[بسم الله الرحمن الرحيم - وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ يُقْتَلُ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اَمْوَاتٌۜ بَلْ اَحْيَٓاءٌ وَلٰكِنْ لَا تَشْعُرُونَهِ ]

“Allah yolunda öldürülenlere sakın ‘ölüler’ demeyin. Çünkü onlar diridir, fakat siz farkında değilsiniz.” (Bakara 2/154)

Dostlar hep birlikte büyük bir sevinçle 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin 106. yılını kutlayacak, aziz şehitlerimizi, canları ve kanları ile bizlere bu toprakları armağan eden kahramanlarımızı bir kez daha rahmet minnet ve dua ile anacağız…

Sanırım asıl konuşmamız gerekenleri yine konuşmayacağız! Bizim konuşmamız istenilenleri bize ezberletilen kahramanlık öykülerini konuşacak, sonra bir dahaki sene 18 Mart haftasına kadar bu vatanın mayasını atan 253.000 vatan evladının yazdığı destanı, bize bıraktığı mirası ve onlar adına konuşulması gerekenleri her zaman yaptığımız gibi unutacağız…

Peki, ya sonra?

Evet, biz Birinci Dünya Savaşı’nın en önemli cephesi olan Çanakkale Cephesi’nde yedi düvele karşı dünya tarihinde eşine az rastlanan büyük bir destan yazdık. Cevat Paşa’sı, Seyit Onbaşı’sı, Nusret Mayın Gemisi ile denizde, Yahya Çavuş’u, Nuri Yamut Paşa’sı, Mustafa Kemal Paşa’sı ve binlerce kahraman Mehmetçiğimiz ile de karada yazdığımız bu destandan sonra konuşulması gerekenleri hep unuttuk…

Sorulması gereken, cevaplarının altında bu milletin gizlenmeye çalışılan, hapsedilen, diri diri toprağa gömülmeye çalışılan bir “Ruhu” yatıyor aslında. Bir kısmından biraz bahsedeceğim, bir kısmını da sizlerin araştırarak vicdanınızla karar vereceğiniz onlarca sorudan bazılarını sormak istiyorum.

- Çanakkale Ruhu nedir? Onca insan Çanakkale’de neden şehit oldu? Bu topraklarda ezan Türkçe okunsun, Kur’an-ı Kerim okumak yasaklansın diye mi?

- Çanakkale de özellikle İngilizlerin Savaş hukuku ihlallerini neden kabul ettik?

- Çanakkale Kahramanı Seyit Onbaşı savaştan sonra ne yaptı?

- Nusret Mayın Gemisi’nin başına ne geldi?

- Kahraman şehitlerimiz için ilk anıt ne zaman yapıldı?

- Şehitlerimizin aziz hatırasını yaşatmak için neler yaptık?

- 2014 yılında Tarihi Alan Başkanlığı kurulana kadar şehitlik için neler yapıldı?

- Alan Başkanlığı kurulana kadar Namazgâhların ahır yapıldığı, şehitliklerin her türlü pisliğin yapıldığı fuhuş yuvası haline geldiği doğru mu?

- Sultan Abdülhamid başta olmak üzere Osmanlı padişahlarının izleri Çanakkale’den neden silinmeye çalışıldı?

- 6. Genelkurmay Başkanı, Balkan, Çanakkale ve Milli Mücadele Gazisi olan Nuri Yamut Paşa 60 darbesinde neden tutuklanıp hapsedildi?

- Lozan Barış Antlaşması’nda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Milli Mücadele’nin temellerinin atıldığı “Çanakkale” topraklarına sahip çıkabildik mi?

İnönü’ye heykel mi Çanakkale’ye anıt mı?

Bunca sorudan sonra şunu net olarak ifade etmek istiyorum. Savaştan sonra Çanakkale topraklarına sahip çıkılmadı. İngilizlerin 1924’te, Fransızların 1930’da ilk anıtlarını yaptığı Çanakkale’de ilk derme çatma anıtımız 1934 yılında inşa edildi. Gerçek manada bir şehitlik abidesinin yapımının tamamlanması ise 1960 yılında ancak tamamlanabildi. 1930 yılında Fransız anıtının açılışına katılan Fransız General’in Türk Şehitliklerini ziyaret etme isteğinin reddedilme sebebi de işte tam olarak budur. Bir anıtımızın olmaması…

Yapamadık mı, yoksa yapmadık mı? Sanırım yapamadık! Zaten bir açık hava müzesi olarak korunması gereken toprakların bir kısmı ekilip biçilsin diye balkanlardan göç etmek zorunda kalan vatandaşlarımıza, bir kısmı daha başka birilerine verilmiş orada bulunan eserler de hurda fiyatına satılmaya başlanmıştı bile… Zaten o sırada yapılması gereken daha önemli işlerimiz de vardı. Taksim Meydanı’na yapılacak paka büyük bir Milli Şef İsmet İnönü heykeli yapılması gerekiyordu mesela. Öyle de oldu. Çanakkale Anıtı’nın maddi yetersizlikler sebebi ile yapılamadığı dönemlerde Milli Şef’in heykeli bir çırpıda yapıldı!

