Vazgeçin artık, şu şiir okuma yarışmalarından…

Vazgeçin çünkü etkili ve güzel şiir okuma yarışmalarını, şiir anlama ve yorumlama faaliyetlerine çeviremeden, ‘bir medeniyet tasavvurunun neresindeyiz?’ sorusu, çok anlamlı ve çok yerinde bir soru olma hüviyeti kazanamıyor.

Bana öyle geliyor ki, imkân ve kabiliyet bakımından Türkiye’nin en büyük sendikası Türkiye çapında ‘Şiir Okuma Yarışmalarıyla’ vaktini, imkân ve kabiliyetini tüketebiliyorsa, artık ‘Medeniyet Tasavvuru veyahut bir medeniyet inşa fikri’ bizim için ziyadesiyle lüzumsuz bir iştigaldir.

Bu da belirli bir kültür olgunluğu ve doygunluğuna ulaşılamadan bir medeniyet tasavvurunu hedefleyebilmenin imkânsızlığı anlamına geliyor…

Yapılabilseydi, ‘Şiir anlama ve yorumlama faaliyetleri’ bizi belirli bir kültürel olgunluk ve doygunluk seviyesine taşıyabilirdi.

Düşünürken, ‘Bir şiiri anlayabilmek ve yorumlayabilmek için kaç şiir okumak gerekiyor?’ bunu da düşünelim.

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın kardeşine yaptığı ziyaretlerin birinde yeğeni,

“Oooo, İyi ki geldin dayı, öğretmenimiz tam da senin bir şiirini açıklamamızı ödev vermişti”

Dağlarca kendi şiirini, yeğenine uzun uzun anlatmış, yeğeni de uzun uzun yazmış.

Bir sonraki gelişinde yeğen de dâhil herkes onu görünce gülmeye başlamış.

“Ne var, ne oldu, ne gülüyorsunuz”

“Daha ne olsun?” demiş yeğen; “Senin açıklamalarına öğretmen sıfırı bastı, sayende edebiyattan kalıyorum…”

Kurucusu şair bir eğitim sendikası tarafından şiir okuma yarışması yapılan ülkede yaşanılan durum, öğretmen bakımından bu durum…

Bu eğitim sistemiyle nereye gidebilir sorusu çok moda da, sorduk mu peki hiç, bu eğitim sendikalarıyla nereye gidebilir?

Sanatta ve fikirde vasat bir kültürel seviye yakalanamadan medeniyet tasavvurundan bahsetmek; hedef çok yüksek ve çok muğlak olduğu için imkânsız…

Öncesinde kendi musikimiz, kendi mimarimizi, kendi resim sanatımız ve dahi kendi edebiyatımızın çerçeveleri çizilmiş ve hiç olmazsa birkaç numunesi ortaya çıkmış olmalıydı.

Kendimizin bir tek şiirimiz…

Batı Tesirinde Türk Edebiyatının tesirisinde yetişen kuşaklar sanat ve edebiyatla kısırlaştırılmış ve kendi kültürüne yabancı hale getirilmiş.

Önce bu proje edebiyat, bu proje sanat; resim, sinema, mimari üzerinden medeniyet değerlerimize yapılan tahribatları gün yüzüne çıkartabilmeli değil miyiz?

Bir misal; düşünün ki, ‘Dünyanın En Güzel Arabistanı’ şiirindeTurgut Uyar, Dünyanın En Güzel Arabistan’ı derken, Türkiye’nin Arabistanlığından şikâyet ediyor...

Burada Uyar’ın Arabistan’ı; önce ve elbette harem, sonra gerici, yobaz…, sosyallikten ve uygarlıktan uzak, ilh…