Türk yemek kültürü içerisinde içeceklerin her daim çok ayrı bir yeri bulunur. Her yemek sonrası içilen kahveler, günün her saati tüketilen çaylar, yemeklerin arasında içilen meyve suları, ayranlar ve dahi bilumum meşrubat hemen hemen her Türk ailesinin vazgeçilmezleri arasında görülür. Tarihten günümüze bu içecek kültürü üzerine nice kitaplar yazılmış, makaleler, hikâyeler, kıssalar anlatılmış ve bu içecekler tarihsel boyutuyla günümüze kadar bir şekilde intikal etmiştir. Ancak günümüzde içecekler biraz değişim gösteriyor sanki. Belki içeceklerin adı aynı kalsa bile mahiyeti değişiyor ve yeni yeni firmalar yepyeni tatlar keşfederek bizlerin damak tadına sunuyorlar. Eskiden sadece bizim bildiğimiz bir demli çay, şimdilerde yüzlerce ayrı çeşidiyle başlı başına bir sektör haline geldi. Yine acı bir Türk kahvesi olarak bilinen kahve, şimdi yerini envaı çeşit kahve ve mekanlarına bıraktı. Yine eski hoşaflar, kompostolar yerine taze dalından yeni sıkılmış gibi meyve suları ambalajlı haliyle damaklara hitap ediyor.

Embassy-Elçibey Kahve ve Çay, İstanbul

Elçibey-Embassy firması, MÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Diplomatik İlişkiler Komite Başkanı Zeki Güvercin Bey tarafından 2020 yılının Aralık ayında kuruluyor. Türk kahvesi başta olmak üzere, Türk çayı, salep ve çeşitli bitki çaylarını kendine faaliyet sahası olarak belirleyen Zeki Bey ve ekibi kişisel tecrübelerini de dikkate alarak markaya  ‘Elçibey’ İngilizce olarak da ‘Embassy’ isimlerini uygun görüyor. Her 2 markasıyla da firma, gıda sektörünün nitelikli içecek üretim ve pazarlaması alanında büyümeyi ve bu konularda faaliyet gösteren lider şirketlerden biri olmayı amaçlıyor. Şu anda içecek sektörüne getirdiği yenilikçi yaklaşımları, modern çizgisi ve rekabetçi yapısıyla Türk toplumunun ihtiyaçlarına cevap vermeye başlamış bile. Firma için en önemli hedeflerden biri de lüks ve tanınmış kafelerde menülere girebilmek. Pazarlama stratejisi olarak yurtdışından 40’a yakın yabancı öğrenci getirterek bu gençler üzerinden çalışmalar yapan firma, bu öğrencileri Türkiye’nin gastro ekonomisinin ticaret elçileri olarak görüyor. https://www.kahvevecay.com

Gündelik hayatta artık kahve ihtiyaçtan öte bir konuma sahip

Kahvenin bu topraklar için sadece bir içecek değil bir kültür olduğunun bilincinde olan Embassy Gıda, üretimini de yaptığı nitelikli yöresel kahve çekirdeklerinden Elçibey markalı Türk Kahvesini lezzet severlere sunarak, deneyimli ekibi ile kahve sektörüne yeni bir soluk getirme iddiasında. Embassy Coffee, kahvenin her adımını çok önemser bir çalışmayla, sadece kahve değil, kahvenin arkasındaki hikâye ve emek ile de ilgileniyor. Embassy’ den kahve alanlar, o çekirdeğin nerede kim tarafından ekildiğini, nasıl hasat edilip işlendiğini, nasıl saklandığını ve yolculuğun her aşamasını da öğrenebiliyor. Çünkü kahvenin arkasındaki emeğe, onu yetiştiren ve toplayan insanlara saygı duyuyor. Her pazartesi günü taze olarak kavrulan 14 çeşit kahveyi müşterilerine özenle ambalajlayıp hızlı bir şekilde ulaştırıyor. Markayı kurmalarının üstünden henüz 1 yıl geçmemişken önemli kafelerin menülerine ve hatta Tunus’taki meşhur ‘Cafe des Delices’ in menüsüne girmiş durumda. Firma, Tunus'ta Türk kahvesi potansiyelinin yüksek olduğunu bildiğinden o pazara girmeye çalışıyor. Pandemiye rağmen turizmin açık olduğu yerlerden de önemli bir talep görüyor, Suudi Arabistan ve Katar’a da ürün yolluyor. Türk kahvesinin Bab-ı Ali’den başlayıp Beyazıt, Sirkeci, Karaköy, Tünel ve Beyoğlu’na uzanan Kahve yolunu da yeniden canlandırmayı hedefleyen firma, bu önemli güzergâhta güzel çalışmalara imza atma düşüncesinde.

