Katolik dünyasının lideri ve Vatikan devlet başkanı Papa Francis’in Irak ziyaretinden geriye sembolik değeri yüksek ziyaretler, bazı düşündürücü açıklamalar ve de hafızaları tazeleyen bir “pul” kaldı.

Şüphesiz Papalık, dünyevi ve uhrevi ilişkiler açısından önemli bir kurumdur. Bu temsil gücünden dolayı dünyanın ahlaki sorunlarına bir çözüm getirebilmek amacıyla görüşmeler yapması gayet doğaldır. Kaldı ki Katolik Kilisesi’nin ruhani lideri Papa, aynı zamanda Vatikan’ın devlet başkanıdır. Dolayısıyla Vatikan’ın dini olduğu kadar siyasi ilişkileri de vardır.

Vatikan’ın uzun yıllardan beri inanç dünyasıyla diyalog kurmaya çalıştığı bilinmektedir. Bu doğrultuda Papalık bir taraftan Hristiyanlar arası ilişkileri geliştirmeye çaba harcarken diğer taraftan da Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasındaki ilişkileri iyileştirmeye çalışmaktadır.

Papa Fransis, son yıllarda Ortadoğu ülkelerine yaptığı gezilerle ve bu ziyaretler sırasında gerçekleştirdiği görüşmelerle dikkatleri üzerine çekmişti. 2014 yılında Türkiye, 2017’de Mısır, 2019’da Birleşik Arap Emirlikleri ( BAE) ziyaretlerini gerçekleştiren Papa Fransis’in açıklamalarının odağında, Ortadoğu’da toplumsal barışın tesisi bulunuyordu.

Papa’nın Sünni İslam’ın önemli temsilcilerinden Kahire’deki El Ezher Üniversitesi’nin Şeyhi Ahmed et Tayyib ve Irak’ın Şii lideri Ayetullah Ali Sistani’yle kurduğu diyalog, akıllara birçok politik sorunun gelmesine kapı aralamıştır. Bunlardan ilki, Vatikan yeniden Ortadoğu sahnesine geri mi dönüyor? sorusudur. İkincisi, İran’a karşı İsrail, ABD ve Vatikan arasında bir iş birliği kurulup kurulmadığına ilişkindir.

Üçüncüsü ise Papa Fransis’in Irak’ı ziyareti vesilesiyle Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) tarafından bastırılması öngörülen hatıra pullarında yer verilen haritayla Vatikan arasında nasıl bir ilişkinin var olduğudur.

Suriye’de kurulması planlanan bir PKK/PYD devletini İskenderun Körfezi’ne ulaştırma projesinin varlığı uzun zamandır bilinmektedir. Yine bu hususta propaganda amaçlı uluslararası kamuoyunu etkilemek üzere birçok haritanın dolaşıma sokulduğu görülmektedir.

Şurası çok açıktır ki bu projenin mimarları, Papa’nın Irak ziyareti üzerinden yeni bir propaganda çalışması yapmayı tasarlamışlardır. Amaç Papa üzerinden bu haritayı tüm dünyaya pazarlamak ve de Papa’nın bu haritanın “koruyucusu” olduğunu zihinlere kazımaktır.

Olayın çift yönlü bir durum arz etmesinden dolayı sadece IKBY temsilcilerinin resmi açıklamalarla düzeltme yapmaları, diplomatik zaviyeden yetersizdir. Papa Fransis’in de kendisi üzerinden Türkiye’nin toprak bütünlüğünü hedef alan bu yakışıksız olayı kınaması, diplomatik nezaket kurallarının bir gereğidir. Aksi halde Papa Fransis bu çirkin olay ile Papalık ve Vatikan arasında kurulan ilişkinin töhmetini sürekli omuzlarında taşımak zorunda kalacaktır.