Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’da vahşice katledilmesi olayında cinayet emrini veren kişinin Muhammed bin Selman olduğunu açıklamasına rağmen Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ni yaptırım listesine dahi almayan Biden yönetimi yoğun şekilde eleştiriliyor.

Ortada bir suç varsa ve diğer suçlulara cezalar veriliyorsa, suçluların elebaşı ve suçun bir numaralı sorumlusu da mutlaka cezalandırılmalı.

Akıl, mantık ve hukuk bunu gerektiriyor.

ABD içinden ve dışından gelen haklı eleştiriler karşısında cevap vermekte zorlanan Washington, Muhammed bin Selman’ın niçin cezasız bırakıldığını izah edemeyince bin dereden su getirmeye ve skandal tavrını çeşitli bahanelerle gizlemeye çalışıyor.

“Tamamen köşeye sıkıştırdığımız Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ni çıkarlarımız doğrultusunda kullanacağız” diyerek gerçek niyetini açıkça ilan etmek yerine kıvırıyor.

Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki’nin “cinayet dolayısıyla Suudi Arabistan'ı sorumlu tutmanın Muhammed bin Selman'a yaptırım uygulamaktan daha etkili yolları olduğunu” ileri sürmesi gibi.

Psaki ayrıca ABD’nin Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ni uygun bir zamanda ve uygun gördüğü şekilde cezalandırma hakkını saklı tuttuğunu söylüyor.

Bunun Türkçesi, “İstediğimiz her şeyi almak için Muhammed bin Selman’a şantaj yapacağız” demek.

Koparılan onca yaygaraya rağmen Biden’ın yaptığının Trump’ınkinden pek de farklı olmadığı gerçeğinin herkes farkında.

Arabi 21 sitesinde yayınlanan karikatür her iki başkanın Arap ülkelerine yaklaşımlarını çok iyi özetliyor.

Karikatürde Trump elinde büyük bir çuvalla Araplara “Sizi biz koruyoruz, bu nedenle bize ödeme yapmalısınız” derken, Biden ise aynı çuvalla ve “Sizdeki insan hakları ihlalleri konusunda oldukça kaygılıyız” diyerek Arap ülkelerinden para talep ediyor.  

Kısacası ABD’nin tavrının özünde herhangi bir değişiklik yok.

Biden yönetiminin Kaşıkçı cinayetiyle ilgili istihbarat raporunu açıkladıktan sonra topu taca atmaya çalışmasına rağmen adaletin tecellisi için hâlâ yapılabilecek birçok şey var.

Öncelikle cinayetin bir numaralı failini cezasız bıraktığı gerçeği -ileri sürdüğü asılsız bahanelere itibar edilmeden- ABD’nin yüzüne vurulmalı.

Demokratlar bir yandan katili korumaya çalışırken diğer yandan insan hakları konusunda nutuk çekemezler.

Bu sahtekârlığın ve yüzsüzlüğün ısrarla deşifre edilmesi gerekiyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kaşıkçı cinayetinin bağımsız bir komisyon tarafından araştırılması gerektiğine inanıyor.

BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric’in ifade ettiğine göre, Guterres, tarafsız bir soruşturmaya hâlâ ihtiyaç olduğu görüşünde.

Ayrıca cinayete karıştıkları hem ABD ve hem de Suudi Arabistan tarafından itiraf edilenlerin bağımsız bir mahkemede yargılanmaları gerekiyor.

Biden yönetiminin açıkladığı istihbarat raporunda cinayet emrini veren Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın ülkesindeki karar alma mekanizmalarını kontrol ettiğine dikkat çekiliyor.

Bu aynı zamanda Suudi Arabistan’da yapılan göstermelik yargılamaların kesinlikle ciddiye alınamayacağının itirafı sayılır.

Suud el-Kahtani, Ahmed Asiri ve diğerleri Muhammed bin Selman’ın etkisi altında olmayan bir mahkemede yargılanmalılar.