Batı ülkelerinde sokak sanatları oldukça revaçtadır. Avrupa ve Amerika kıtasında birçok ülkenin şehirlerinde sokak sanatçılarıyla karşılaşırsınız. İlginçtir, Asya ülkelerinde ise çok fazla sokak sanatçılarına rastlayamazsınız. Sokak sanatlarının azlığı bizim ülkemiz için de geçerlidir. Büyük şehirlerin meydanlarında çok az sayıda gösteri yapan sanatçı görülür. Biz sokak sanatlarına daha çok görme engelli sanatçıların akordu bozuk ses düzeniyle, yanık seslerle köşe başlarında söyledikleri türkülerden aşinayızdır. İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde zaman zaman yabancı sanatçıların da konser verdiklerine, gösteri yaptıklarına şahit oluruz. Aynı zamanda bunun bir geçim kaynağı, hayata tutunma çabası olduğunu da unutmamak gerek.

Mesela, Almanya’nın büyük şehirlerinin tarihi mekân ve meydanlarında mim sanatçıları, ressamlar, müzisyenler müthiş canlı bir atmosfer oluştururlar. Örneğin Köln Katedrali’nin bahçesinde sabahın erken saatlerinde büyük bir hazırlık yapmış sanatçılar dakikalarca kıpırdamadan beklerler. Siz yanına yaklaşınca minik hareketlerle sizinle diyaloga girerler. Şehirlerin meydanlarında sanatçıların yanı sıra marjinal grupların da mekanı haline gelmiştir. Berlin’in Charlottenburg semtinde bulunan yıkık kilisenin yanında günün her saatinde çok garip görünümlü insanların farklı gösterileri oldukça dikkat çeker. Bazen şiddete başvuran kişilere polis müdahale etmek zorunda kalır. Bir defasında polislerin huzuru bozan birisinin başında uzun süre beklediğini görmüştüm.

Bazı şehirlerde sanat sokakları, meydanları vardır. Paris’te Sacre Coeure Tepesi’nde sokak ressamları bir taraftan ziyaretçilerin resimlerini yaparken diğer taraftan önceden yaptıklarını satarlar. Böylece hem geçimlerini sağlarken hem de ülke ekonomisine katkı yaparlar. Latin Amerika şehirlerinde de sokak sanatlarının icra edildiği meydanlar çok canlı, çok renkli sahneleriyle görülmeye değerdir. Şili’nin başkenti Santiago’da katedralin olduğu meydanda sokak ressamları, gösteri yapanlar, müzisyenler festival havasında çok keyifli performanslar sergilemektedir. Yine bir katedral meydanı Sao Paulo’da meydana girmek cesaret ister. Adeta şehrin bütün aykırıları burada toplanmıştır. Herkes kendi âleminde… En ciddileri dini tebliğ yapan misyonerlerdir. Tabiri caizse delilerde, velilerde, sanatçılarda burada arzı endam eder. Meksiko City’de akşam müzik eşliğinde yapılan gösteriler görülmeye değerdir.

Çok şükür şehirlerimizin meydanlarında yukarıdaki bazı şehirlerde oluşan rahatsız edici manzaralar görülmez. Ancak onların yaptığı iyi şeyleri de taklit etmekte mahzur olmadığını düşünüyorum. Yaz aylarıyla beraber yeniden bir normalleşme dönemine girdik. Maalesef sanat yapıları daha çok şehirlerin belirli bölgelerinde toplandığı için sanat faaliyetleri toplumun bütününe hitap etmekten uzaktır. Kısıtlamalar nedeniyle ise sanatseverler sanat mekânlarına ulaşmakta hayli zorlanmaktadır.

Sinemaların, tiyatroların, konserlerin iptal olması çok sayıda sanatçının işsiz kalmasına neden oldu. Bu vesile ile sanatı halkın ayağına götürelim. Kültür ve Turizm Bakanlığı, valilikler, belediyeler, sivil toplum örgütleri, şirketler kültür sanat faaliyetlerine destek olmalı. Böylece sanatçıları şehirlerin meydanlarında, mahallerinde halka ulaşmasını sağlayalım. Açıkhava tiyatroları, sinemaları, konserleri organize edelim. Bütün bu organizasyonları gezici ve dönüşümlü yapalım. Böylece hem kültür ve sanata katkı sağlamış oluruz hem de içeride kalmaktan bunalan halkımıza rahat nefes alma imkânı sunarız.