İngiliz Financial Times gazetesi, Suudi Arabistanlı ve İranlı üst düzey yetkililerin iki ülke arasındaki ilişkileri düzeltmek amacıyla Irak’ın arabuluculuğunda görüştüğünü öne sürdü.

Bağdat’ta gerçekleştirilen görüşmenin olumlu geçtiği, Riyad-Tahran ilişkilerini yeniden canlandırmak için önümüzdeki günlerde de benzer görüşmelerin yapılacağı ifade edildi.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade, konuyla ilgili bir soruya verdiği cevapta, Riyad’la diyalogu her zaman memnuniyetle karşıladıkları notunu düşerek, medyada yer alan haberlerin “çelişkiler içerdiğini” söyledi.

Suudi Arabistanlı ve İranlı kaynaklar haberi “yarım ağızla” yalanlasa da Lübnan’da yayınlanan ve Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen el-Ahbar gazetesi Financial Times’ın haberini doğrulayarak, Riyad ile Tahran’ın büyük bir gizlilik içinde tüm dosyaların ele alınacağı stratejik bir diyaloga başladığını yazdı.

Görüşmelerin sonuçlarının Lübnan ve Yemen başta olmak üzere bölge ülkeleri için önemli değişimlere yol açacağını iddia eden gazeteye göre, İran bölgedeki müttefiklerine görüşmeler hakkında bilgi verdi ve Körfez bölgesinde gerginliğin düşmesini isteyen Riyad’dan olumlu mesajlar aldığını söyledi.

Genel kanaat, Suudi Arabistan ve İran’ın Bağdat’ta görüştüklerine dair haberlerin doğru olduğu yönünde.

Görüşmelere arabuluculuk ettiği söylenen Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi üç hafta önce Riyad’daydı ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’la görüştü.

Bağdat’ta yürütülen diyaloğun -ne kadar kapsamlı olursa olsun- Suudi Arabistan ve İran arasındaki anlaşmazlıkların tümünü çözmesi beklenemez.

İki ülke arasındaki ilişkiler Şii din adamı Nimr el-Nimr'in Ocak 2016'da terör suçlamasıyla idam edilmesi ve ardından Suudi Arabistan'ın Tahran ve Meşhed’deki diplomatik temsilciliklerinin göstericiler tarafından basılarak ateşe verilmesi üzerine kopmuştu.

Fakat o günden bu yana köprünün altından çok su aktı.

Suudi Arabistan, ABD’de Donald Trump’ın başkanlık yarışında aldığı yenilgiyle en önemli destekçisini kaybetti.

Yemen’de Husileri başkent Sana’dan çıkarmak için başlattığı savaşta zafere ulaşamadı.

Daha da ötesi Husilerin füzeler ve insansız hava araçlarıyla düzenlediği saldırılar Riyad’ı bunaltmaya başladı.

Biden’ın ABD’de başkanlık koltuğuna oturmasıyla İran’ın eli güçlendi ve nükleer programıyla ilgili anlaşmaya yeniden dönme ihtimali belirdi.

Tahran da Suudi Arabistan-İran ilişkilerinin artık normalleşmesi gerektiği görüşünde.

İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Ekim 2019’da yaptığı bir açıklamada, komşuları Suudi Arabistan ile her şeyi tartışmaya açık olduklarını ifade etmiş ve “Bizim birbirimizle konuşmaktan başka seçeneğimiz yok” demişti.

Bununla birlikte diyaloga daha çok ihtiyaç duyan tarafın Suudi Arabistan olduğu söylenebilir.

Kısacası, görüşme masasında İran’ın eli daha güçlü.

Ayrıca Tahran’ın Maskat’ta Washington’la görüştüğü, o görüşmelerin daha önemli ve sonuçlarının belirleyici olacağı unutulmamalı.

İran’ın pazarlıkta usta olduğu da bir gerçek.

Bir başka gerçek olarak da görüşmelerin anlaşmayla sonuçlanması halinde en çok kaybedenin -Yemen hükümeti gibi- Riyad’a bel bağlayanlar olacağı ifade edilebilir.