Son dönemlerde, İslam dinine ve sembollerine yönelik olarak yapılan saldırıların gittikçe arttığı hepimizin ortak gözlemidir. Ancak bundan daha vahim olanı, bir kesimin, bu saldırıları meşru gösterme çabası ve bu çaba karşısında muhafazakar kesimin bile aklında, bu çirkinliği tasvip etmemekle ve bu eylemlerden incinmekle beraber, bu eylemlerin suç olup, olmadığı noktasında kafasında oluşan soru işaretleridir. Bu soru işaretlerinin oluşmasının sebebinin de yıllarca sanat adı altında topluma dayatılan ahlaksızlıkların bilinçaltında sanat olarak kodlanmış olmasından kaynaklanabileceğini düşünmeden edemiyor insan.

Dünya ve hayat dengeler üzerine kurulmuş olup, toplumlar da bir denge üzerinde yaşarlar. Her şey bir denge üzerine kurulmuşken, milyarlarca insanın kutsal saydığı değerlere hakaret etmeyi kendinde bir hak gören, azınlık bile olamayan bir avuç ibngbti... ve onların yancıları olan kararsız heterolar bu dengesizliğin adını sanat koymuşlar.

İslam dini milyarlarca Müslümanın ve Müslüman bir toplum olarak bizim, tartışılmaz ve vazgeçilmez kutsalımızdır. Bu değerlere hakaret etmek te Müslüman olduğu için bir insana hakaret etmek de suçtur.

İslam dininin şiarı olan sembollere hakaret ederseniz TCK 216. maddede düzenlenen halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik suçu oluşur. Maddenin ilgili fıkrası şu şekildedir.

·         Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (TCK 216/3)

Müslümana inancı nedeni ile hakaret ederseniz de TCK 125. maddesindeki hakaret suçu oluşur. Hakaret suçunun cezası 125. maddede 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş olup, maddenin ilgili fıkraları şu şekildedir.

·         b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

·         c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. (TCK 125/3-b-c)

Bu tür hakaretler, gerek insan hakları evrensel beyannamesince ve gerekse de Avrupa insan hakları sözleşmesince ifade özgürlüğü ya da sanat olarak değerlendirilemeyecek olup, bilakis düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne aykırı fiillerdir. Kaldı ki, AİHS’nin ifade özgürlüğü başlıklı 10 maddesinde haklar sayılmakla birlikte, ikinci maddesinde bu hakların, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi gibi nedenlerle sınırlanabileceği ifade edilmiştir.

Kısacası, içinizdeki nefreti kusarken işlediğiniz suçlardan dolayı, Türk yargısını ve bizleri Avrupa’ya şikâyet etmek isterseniz hiç durmayın. Ama size kötü bir haber vereyim, hakaret etmek Macron’a rağmen, Avrupa’da da, suç…