Anayasa tartışmalarının başladığı ilk günden beridir, Başkan Erdoğan tarafından İslâm hukukçularının bir anayasa metin taslağı hazırlamaları gayesiyle göreve davet edilmelerini bekliyorum.

Bunu hatırlatabilmek için önce, 1921 tarihli Teşkilât-ı Esasîye Kanunu’nda 1928’de yapılan değişiklikle Anayasa’nın “ Türkiye Devleti’nin dini İslâm’dır” hükmünün çıkartıldığını hatırlatarak, ‘Devletin dini İslâm olabilecek mi!’ diye soran bir yazı yazdım.

Akabinde, İsmet Özel’in muhtemel bir anayasa değişikliğinde, Anayasa’dan İstiklal Marşı’nın çıkartılacağı yönündeki endişelerini 10 yıl sonra yeniden hatırlatarak, ‘İstiklal Marşı Anayasa’dan çıkacak mı!’ başlıklı bir yazı daha yazarak böyle bir tehlikenin var olup olmadığını sormaya, sorgulamaya çalıştım.

Ben bunları yazarken Reis, Salı günü yani yarın İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıklayacağını duyurdu.

Bu herhalde Türkiye’nin yeni bir anayasa çalışmasına başlamış olduğunun ilanı kabilinden bir beyanname olacak.

Türkiye’de meşru yani şer’i yani şer’an caiz ve yani şeriattan mülhem bir anayasanın mümkün olamayacağını Müslümanların, 1982 Anayasasında 39 yıl içinde yapılan 19 değişiklikte akla gelmeyen ezeli ve ebedi haklarını geri alabilmek için bir yüz sene daha beklemek zorunda bırakılacağının elbette farkındayım.

Ve fakat şunun da farkında olmalıyız…

1960’tan beridir yapılan bütün darbeler ve muhtıralar, faşistleri, komünistleri ve şeriatçıları iktidara yakın merkezden uzak bir yerlere fırlatmak için yapılagelmektedir.

Bu yüzdendir ki Türkiye’de yazılan ve yazılacak bir anayasa mutlak surette faşist, komünist ve şeriatçı olmamak zorundadır.

Buna müsaade etmez.

Kim etmez?

Türkiye’deki anayasanın ve kanunların, demokratik, insan hakları evrensel beyannamesine, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesine ve serbest piyasa ekonomik sistemine uygun olabilmesini kontrol eden sermaye piyasalarının küresel aktörleri…

Unutmadan, demokrasi ve insan hakları dedikleri şey bir avuç seçkin azınlık, çapulcu, LGBT+ türevlerinin hak ve hukuklarıdır…

Öz yurdunda garip, öz vatanında parya Müslümanların hakları mı olurmuş…

Ya ne olacak?

Uzlaşı, uzlaşma, beraber yaşama, toplumsal sözleşme gibi sihirli sözcüklerle yine altı okun muhafaza edileceği, laik ve demokratik bir anayasayı oylamak üzere önümüze getirecekler.

Durum İleride nasıl şekil alacak bilemem ama tuhaf bir şekilde Müslümanlar yeni bir anayasa hazırlığı hususunda hiç de topa girmeye hevesli görünmüyorlar.

Kadim eserlerin, Fıkıh külliyatının, fetvaların; Fetavayi Hindiye’nin veyahut Mecelle’nin yeniden elden geçirilerek çağa cevap verebilecek hale getirileceği çalışmalardan hareketle ortaya bir anayasa taslağı metninin çıkartılmasını beklemek ham hayal midir ki?

Büyük Doğu Anayasa Taslağı dışında Müslümanların ‘Anayasa Kur’an’dır’ gibi lüzumsuz ve şuursuz çıkışlarından başka söyleyecek sözü ve ortaya koyacakları fikirleri yok mudur?