Abidenin hazin öyküsü

Açık konuşmak gerekirse Çanakkale'de Kahraman Mehmetçik’in yazdığı şanlı destana karşı savaştan sonra bu topraklarda bir gölgeleme çalışması uygulanmış, bu destan hakkında yıllarca tek bir kelime dahi yazılmamış, yazanlar, konuşanlar ise bir şekilde susturuluyordu. Azakların, İngilizlerin Fransızların, ölen askerleri için yaptığı anıtlar bir bir Çanakkale'de görkemli bir şekilde yükselirken. Biz kahraman şehitlerimizin kemiklerini bile yıllarca toplayamadık ya da toplamadık...

Çanakkale Şehitlik Abidesi yapılana kadar, Cesaret Tepe'deki Mehmet Çavuş Anıtı ve 1943 yılında Çanakkale Gazisi 6. Genelkurmay Başkanımız ve aynı zamanda Demokrat Parti Milletvekili Nuri Yamut Paşa'nın etraftaki şehit kemikleri toplanarak, kendi imkânları ile yaptırdığı anıtlar resmi törenlere ev sahipliği yapmıştır... Zaten Destan'ın büyüklüğünü anlatan resmi bir tören de düzenlenmemişti o yıllarda.

Gelelim abideye… 253.000 Çanakkale Şehidinin anısını anmak üzere Çanakkale’de Morto Koyu önündeki Hisarlık Tepe üzerine dikilen bugünkü abidenin yapımı yaklaşık 7 yıl sürmüştür. 1944 yılında Milli Savunma Bakanlığı tarafından Çanakkale’de yapılacak olan anıt için açılan yarışmada Mimar Doğan Erginbaş ile İsmail Utkular‘ın çizdikleri proje kazanmış fakat maddi yetersizlik bahane edilerek bu proje uygulanmamıştır. Kısacası heykele para var ama abideye para yok denmiş, sonunda Haziran 1952’de İstanbul’da toplanan bir heyet anıtın yapılmasına karar vermiştir. Bu kararın ardından Şehitlikleri İmar Cemiyeti’nin bir kolu olarak kurulan “Çanakkale Şehitler Abidesi İnşaatına Yardım Komitesi” tarafından tüm yurtta bir bağış kampanyası açılmış ve gerekli para toplanmıştır. Anıtın yeri seçildikten sonra inşaat Nisan 1954’te ihaleye çıkarıldı ve 19 Nisan 1954’te anıtın temeli törenlerle atıldı. 14 Ocak 1955’te yapılan bir kontrolde anıtın şartnameye uygun olarak yapılmadığı görülerek inşaat durduruldu. Çeşitli heyetlerin yaptıkları keşif ve incelemeler sonunda yapımcı firmanın yolsuzluğu görüldüğünden sözleşme iptal edildi.

İkinci defa ihaleye çıkarılan inşaat 10 Eylül 1957’de tekrar ihale edildi. Sözleşme gereğince anıt 1958 Temmuz ayında bitecekti. Ancak Ocak 1958’de maddi imkânsızlıklar sebebiyle anıtın yapımı tekrar durduruldu. Yapılan yardım kampanyaları sonucu inşaat tekrar başladı ve abidenin inşası 1960 yılında tamamlandı. Tamamlandı tamamlanmasına ama projeye göre yapılması gereken iskele ile rıhtım anıtın etrafını çevirecek 500.000 ağaçlı orman, aydınlatma tesisleri, namazgâh, giriş yolu ve Çanakkale Savaşı hatıralarının konacağı müze maddi yetersizlik sebebi ile yapılamadı... Ama uzun uğraşlar sonucu en sonunda tüm engellemelere rağmen 1960 yılında bir abide inşa edilebilmişti şehitler diyarına...

Yıllarca bu topraklarda yaşananları bildikten sonra, son zamanlarda özellikle 2014 yılında Tarihi Alan Başkanlığı’nın çalışmalarına başladıktan sonra Şehitlik için yapılan çalışmaları gördükçe hem duygulanıyor hem de gururlanıyor insan... Bütün bu çalışmaların başlaması için çaba gösteren ve hâlâ “Çanakkale Ruhu ’nu” yaşatmak için birçok çalışma yapan başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Çanakkale Tarihi Alan Başkanlığı ve çalışanlarına, bu ruhun bugün hala yaşaması için çaba gösteren herkese canı gönülden teşekkürü bir borç biliyorum.

Şehadetiniz kabul olsun

Şehitliklerin düzenlenmesi, yeniden aslına uygun olarak restore edilmesi... Belediyelerin şehitliklere düzenledikleri geziler, insanların bilinçlenmesi, okullarda yapılan seminer ve söyleşiler, rehberler, alan kılavuzları eşliğinde her bir karışında yaşanan anıların bir bir genç nesillere anlatılması ve düzenlenen şanlı resmi törenler... Elhamdülillah bu yaşananlar gelecek için bizi daha da umutlandırıyor…

İşte zaferin 100. yılında bir zamanlar anıları unutturulmaya çalışılan Şanlı Çanakkale...

İşte zaferin 100. yılında kahraman neslin kahraman torunları...

Bu vatan size minnettar... Bu vatan evlatları size minnettar... Aziz şehitlerimiz...

Sizin kanlarınızla yazdığınız şanlı destan, 100 yıl sonra bugün Şanlı ve Şerefli olarak okunuyor... Şehadetiniz kabul olsun, cennette Efendimizin (sav) sancağı altında buluşmak duasıyla...