Geçtiğimiz haftanın son iş günü ve nisan ayının son günü olan 30 Nisan’da ülkemizdeki ödeme sistemi bir anda yapılmış olan bir çek düzenlemesi ile karıştı.

Yapılacak olan düzenlemelerin piyasalara ne getirip piyasalardan ne götüreceği o kadar derinden düşünülmelidir ki kaş yapayım derken göz çıkartılmamalıdır.

Düzenleme ile vadesi gelmiş olan 30 Nisan’dan 31 Mayıs’a kadar olan tüm çeklerin ödemesi 1 Haziran sonrasına erteleniyordu.

Öyle ki çekin sahibinin hesabı müsait olsa bile çek ödenmeyerek ödemesi Haziran ayına bırakılmış oluyordu.

Tüm bankaların takas provizyon ekranlarının kapatılması ile çeklerle yapılacak olan işlemlerin tamamı durmuş oldu.

Böyle bir durumda çekini tahsil edemeyecek olan iş dünyası çek dışı ödemelerinde çok ciddi sorunlarla karşılaşacaktı.

Piyasalarda yapılan düzenleme duyulur duyulmaz çok ciddi bir tepki patlaması yaşandı ve öncelikle Ticaret Bakanlığı’ndan yapılan bir basın açıklaması ile hesapları müsait olan çeklerin ödenebileceğiyle kamuoyuna ilan edilmiş oldu.

Basın açıklaması yapılana kadar ödeme sistemi tam anlamıyla kilitlenmiş durumdaydı.

Basın açıklamasından sonra Resmi Gazete’de hızlı bir şekilde çıkarılan tebliğ ile ödeme sisteminde yaşanılan sorun çözülmeye çalışıldı.

Çözüm hızlı bir şekilde ortaya konulmasaydı ve yapılan düzenleme aynen devam etmiş olsaydı finans ve ticaret sisteminde çok ciddi sorunlar yumağı piyasaları derinden etkilemiş olacaktı.

Öyle ki çeki tahsil edemeyen şirket veya esnaf işçisinin maaşını ödeyemeyecek, hammadde alamayacak, malzeme edinemeyecek, kira, elektrik, vergi, SGK primi vs. ödemelerini yapamayacaktı.

Ayrıca sistemin ciddi anlamda karışıklığı sonucunda büyük bir tıkanıklık yaşanarak ödeme sorunu her geçen gün artacaktı.

Burada aslında amaç tam kapanma sebebiyle uzun zaman işletmelerini açamayan iş dünyasına bir nebze nefes aldırılmasıydı.

Ama düzenlemenin içeriğinde ki metin bunu sağlamamış oldu ve tüm kesimlerin sorun yaşamasına sebep olundu.

Bu ve bunun gibi her düzenlemenin çıkarılmadan önce üzerinde uzun uzun çalışılmasının öneminin 30 Nisan’daki çek düzenlemesiyle çok daha iyi anlaşılmış olduğunu ümit ediyorum.

Çünkü yapılacak en ufak hatanın telafi maliyeti çok ama çok yükseklerde olabilir.

Bu düzenlemede olduğu gibi milletvekillerinin herhangi bir konuda verecekleri önerge tekliflerini çok iyi irdelemeleri gerekmektedir.

Dünya finans sistemine genel anlamda baktığımızda artık sistemin daha çevreci bir yapıya büründüğünü görebiliyoruz.

Böyle bir gidişatta yeşil ekonominin ön plana çıktığını artık karbon ayak izinin işletmelerin finansal değerlemelerinde bile çok etkin olduğu bir dünyadayız.

Hal böyle iken bizim finansal sistemimizde yaşanılacak en ufak bir kırılganlığa bile katlanmamız gerektiği hususunun altını kalın puntolarla çizmek son derece faydalı bir yaklaşım olarak ön plana çıkmaktadır.

Özellikle pandemi sürecinden geçtiğimiz şu dönemde ekonomik alanda hata yapma lüksümüzün maliyeti son derece ağır olabilir.

Tüm bu hassasiyetlerin bilinmesi, uygulanması ve sonuçlarının pozitif anlamda alınması tarafların tümünün rahat nefes alarak yollarına devam etmesini sağlayacaktır.