İnsan hayalleriyle yaşar. Biz öyle yaşıyoruz, umutla bakıyor ve dua ediyoruz. Hayal etmediğiniz müddetçe yediğiniz ekmeğin ve içtiğiniz suyun tadını alamazsınız.

Gözleriniz gökyüzünün maviliğiyle karşılaştığında göğsünüzün içerisini oksijenle dolduramazsınız. En azından ben böyle inanıyorum.

Devletimizin yaptığı 2 çalışmanın benim kurduğum bir hayalle örtüşüp örtüşemeyeceğini düşündüm. Kesinlikle örtüşmesi gerektiğini ve bunların en büyük eksiklerimizden olduğunu düşünüyorum.

Ülkemizde yapılan en büyük hizmetlerden biri Millet Bahçeleri. Yıllarca yaptığımız uçsuz bucaksız betonlaşma problemine merhem olacak ve insanın toprakla ve yeşille olan bağını da irtibatlandıracak çok hayırlı bir iş.

Ülkemizin birçok yerinde âtıl durumda olan farklı araziler yeşillendirilerek halkın hizmetine sunuluyor. Peki bu Millet Bahçeleri nasıl kurgulanıyor? Gördüğüm kadarıyla Millet Bahçelerinin bir meydanı ya da etkinlik alanı yok.

Kovid 19 Pandemisinin de getirmiş olduğu alışkanlıklar açık alan kültür sanat programlarına yönlenmemize sebep oluyor. Birçok tiyatro oyununun, konserin ve yazlık sinema etkinliğinin açık hava sahnelerinde gerçekleştiğini gözlemliyoruz.

Peki Millet Bahçelerinde ağaçların ve kuş seslerinin arasında amfi tiyatro sahneleri kurgulansa ve önemli tiyatro oyunları sahnelense bu bahçeler gerçekten milletin bahçesi olur diye düşünüyorum.

Avusturya, Estonya, Brezilya, Çin, İngiltere ve Portekiz gibi farklı ülkelerde doğayla iç içe çok değerli performans sanatlarına uygun sahneleri gözlemliyoruz.

Bizler de Millet Bahçeleri yaparken yeşilliğin içerisinde şirin sahneler yapsak. Kuş sesleri tiyatro tiratlarının sesine karışsa ve notaların güzelliği alkışlarla buluşsa ne güzel bir atmosfer oluşturmuş oluruz. Haftanın ilk hayali buydu: yeşille sanatın eşsiz dansı!

Haftanın ikinci hayalini de gelin birlikte kültür sanat üzerinden kuralım. Son 10-15 yılın en güzel hizmetlerinden biri de ulaşım ve demir yolları alanında yapıldı.

Hızlı trenlerin uzandığı ağlar günden güne artarak yoluna devam ediyor. Hızlı trenden ziyade ben nostaljik yataklı tren hayranıyım. Son yıllarda da Doğu Ekspresi ile birlikte ulaşımda yeni bir soluk ortaya koyuldu.

Turistik Doğu Ekspresi noktasında ortaya irade koyan devletimiz Sanat Treni’ni de yola koymalı diye düşünüyorum.

Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı ortaklığıyla yola koyulacak bu tren ile Edirne’den Kars’a kadar demir yollarının ulaştığı bir güzergah çıkartılıp tiyatro ve konser turneleri gerçekleştirse ne güzel olur.

Devlet Tiyatrosu ve Güzel Sanatlar Müdürlüğü’nün çıkartacağı turne takvimi kullanılıp sanatın ülkemizin kılcal damarları olan demir yollarında sürekli temiz kan olarak dolaşması sağlanacaktır.

Sanat Treni’nde olan sanatçılarımızla imza günü, söyleşi ve müzik dinletisi gibi gibi farklı etkinliklerle bir araya gelinse bu tren kültür sanatın çok önemli bir cazibe merkezi olmasına vesile olacaktır.

Yukarıda anlatmış olduğum bu iki hayalim de kullanılabilir ve uygulanabilir meseleler. Hatta bu tip projeler uygulanmadığında da hayatımızın renksiz TV’den farksız olacağı da hepinizin malumu.

Sanatla, sağlıkla ve sevgiyle kalın.