Türkiye’nin Akdeniz kıyısındaki incisi turizm kenti Antalya üç gün boyunca diplomasi ve uluslararası ilişkiler açısından oldukça önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cuma günü açılışını yaptığı Antalya Diplomasi Forumu’nda dünyanın dört bir yanından gelen onlarca konuk gündemdeki birçok konuyu masaya yatırdı.

Devlet ve hükümet başkanları, dışişleri bakanları, büyükelçiler ve eski bakanlar, farklı alanlardan yetkililer, uluslararası kuruluşlarının temsilcileri, işadamları, akademisyenler ve diplomat adayı öğrenciler...

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ifadesiyle, dünyadaki dışişleri bakanlarının beşte biri Antalya’daydı.

“Yenilikçi diplomasi: Yeni dönem, yeni yaklaşımlar” temasıyla düzenlenen forumun amacı internet sitesinde “bölgemizin ve tüm dünyanın geleceğiyle ilgili yeni fikirlerin ve eğilimlerin oluşmasına, gündemin ve söylemin şekillendirilmesine katkıda bulunmak” şeklinde ifade ediliyor.

Forumun sosyal medya hesabından yapılan canlı yayınları takip edebildiğim kadarıyla şunu rahatlıkla söyleyebilirim:

Üç gün boyunca Antalya’da adeta diplomasi fırtınası esti.

Kabinenin en başarılı isimlerinden biri olan ve koltuğunun hakkını layıkıyla veren Çavuşoğlu da konuklarıyla bir dizi ikili ve üçlü görüşmeler gerçekleştirdi.

Pandemiyle mücadelenin henüz bitmediği bir dönemde böylesine başarılı bir organizasyonun hayata geçirilmesinde emeği geçen herkesi tebrik ve takdir etmek gerekiyor.

Antalya Diplomasi Forumu’nun önümüzdeki yıllarda tıpkı Dünya Ekonomik Forumu, Münih Güvenlik Konferansı ve benzeri uluslararası etkinlikler gibi büyük ün kazanacağına inanıyorum.

Türkiye son yıllarda yumuşak gücüyle birlikte sert gücünü de etkili bir şekilde kullanmaya başladı.

Haklarını ve kazanımlarını korumak için yapması gereken zaten buydu.

Sahada kazandığımızı masada kaybetme ya da sadece yumuşak güce bel bağlayıp milli çıkarlarımızı ve haklarımızı koruyamama gibi bir lüksümüz yok.

Haklılığımızı usulüne uygun bir dille anlatırız.

Fakat hiç kimseyi ne pahasına olursa olsun ikna etmek zorunda değiliz.

Bir yandan diplomatik kanalları kullanarak sorunların çözümü için çalışırken diğer yandan askeri gücümüzle kararlılığımızı dosta-düşmana göstermemiz gerekiyor.

Erdoğan, forumun ilk günü yaptığı konuşmada Türkiye için oldukça geniş bir diplomasi ufku çizerek şöyle dedi:

“Önümüzdeki dönemde, pergelin bir ayağını Türkiye’ye sabitleyip diğeri ile Afrika’dan Latin Amerika’ya, Pasifik’ten Asya’ya kadar tüm coğrafyalara uzanarak iş birliğimizi her alanda daha da artırmayı ümit ediyoruz.”

Türkiye, dünyanın 5’inci en geniş diplomatik ağına sahip ülkesi.

Sadece dış temsilciliklerimiz değil, sivil toplum kuruluşlarımız da birçok ülkede faaliyetler yürütüyor.

Tüm o resmi ve sivil faaliyetler Türkiye’nin yumuşak gücünün bir parçası.

Antalya Diplomasi Forumu’nun da başarıyla devam ettirilmesi halinde Türk diplomasisinin etkinliğine katkıda bulunacağı ve güç katacağı kesin.

Türkiye, “Dünya 5’ten büyüktür” demeye, zalimleri kayıran ve mazlumların haklarının gasp edilmesine sessiz kalan küresel sistemi eleştirmeye devam edecek.

Bu konudaki haklı itirazlarımızı dile getirirken diplomasi en çok başvuracağımız araç olacak.