İşgal altındaki Kudüs kentinde Ramazan ayının başından bu yana İsrail askerleri ve polisleriyle Filistinli gençler arasında yaşanan çatışmalar son günlerde iyice alevlendi.

Çatışmaların başlıca sebebi işgal güçlerinin bu mübarek ayı Filistinlilere zehir etme çabası, “Araplara ölüm” ve “Evlerinizi yakacağız” sloganları eşliğinde terör estiren Yahudi yerleşimcilerin provokasyonları.

Önceki akşam Kudüs’te İsrail televizyonuna konuşan Yahudi yerleşimci bir genç kız sözde daha insancıl bir tavırla Filistinlilere şöyle sesleniyordu:

“Ben ‘Evlerinizi yakacağız’ demiyorum. Diyorum ki: Siz o evlerden çıkacaksınız ve onlara biz oturacağız.”

İşgalciler Kudüs’ün demografisini değiştirmek, Filistinli varlığını olabildiğince azaltmak ve kenti tamamen Yahudileştirmek, Mescid-i Aksa’yı önce Yahudiler ve Müslümanlar arasında ikiye bölmek, sonra da yıkarak enkazı üzerinde kendi mabetlerini inşa etmek için uzun süredir planlı bir şekilde çaba sarf ediyorlar.

Kudüs’te yaşayan Filistinlilere inşaat izni verilmemesi, mevcut evlerinin ve iş yerlerinin ruhsatsız inşa edildikleri gerekçesiyle yıkılması, Yahudi yerleşimcilerin işgal güçleri himayesinde Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemeye teşvik edilmesi ve Mescid-i Aksa’nın altında yürütülen kazı çalışmaları hep bu planın bir parçası.

ABD başta olmak üzere bazı ülkelerin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul etmeleri ve büyükelçiliklerini Kudüs’e taşımaları, ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn gibi Arap ülkelerinin İsrail’le ilişkilerini normalleştirmeleri ve diğer bazı ülkelerin de bu yönde adım atmaya hazır olması işgalcileri iyice rahatlatmıştı.

Fakat unuttukları bir şey vardı:

Kudüs’ün gerçek sahipleri direnişlerini sürdürdükleri müddetçe işgalcilerin tüm planları başarısızlığa ve müttefiklerinin kararları kâğıt üzerinde kalmaya mahkûmdu.

Son günlerde yaşananlar bu gerçeği bir kez daha teyit etti.

Kudüslü gençler sahaya inince caddelerde naralar atarak dolaşan Yahudi yerleşimciler fareler gibi kaçacak delik aradılar.

İşgal güçlerinin kentin dört bir yanına yerleştirdiği güvenlik kameralarını söken gençler adeta kentin kontrolünü eline aldı.

Gazze Şeridi’ndeki direniş grupları da işgalcilere ait hedeflere attıkları füzelerle Kudüs halkının ve Bâbu’l-Amûd’da işgal güçlerine direnen gençlerin yanında olduğu mesajını verdi.

Kudüslüler işgal güçlerinin TOMA’larla saldırısına ve onlarca genci gözaltına almasına rağmen direnişini sürdürmekte, Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya sahip çıkmakta kararlı.

İsrail polisinin Kudüslülere uyguladığı şiddete ve Yahudi yerleşimcilerin ırkçı provokasyonlarına Türkiye tepki gösterirken Arap Birliği’nden ve İsrail’in yeni gözdelerinden ise hiç ses çıkmadı.

Arap sokağında, “ Erdoğan hapşırsa arka arkaya bildiri yayınlayanlar Kudüs’te yaşananlara niçin sessiz?” türünden sorularla Arap rejimlerinin bu sessizliği eleştiriliyor.

Kudüslü gençlerin yaktığı direniş ateşi dalga dalga yayılarak işgalcileri ve müttefiklerini korkuturken Batı Yaka’da, Gazze Şeridi’nde ve Lübnan’daki Filistin mülteci kamplarında Kudüs halkına destek gösterileri düzenleniyor.

Kalbimiz ve dualarımız, Kudüs ve Mescid-i Aksa savunmasında en ön safta savaşan kahramanlarla…