İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olan bizleri, İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olmayanlar yanında haklı duruma getiren sadece her yıl artarak devam eden cinayetlerin Bakan Soylu tarafından açıklanan Avrupa’ya nispetle az olan rakamları değildir.

Zaten İstanbul Sözleşmesi’ni her hâlükârda savunanlar bakanın verdiği rakamların gerçek olmadığında ısrarcılar.

Çünkü rakamlar gerçekse sözleşmenin feshinin isabetli, değilse daha isabetli olduğunu anlamamızı istemeyenler, cinayetleri birer sayısal, istatistiki veri olarak ortaya koya koya bu hale gelindiğini idrak etmemizi de engellemenin peşindeler.

Yılsonu ticari bilançoları gibi, günde şu kadar cinayet diye diye cana kıymayı ve şiddeti normalleştiriyorlar.

Sorumsuz medya da cinayetlerin üzerine leş yiyen akbabalar gibi çullanıyor.

Lafı çok fazla uzatmayalım, hanımlar beyler…

İstanbul Sözleşmesi’nin feshinden sonra yazılanlara şöyle bir baktığımızda asıl şaşırmamız gereken bu sözleşmeyi de futbol takımı tutar gibi savunanlar olmalıydı.

Hanım yazarların çoğu çok üzgün olduklarını ifade ederek başlıyorlar yazmaya.

Yanlışta ısrar gözyaşlarıyla ıslanırsa gerçek hale gelecek sanıyorlar.

Bu gözyaşı denizinde ölen ölüyor; onlar boğuluyorlar mı, sevinçten yoksa el mi sallıyorlar anlaşılmıyor…

Şimdi bu hanım kardeşlerimden rica ediyorum silsinler gözyaşlarını…

Gelsinler onlarla bir Avrupa Birliği projesi hazırlayalım.

Her biri işin bir ucundan tutsun.

Avrupa Birliği bu projeyi kabul eder mi, bir fon, kaynak ayırır mı paşa gönülleri bilsin.

Sadece Avrupa Birliği’ne değil bütün dünyaya yeni bir sözleşme olarak yüzde yüz yerli ve milli bir proje teklif edelim.

Proje adı: Makâsıdü’ş Şerîa

Kadın erkek ayırımı yapmadan bütün insanlığı kurtaracak bir proje…

Başlayalım:

Makâsıdü’ş Şerîa üçtür; zarûriyyât, hâciyyât ve tahsîniyyât…

Zarûriyyât, sosyal düzen için vazgeçilemez kaideler.

Din ve dünya işlerini düzenlerken yok olması durumunda dünyanın fesat ve kargaşaya sürüklenmesinin kaçınılmaz olduğu beş temel esas üzerine bina edilmiştir; din, akıl, nefis, nesil ve malın muhafazası.

Zarûriyyât’ın ilk şartı Allah’a, Peygamberine ve onun bildirdiklerine iman etmektir.

Devamında, aklı ve düşünme melekelerinin korunması ve geliştirilmesi şartı…

Neslin devamına azami ölçüde ehemmiyet vererek neslin karışmasına sebep olacak her türlü fiiliyatı men etmiştir.

Evlilik bağı olmadan, nefsin heva ve hevesine göre hareket edilmesini yasaklayarak evliliği zaruri kılmaktadır.

Bedene ve vücut bütünlüğüne yönelik fiilleri engelleyerek sarhoşluk verecek bütün uyuşturucu maddeleri yasaktır.

Malın korunmasını adaletin temeli saymış, başkasının hakkına tecavüzü yasaklamış, helal kazanç şartıyla birlikte başta faiz olmak üzere bütün haksız kazanç yollarını kapanmıştır.

Hâciyyât; ferd ve sosyal hayatın düzenli bir şekilde devam edebilmesi için gerekli olan hususi hükümlerdir.

Hasta ve engellilere tanınan ruhsatlar, iş ve ticari sözleşmeler gibi…

Tahsîniyyât ise ahlakın geliştirilmesi, hayvan sevgisi gibi hayatı kolaylaştıran ve güzelleştiren şeyler…