Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden’ın Brüksel’deki beklenen görüşmeleri önceki gün nihayet gerçekleşti.

NATO Karargâhı’nda yapılan görüşmeden yansıyan fotoğraflar ve ilk açıklamalar olumlu.

En azından sonucun Ankara ve Washington arasında kriz çıkmasını bekleyenler için hayal kırıklığı olduğunu söyleyebiliriz.

Yeni bir yol haritasıyla ikili ilişkilerin yanında bölgesel ve küresel sorunlara yönelik işbirliğinde ilerleme sağlanabileceği teyit edildi.

Fakat bunun iki ülke ilişkilerinin kötüleşmesine sebep olan PKK/YPG, FETÖ, F-35 ve S-400 gibi konularda sorunun çözüldüğü anlamına gelmediği unutulmamalı.

Erdoğan-Biden görüşmesinin ve sonrasında Ankara-Washington ilişkilerinde yaşanacak ilerlemenin içeride ve dışarıda bir takım yansımaları olacak.

Biden’ın arkasında saf tutan ve görüşmeye kadar Washington adına ülke içinde gerilimi yükseltmeye çalışan muhalefet altı ay içinde Türkiye’de iktidar değişeceği rüyasından uyanacak.

Libya’da ve Afganistan’da Türkiye’nin varlığı kabullenilecek.

NATO referanslı “Kızıl Soros” tarafından finanse edilen çakma solcu gazetelerin birdenbire Taliban yanlısı oluvermelerine ve Türkiye’yi Afganistan’da “ABD’nin bekçisi” gibi göstermeye çalışmalarına aldırmayın.

Afgan halkı bizim kardeşimiz ve Mehmetçiğin oradaki varlığı da sadece Afganlıların huzur ve güvenliğine hizmet eder.

Görüşmenin, Türkiye’yle ilişkilerinde kriz yaşayan ve Ankara-Washington ilişkilerini yakından takip eden Arap ülkelerinin tavırlarına da yansımaları olacağı kesin.

Çünkü o ülkelerden bir kısmında -belki de kulaklarına öyle üflendiği için- Türkiye’de yakın zamanda iktidar değişikliği olacağı beklentisi var.

Biden’ın Türkiye’yi cezalandıracağına/cezalandırabileceğine kendilerini inandırmışlar.

“Kısa süre sonra koltuğunu kaybedecek Erdoğan’la niye anlaşma yolunu seçelim ki?” modundalar.

Dolayısıyla, uykudan uyanıp boş hayaller kurduklarını anladıklarında Türkiye’yle ilişkilerini daha gerçekçi bir bakışla değerlendirebilirler.

Türkiye’nin Brüksel’deki görüşmede elde ettiği kazanımların sonuçları kısa sürede kendini göstermeye başlar.

Bu şüphesiz etkili dış politikanın ve güçlü bir şekilde sahada var olmanın getirdiği sonuç.

Bölgede artık Türkiye’nin içinde bulunmadığı hiçbir denklemin başarı şansı yok.

Kibirleri gözlerini kör ettiği için Türkiye’yi hâlâ küçük gören ve müflis Yunanistan’la tatbikat yapıp Ankara’ya gözdağı verdiğini zanneden ülkeler Brüksel’deki NATO Karargâhı’nda çekilen aile fotoğrafına iyi baksınlar.

Türkiye bugüne kadar söz konusu ülkelere gereğinden fazla esneklik ve tahammül gösterdi.

Bundan sonra yapması gereken tek şey Brüksel’deki masada elinin güçlenmesini sağlayan yolda kararlılıkla ilerlemek olacak.

Kimseyi ilişkilerimizi düzeltmeye ikna etmek zorunda değiliz.

Türkiye hızlı adımlarla hedefine doğru yürürken dostluğunu isteyip istemediklerine onlar karar verecekler.

Kayıpları ve kazançları da elbette verdikleri karara göre olacak.

Türkiye’nin büyüklüğünü anlamaya çalışırken NATO Zirvesi’nin sonuçlarını ve Erdoğan’ın Brüksel’de liderlerle yaptığı görüşmelerden yansıyan kareleri göz önünde bulundurmaları daha sağlıklı bir kâr-zarar hesabı yapmalarını sağlayacaktır.