ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararının yıllardır terör, savaşlar ve iç çatışmalarla acı çeken Afgan halkına barış ve huzur getireceğini söylemek için henüz erken.

Bunun başlıca sebebi ABD’nin ülkeden çekilmesinin ardından meydanın kendisine kalacağını düşünen Taliban’ın “İktidara gelmenin tek yolu demokrasi değil” anlayışı.

Taliban’ın ülkenin tamamında kontrolü ele geçirmeye çalışması ve kendisine karşı olanlarla çatışmaya devam etmesi muhtemel.
Komşu ülkelerden de Afganistan’ın tamamen Taliban’ın kontrolüne girmesinden rahatsız olanlar çıkacaktır.

Taliban, NATO’nun bir parçası olduğu için Türkiye’nin de Afganistan’dan çekilmesini istiyor.
Fakat Katar’daki Taliban sözcüsü Süheyl Şahin’in açıklamalarından hareketin Türkiye’ye tamamen kapılarını kapatmadığını anlıyoruz.

Türkiye’nin büyük bir İslam ülkesi olduğunu söyleyen Şahin, “Gelecekte ülkede yeni bir İslamcı hükümet kurulurken onlarla yakın ve iyi ilişkiler içinde olmayı umuyoruz” diyor.

Bugünlerde ABD Afganistan’dan çekildikten sonra Kabil’deki Hamid Karzai Uluslararası Havaalanı’nın kimin tarafından korunacağı sorusu gündemde.

Havaalanının güvenliğinin sağlanamaması halinde Afganistan’daki elçiliklerin kapatılma ve yabancı diplomatların ülkelerine dönme ihtimali söz konusu.

Savunma Bakanı Hulusi Akar, geçenlerde bir gazeteye verdiği röportajda, Afganistan konusunda ABD ile görüştüklerini belirterek, Türkiye’nin şartlara bağlı olarak Afganistan’da kalma niyeti olduğunu ve ABD’nin cevabını beklediklerini söyledi.

Türkiye, Kabil’deki uluslararası havaalanını koruyabilecek ülkeler arasında en iyi seçenek.

ABD şayet havaalanının güvenliğinin Türkiye tarafından sağlanmasını istiyorsa Ankara’nın şartlarını kabul etmek zorunda.

Örneğin, S-400 konusundaki olumsuz tavrından vazgeçmesi gerekiyor.

Şartları kabul edilmezse Türkiye yine Afganistan’da kalmaya devam edebilir fakat başkentten ayrılıp Özbeklerin yoğun olarak yaşadıkları bölgelere çekilebilir.

Bakan Akar’ın da dikkat çektiği gibi Afgan halkı bizim kardeşimiz.

Afgan halkı istediği sürece Afganistan’da kalıp tarihi bağlarımızın olduğu kardeşlerimize yardımcı olmalıyız.

Sahip olduğumuz geniş tecrübeyle Afganistan’ın inşasına katkıda bulunmalıyız.

Halkın belli bir kesiminde tabanı olsa dahi Taliban’ın Afgan halkının tamamını temsil ettiği söylenemez.

Dolayısıyla Taliban’ın Türkiye’yi Afganistan’da isteyip istememesi Afgan halkının değil sadece bir grubun görüşünü yansıtır.

NATO’nun çekilmesinden sonra Türkiye Afganistan’da kalmaya devam edecekse Afgan hükümetiyle yeni bir güvenlik işbirliği anlaşması yapmalı.

Böylece Ankara ve Kabil arasındaki işbirliği yeni bir zemine oturtulmuş ve “NATO’nun bir parçası olarak Afganistan’da bulunuyor” türünden iddialar çürütülmüş olur.

Taliban’a da ya doğrudan ya da Katar ve Pakistan üzerinden gerekli uyarılar iletilmeli.

Türkiye’nin Afganistan’daki varlığı hiç şüphesiz İran ve Suudi Arabistan gibi bir takım ülkeleri rahatsız edecektir.

Söz konusu ülkelerin Taliban’ı Türkiye’ye karşı kışkırtmaları da ihtimal dahilinde.

Taliban eğer kışkırtmaların da etkisiyle Türkiye’yi hedef almaya kalkarsa bunun kendisi için hiç de iyi olmayacağını bilmeli.

Çünkü Türkiye ABD ve “Mehmetçik” de “Coni” değil.