“Sınır ötesi harekât konuşuluyorken ani bir deprem anında konuyu çok hızlı bir şekilde kaydırmak zorunda kalabiliriz. Deprem konusunda…”

“Kim, ben, deprem… Deprem benim göbek adım. Fay hatlarının gerilmesiyle ortaya çıkacak olan enerjinin en uygun ve en zayıf katmanları çatlatarak… Defalarca uyardık yerel yönetimlerimizi, önlem alınmıyor efenim…”

“Peki ya Sahur ve Ramazan gibi dini programlar…”

“Ohooo, dini konularda iyiyimdir… Tam benim işim; Ramazan’ı Kurban’ı, umreyi, haccı, zekâtı çok iyi bilirim… Hem benim dedem de oruç tutardı.”

Memleketimizde bir televizyon kanalında bir televizyon yorumculuğu son yıllarda yükselen, en çok tercih edilen mesleklerin arasına girdi.

Sayıları şimdiden iki bini geçmiş durumdadır.

Anket firma sahipleri, stratejik araştırma ve karıştırma kurumları, gazeteciler, siyasiyer, avukatlar, proflar, eski başkanlar…..

Liste uzatılabilir…

Ben isterim ki, üniversitelerimiz de bu durumdan vazife çıkarsınlar ve iletişim fakültelerine ‘Televizyon Yorumculuğu’ bölümü açsın ve yahut dersi koysunlar.

Bir televizyon kanalında bir televizyon yorumcusu olabilmek öyle çok kolay bir iş değildir.

Bir televizyon kanalında bir televizyon yorumcusu olmanın yeter ve gerek şartları vardır; en başında her şeyi amma her şeyi çok biliyor olmalıdırlar.

Olamasa bile her konu hakkında fikir sahibi olmalıdırlar…

Ankormen ‘hamili kart yakinimdir’ kontenjanından bu koltuğa oturmuş bir avuç mutlu azınlık dışında bir televizyon kanalında bir televizyon yorumcusu kendisini muhakkak çok iyi yetiştirmiş olmalıdır.

Olamaza bile blöf çekmeyi iyi bilmelidir.

Tarihi bütün çıplaklığıyla ve bütün gerçekleriyle bir tarihçi kadar bilmek zorunda değildir elbette ama muhakkak bir tarih masalı olmalı ve ona inanmalıdır.

Bu tarih masalı da hem izleyicilerinin ve hem de televizyon yorumcusunun ‘çocuksu dimağı’nı yormayacak soft ve sadelikte olmalıdır.

En önemlisi misafir katılımlı televizyon programlarında misafir konuşmacı iktidara yakın bir isim ise ve yorumcuları geçmiş sunucuyla karşı karşıya, tam gölü atmak üzere, hemen bir soru patlat; 128 Milyar nerede?

Konuşmacı afallasın ve konuşmasını bankacılığın kuruluş tarihine kadar geri götürsün, oradan buraya tekrar gelene kadar süre bitecektir zaten.

Veyahut misafir konuşmacı iktidar karşıtı ise; doludizgin konuşuyorken sözü kesilmesin diye pür dikkat dinleyecek, yorumcuları geçmiş sunucuyla karşı karşıya, golü atacak, son bir gaza ihtiyacı var. Hemen ver gazı; aslansın başkanım, kaplansın müdürüm, uçarsın komutanım, kaçarsın amirim…

Veyahut da,

Konuşmacı onu sorduk cevapladı, bunu sorduk cevapladı, yüzündeki tebessüm eksik olmadı, psikolojik hakimiyeti ele geçirmek üzereyken hemmen ver, patlat bir provokasyon;

‘Millet aç aç…!’