahsetmek istiyorum. Bazı köylüler, ürettikleri ürünlerini aracısız ve toptancı olmadan kendi gayretleriyle sosyal medyada oluşturdukları hesaplarda satmaya başladılar. Bu şekilde üretilen ürünler kimseye herhangi bir bedel ödemeden nihai noktadaki müşteriye ulaşıyor. Köy bahçelerinde, tarlalarda yetişen gıda ürünleri, meyveler ve sebzeler artık aracısız, komisyonsuz bir şekilde köy pazarları gibi Instagram ’da açılan hesaplarda bir tıkla doğrudan ilk elden tüketiciye sunuluyor.

Instagram köy ürün çeşitliliği artırdı

Bu yönde başarılı çalışmaları gören diğer üreticilerde buna yönelik çalışma şatlarını oluşturup, daha çok çeşitlilikle doğal ürünler için hazırlıklar yapmaya başladılar. Bal ve ürünleri, sirke, konserve, peynir, komposto, erişte, salça gibi ev ürünlerini de listelerine eklediler. Bence bu olaydan tüketicilerde çok memnun görünüyor. Ürünler tezgâha göre denk fiyatta ama kalite ve natürel ürün olma açısından çok iyi. Aracıya verilen maliyet bu sefer ürünün kalitesine yansımış oluyor. Bu konuda en şanslı olanlar ise girişimci köylü kadınlarımız, çünkü hem halkımız kadın girişimcilere destek veriyor hem de devlet bu tür girişimci kadınlara KOSGEB üzerinden yardım elini uzatıyor. Köylü sanal ortama alıştı bence. Bu şekilde çalışan böyle bir kaç örnek hesap

Bursa Kozluören Köyü’nden bir kadın girişimci

Instagram’da @Bahcemden16 ismiyle bir hesap açan Özlem Yılmaz, annesi ve erkek kardeşi ile kendi ürettiği ürünleri sosyal medyadan satmaya başlamış. Bursa’nın Kozluören Köyü’nde bizzat annesiyle birlikte üretim yapan Özlem Hanım, sağlıklı ve şifalı ürünler yaptıklarının altını çiziyor ve ürünlere 3. bir kişinin eli kesinlikle değmez diye de ekliyor. Tüm ürünlerinde sağlıklı pancar şekeri kullanıldığını ve odun ateşinde eski yöntemlerle pişirildiğini anlatan kadın girişimcimiz, “Elma sirkesi 1yıl dinlenmiş ilaçsız elmadan yapılmaktadır. Boğaz ağrısından reflüye, bağırsak düzenlemesinden ödem atmaya kadar sayısız derde şifa olan bu sirke diğer ürünlere benzemez, doğal diye satılanların çoğunda asit var. Bu sirke en erken 8 ayda tamamlanıyor ve içimi çok hafif, bir su bardağına 2 çorba kasığı konularak sabahları içilebilir.” diyerek ürünlerinin ne kadar faydalı olduğunu anlatıyor. Ayrıca Aile frambuaz reçelini tane tane dağılmadan yapmakta ve nar çekirdeği yağı içinde, taş havanda, metal değmeden, saf zeytinyağıyla elde etmektedir. Yine bölgeye ait doğal malzemelerden yapılan krem ise tam bir şifa ürünü. El ayak bakımı, topuk çatlağı, yara, yanık, eklem ağrısı ve baş ağrısına iyi geliyor Ben evde kullandım kremi, kozmetik ürünü değil ama gerçekten cilde resmen nefes aldırıyor ve araştırdım benim gibi kullanan herkes de çok memnun.

Hatay Samandağ Biberi

@samandagbiberiureticisi adlı İnstagram hesabının sahibi İnal Bey uzun yıllar yurtdışında yaşadıktan sonra memleketi olan Samandağ’ına dönmüş. Bölgesinde çok iyi biber yetiştiğini de görünce, kendi bahçesinde biber üretmeye ve ondan salça yapmaya karar vermiş. Bunları toptancıya vermektense bu doğal köy ortamında yetiştirdiği ürünlerini www.hataymanav.com internet sitesini de kurarak Instagram ’la beraber satmaya başlamış. Başarılı da olmuş, zaten biberi ile meşhur Hatay’ın Samandağı ilçesi İnal beyin kafasındaki fikirlere uyum sağlamış ve ailesinden kalan arazi üzerinde bu işi epey büyütmeye başlamış. Kendi tarlasında ürettiği ürünlerin dışında yöresine ait birçok ürünün imalatını ve satışını yapmaya başlamış. İnal beyin bana gönderdiği biberden tattım gerçekten çok acıydı ama faydasına inanarak yedim ve sindirim sistemime çok iyi geldi. Samandağ biberi için 29.12.2020 tarihinde Türk Patent’ e coğrafi işaret tescili için de başvurulmuş.

Van Otlu Peynir

Instagram ‘da @van_otlu_peyniri hesabıyla Van’da üretilen doğal otlu peynirleri satan Seyfettin Bey’in aile şirketi Göl Şarküteri, 1996 yılında Maruf Güler tarafından Van peynirciler çarşısında kurulmuş. Aile şirketi ikinci kuşak Kutbettin Güler ve 2005 yılından itibaren üçüncü kuşak Seyithan Güler tarafından yönetilmektedir. Dededen toruna devam eden Göl Şarküteri müşterilerine en kaliteli ve özenle seçilmiş yöresel ürünleri sunma hedefiyle yola çıkarak bugünlere gelmiştir. Kahvaltılık, organik ve şarküteri ürünlerinde son derece iddialı olan Göl Şarküteri kuruyemiş ve baharatlarıyla da aynı lezzet, hizmet ve sağlığı bir arada müşterilerine garanti etmektedir. Instagram ‘da, Van peynirciler çarşısında ve www.vanotlupeyniri.com sitesinde hizmetine devam etmektedir. Bu yöresel lezzeti tattım, sirike adı verilen bir otla yapılan bu peynir gerçekten çok lezzetli.

Natural Yaşam Hatay Yöresel ürünleri

İnstagram ‘da@natural_yasam_ adıyla bir hesap açarak Hatay’da bulunan ailesinin ürettiğiHatayyöresel ürünlerini satan bir kadın girişimci.Tarladan direk sofralara gelen doğal Hatay yöresel ürünleri, nar ekşisi, kurutmalıklar, tereyağı vs. birçok ürün bu hesapta satılmaktadır. Ben ürünlerinden kullandım ve çok memnun kaldım.

Burada bizzat deneyimlediğim ve gerçekten üretici konumunda olan hesapları tavsiye ediyorum. Bu işin ticaretini yapanlarda yok değil. Siz kesinlikle doğal ve köyde üretimi olan hesapları tercih edin.