Hayat insana çok şey öğretir. Zor zamanlarda insan kendisine yetişecek bir dost eli arar. Her şeyin güllük gülistanlık olduğunu düşündüğün anda beklemediğin felaketlerle karşı karşıya kalırsın. Beter vardır ama beterin de beteri vardır. Bir kişinin başına gelen felaket o kişi ve çevresi için büyük acıdır. Belanın, felaketin top yekûn geldiği zamanlarda eş dost kâfi gelmez. Deprem, sel, savaş gibi durumlar için daha güçlü yapılara kurumlara ihtiyaç vardır. İşte bu kurumların başında kimsesizlerin kimsesi, milletimizin merhamet eli olan Kızılay,  büyük bir gayretle hizmetlerini genişleterek var olmaya devam ediyor.

Kızılay 11 Haziran 1868 yılında “Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti” olarak kurulmuş. Daha sonra adı Hilal-i Ahmer Cemiyeti olmuş. Kızılay yardım ve gönüllükle o kadar örtüşmüştür ki işin içinde para pul yoksa “burası hilaliahmer mi kardeşim” diye serzenişte bulunulur. Evet, burası Kızılay yani Hilal-i Ahmer Cemiyeti, 153 yıldır gönlünüze ve gönüllülüğünüze hitap eder.

Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık’la Kızılay üzerine sohbet etme imkânı oldu. Kendisini uzun zamandır tanırım. Daha önce Yeryüzü Doktorları Derneği’nin de başkanlığını yaptı. Gönüllü hizmetler konusunda uzmanlaşmış bir isim. Kızılay’ın yaptıklarını genel hatlarıyla biliyorum ama Kerem Hoca’yı dinleyince ne kadar çok şey bilmediğim ortaya çıktı. Kızılay kan ve bağış toplayan kurum olmanın ötesinde insanlara sadece “balık veren” bir kurum olmaktan çıkmış onlara “balık tutmayı öğreten” olmaya başlamış. Sosyal projelerden eğitim projelerine kadar birçok alanda hizmetlerini sürdürüyor.

Kızılay yardım faaliyetlerine kaynak oluşturmak üzere çok sayıda şirket kurmuş. Şirketler Kızılay Yatırım adı ile tek bir çatı altında toplanmış. Şimdi Kızılay Maden Suyu, Afyon ve Erzincan’daki tesisleriyle yakın coğrafyanın en büyük maden suyu üreticilerinin başında geliyor. Kerem Hoca daha fazla üretmek istediklerini ancak şişe konusunda sıkıntı olduğunu belirtti. Su konusunda da bir çalışmaları olduğunu anlattı. Kızılay’ın hizmetleri bir köşe yazısına sığacak gibi değil o nedenle sadece başlıklar halinde bazılarını hatırlatalım:

Ulusal Afet, Kan Hizmetleri, Uluslararası Yardımlar, Sosyal Hizmetler, Sağlık Hizmetleri, İlk Yardım, Gençlik Hizmetleri, Göç ve Mülteci Hizmetleri, Mineralli Su İşletmeleri, Çadır ve Tekstil Hizmetleri ana başlıkları etrafında binlerce hizmet kalemi insanlığın imdadına yetişiyor. 2020 yılında 25 milyon insana hizmetler ulaştırılmış.

Ülke gündemi genellikle siyasete endeksli olunca böyle hayata dair iyilik hizmetlerini ancak afet zamanlarında hatırlıyoruz. Aslında Kızılay’a 12 ay 24 saat ihtiyacımız var. O, yurt içinde yoksullardan deprem enkazlarında imdat bekleyenlere kadar her an ve her zaman yardıma hazır. Savaştan kaçan insanlar için kurulan mülteci kamplarında sadece Türkiye’nin değil insanlığın bayrağını dalgalandırıyor.

Virüsün ağır baskısı altında yaşadığımız şu sıkıntılı günlerde en iyi ilaçlardan birisi de başkalarına iyilik yapmaktan geçiyor. Bunun doğru adreslerinden birisi de Kızılay.