Türk içecek kültürüne yatırım yapıyor

Yine Embassy Tea markasıyla özel çayların üretimini yapan firma, bununla birlikte kış aylarının vazgeçilmezi olan 15 çeşit bitki çayıyla ayrı ayrı keyifli anlar yaşatmak istiyor. Salep, sıcak çikolata ve beyaz sıcak çikolata ürünleri ile de müşterilerin damak zevkine hitap eden firma, Türkiye’ye gelen turistlerin çoğunun elma çayını çok sevdiğini bildiğinden ötürü de bu çaylara büyük önem veriyor. Hatta bu konuda önemli yatırımlara girerek piyasada satılan toz gibi çayların aksine tamamen parçacıklı gerçek meyvelerden bu çayları üretiyor.

Elite Organik Meyve Suyu, Ankara

Hiçbir Katkı maddesi olmayan meyve suyu
Uzun yıllardan beri sürdürülebilirlik, izlenebilirlik, esneklik ve düşük maliyet gayesi ile organik ürünler yetiştiren ve dünyanın severek içtiği Elite Naturel, şimdi iç pazara giriyor. Tohumdan sofraya kadar her aşaması sertifikalı olan ürünlerinde, hiçbir katkı maddesi kullanılmayan, koruyucu, şeker, tatlandırıcı, aroma, renklendirici veya her hangi bir kimyasal bulunmayan, sıkım ve pastörizasyon yöntemi sayesinde meyve tatlarında da hiç bir değişim yaşanmayan bir firma Elite Naturel. Organik tarım şartlarında birçok uluslararası sertifikasyona uygun olarak üretim ve kontrollü tarım yöntemiyle meyve ve sebzeleri tam hasat zamanında topluyor. Tohumdan, fideden ve tarladan sofraya kadar her aşamasını izleyebildiği bu üretimi, belgeleyerek tüketicilerle paylaşıyor. Elite Naturel Yönetim Kurulu Başkan Vekili Çağrı Eşmekaya, “Anadolu’da sözleşmeli ve eğitimden geçirdiğimiz, bizim için yetiştiricilik yapan ve ürün toplayan 8200 çiftçimiz var. Çiftçilerimizin organik ve sertifikalı olarak yetiştirdikleri ürünlerini alıyoruz ve Ankara Sincan'da bulunan teknoloji üssü fabrikamızda şişeliyoruz. Ürünlerimiz 18 ay bozulmadan ilk günkü gibi kalabiliyor. Yani doğallıkla teknolojiyi birleştirdik. 565 barkotlu ürünümüz var. Farklı meyve karışımları ile yeni yeni lezzetler ortaya çıkarıyoruz” diyor. https://www.elitenaturel.com

Dünyanın organik pazarı Türkiye oluyor

Sektörde 46 yıllık köklü bir geçmişi olan Elite Naturel, ABD, Avrupa Birliği,  Kanada, Japonya, Çin, Brezilya ve Kore organik sertifikalarına sahip Türkiye’nin ilk ve tek firması. Birçok ülke yüz ölçümünden daha büyük ve Türkiye genelinde 18 ilde, 1,7 milyon hektardan fazla tarım alanlarında ürettiği organik ürünlerinin % 92’sini 4 kıtada 30 ülkeye ihraç ediyor. Organik gıda üretiminin Türkiye için büyük fırsatlar olduğunu belirten Eşmekaya, Türkiye’de bulunan organik tarım arazilerinin değerlendirilmesiyle ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacağını söylüyor. ABD’deki sertifikalandırılmış organik tarım alanlarının, toplam yüzölçümün % 5’inden daha küçük ve ürün çeşidinin de çok az olduğunu belirten Eşmekaya, “Türkiye’de 7 coğrafi bölgedeki organik tarım alanlarında 60 farklı sebze ve meyveyi organik olarak yetiştirebiliriz” diye de ekliyor.

Pandemi sağlıklı ürünlere olan talebi artırdı

Bence yaşanan bu salgın, günümüzde organik gıdalara olan talebi artırıyor. Pandemi sürecinde sağlıklı, doğal ürünlerin öneminin daha iyi anlaşıldığına dikkat çeken Çağrı Eşmekaya, organik beslenmenin sağlığın vazgeçilmez bir parçası olduğunu söyleyerek, “% 100 yerli sermayeli bir firmayız. Mevsiminde yetişen meyve ve sebzeleri, dalından kopartılmış ilk hali gibi tüketicimize sunabilmek için ‘soğuk sıkım’ yapıyoruz.  Ülkemizin verimli topraklarında organik olarak yetiştirilip katkısız meyve suyu yapılan bu ürünleri halkımızın da tüketmesini ve bu eşsiz lezzetleri tatmasını istiyoruz. Dünyanın tercih ettiği ürünlerimiz, artık ülkemizin seçkin marketlerinde de yerini almaya başladı. Ürünlerimizin en büyük farkı, organik meyveden direk sıkılmış olması. Tüketicilerimiz ürünlerimizi tattıkça, gerçekten meyvenin suyunu içtiklerini fark edecekler” diyerek firmalarının tamamen organik bir meyve suyu ürettiklerinin altını çiziyor.