Salgın hastalıklar önce en fakir toplumları vurur. Vebadan yaklaşık 200 milyon insanın öldüğü 14. yüzyılda Avrupa, büyük bir sefalet içinde yaşıyordu. Bugün ise koronavirüs salgınında hayatını kaybedenlerin büyük çoğunluğunun Avrupa ve Amerika gibi dünyanın refah düzeyi en yüksek toplumları olması şaşırtıcı değil mi?

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, salgın sebebiyle ölen 3 milyon insanın sadece yüzde 2’si Afrika’da. Bu durum Afrika’nın gelişmiş Avrupa ülkelerinden daha iyi bir sağlık sistemine sahip olduğunu mu gösteriyor? Elbette hayır.

TEST YOK: AŞI DA YOK

Geçtiğimiz hafta Uganda’daydım. Hani CHP’li Gürsel Tekin’in “Salgınla mücadelede Türkiye’den daha iyi yönetildiğini” iddia ettiği ülkede. Ülkede maskesiz sokağa çıkmak yasak. Fakat ben sokakta tek bir maskeli insan dahi görmedim. Banka ve market gibi yerlere girerken maske takıyorsunuz. Fakat 1 adet maske 1000 şilin. (Yaklaşık 2,5 TL) İnsanların ayaklarına terlik almakta zorlandıkları bir ülkede, maske takmalarının imkânsızlığını siz düşünün. Türkiye’de seyahat için zorunlu test 250 TL iken Uganda’da 250 bin şilin. (560 TL) Tek tedbir: El yıkama için marketlerin ve devlet dairelerinin önüne konulan bir kova su. Susuzluktan kırılan Afrika için ileri bir tedbir sayılabilir elbette.

Buna karşın ülkede bugüne kadar salgından ölenlerin sayısı sadece 334. Bu tablo sadece Uganda’da değil şüphesiz. Komşusu Güney Sudan’da 114, Ruanda’da ise 315 kişi ölmüş. Tahmin edebileceğiniz gibi Etiyopya, Kenya, Somali, D.Kongo gibi diğer Afrika ülkelerinin hiçbirinde şu ana kadar tek bir doz aşı yapılmış da değil.

Başkent dışına çıktığınızda, yol ve elektriğin olmadığı bir dünyaya adım atıyorsunuz. Köylerde yaşayanların salgından haberleri yok. Kimse buralara uğramadığı için, salgının da uğramadığını düşünüp rahat bir nefes alıyorsunuz. Resmi rakamlara göre nüfusun yüzde 10’unun AIDS olduğu bir ülkede, COVID-19 basit bir hastalık olarak görülüyor da olabilir.

Afrika’da yaygın bir test uygulaması yapılmadığı için, hastalığın ne kadar var olduğu da bilinmiyor. Belki de bu salgını diğerlerinden ayıran temel faktör de bu: Ne kadar zenginseniz, o kadar test. Ne kadar test yaparsanız o kadar çok teşhis.

KORONA DEĞİL AÇLIK ÖLDÜRÜYOR

Türkiye’de bugüne kadar 40 milyon test yapılmış. Neredeyse ülke nüfusunun yarısı test yaptırmış durumda. Ülkemiz 34 bin vefat sayısı ile dünyada 19. sırada yer alsa da, yapılan aşı miktarı ile dünyada 6. sırada. Nüfusun şimdiden yüzde 13’ü aşılandı. Bu durum, Türkiye’nin sağlık konusunda ciddi bir başarı sergilediğinin kanıtı.

Afrika’da her gün ortalama 20 bin kişi açlıktan; doğan her çocuğun yüzde 8’i ise zatürre, sıtma ve ishal gibi tedavisi mümkün hastalıklar yüzünden ölüyor. Böyle bir tabloda, koronavirüse karşı tedbir almak lüks sayılabilir.

Sadece Afrika mı? Suriye ya da Arakan’daki mülteci kamplarında ne kadar insanın hasta olduğunu, ya da kaç kişinin bu sebeple öldüğünü bilmemizin imkânı yok. Zaten ne Dünya Sağlık Örgütü’nün, ne de Batılı ülkelerin böylesi bir veriye ihtiyacı da yok.

Bugün Ramazan-ı Şerif’in ilk günü. Umarım bu mübarek günler, salgından kurtuluşumuzu müjdeler ve bizlere sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlatır.