Suriye'de kopan savaş, Gezi, 17-25 Aralık, Hendek operasyonu, 15 Temmuz darbe girişimi, dolar operasyonu ve pandemi, bütün bu faktörler Türkiye ekonomisinin 2003-2012 yılları arasında kazandığı ivmenin yavaşlamasına ve hatta durağanlaşmasına sebep oldu.

İnsanız, konfora, lükse ve varlığa çok hızlı adapte oluruz, bir İnsan ömrü boyunca yokluk içinde yaşasa ve onu alıp varlıklı bir hayatın içine yerleştirseniz kısa bir zaman sonra yaşadığı bütün sıkıntıları ve yokluğu yani nereden geldiğini unutur ve sanki bütün ömrünü o varlık içinde geçirmiş gibi hisseder.

AK Parti 2002'de iktidarı ekonomik olarak çökmüş, bankaları hortumlanmış ve kişi başı milli geliri Trinidad Tobago ile Cezayir arası bir yerde olan bir Türkiye'de devraldı. Türk insanını Cumhuriyet’in kuruluşundan beri hiç görmediği ve tanımadığı bir refah seviyesine ulaştırdı.

Yaşınız yetiyorsa elinizi cüzdanınıza koyun ve bugünkü durumunuzu 2003 öncesi ekonomik durumunuzla kıyaslayın. Büyük çoğunluk ülkemizin yaşadığı onca badireye rağmen şahsi ekonomik durumunun bugün daha iyi olduğunu görecektir.

2002 krizi neden çıkmıştı?

Suriye'de kopan kıyametten dolayı ülkemize akın eden 5 milyon mazlum dolayısıyla değil.

Üç beş ağacı bahane ederek ülkeyi savaş alanına çeviren terör örgütlerinin güdümündeki gençlerden dolayı değil.

Devletin kılcal damarlarına sızmış bir terör örgütünün hükümete komplo kurduğu için değil.

Ülkenin şehirlerine hendekler kazıp haftalarca devletle çatışan bir terör örgütü dolayısıyla değil.

Orduya sızmış bir terör örgütünün halktan yüzlerce insanı şehit ederek darbe girişiminde bulunduğu için değil.

Bütün dünyayı saran bir salgın hastalığın ekonomik hayatı adeta durma noktasına getirdiği için değil.

2002 krizi dönemin Cumhurbaşkanı Sezer'in, dönemin Başbakanı Ecevit'e bir toplantıda Anayasa kitapçığı fırlatmasıyla çıktı.

Hepsi bu...

Yukarda saydığım olayların değil hepsi, sadece biri o dönemde vuku bulsaydı olabilecekleri hayal bile edemeyiz.

Evet elbette zorluklar ve sıkıntılar var, elbette her şey süt liman değil, ama ekonomisi fırlatılan bir Anayasa kitapçığının yeli ile allak bullak olan bir ülkeyi alıp yaşadığımız onca badireye mukavemet gösterebilen bir Ülke haline getiren AK Parti’nin ekonomiyi yönetemediğini iddia etmek, bu gerçekler doğrultusunda insafsızlıktır.

Ekonomiden şikâyet edenler, aslında AK Parti sayesinde kazandıkları ekonomik rahatlığın bir kısmını yitirmiş olmaktan şikâyetçi.

İnsanız işte... Nereden geldiğimizi unutuyoruz...