Tarihle iç içe İstanbul’da Tarihi Yarımada’da bulunan mekânları ziyaret etmişsinizdir mutlaka; ama bir de bu tarihi yerlere gastronomi gözüyle bakmanızı istiyorum. Muhteşem lezzetlere şahit olacaksınız…

Sirkeci’de ‘Tarihi Hocapaşa Lokantaları’ tabelası yazan bir sokak var ki hâlâ 60-70 yıllık mekânların lezzet dağıttığını görürsünüz. ‘Tarihi Hocapaşa Pidecisi’ ve ‘Kardeşler Kebap’ gibi. Oradan 5-10 adım ötede Konya mutfağının bence İstanbul’daki en iyi temsilcisi “Güvenç Konyalı” lezzetlerinin kokusu gelir burnunuza. Yine yürüme mesafesi, muhteşem sofralar kurmak için gereken tüm baharatları ve malzemeleri tedarik edebileceğiniz ‘ Mısır Çarşısı’ çıkar karşınıza. Unkapanı’na doğru gittiğinizde ise ‘Kadınlar Pazarı’ denilen yerde Güneydoğu’nun tüm lezzetlerini tadabileceğiniz mekânlara rastlarsınız.

Bu yazımın konusu olan mekânların ilki, Mimar Sinan’ın eserlerinden biri olan Süleymaniye Camii’nin hemen yanı başında yer alan Kuru Fasulyeci Ali Baba’nın dükkânı. Yarım asrı aşan bir süredir yerli ve yabancı turistleri yöresel kuru fasulye lezzetiyle buluşturuyor. İkincisi, tarihi yarımadanın gastronomi kültürüne dahil olan Fatih Vatan Caddesi’ndeki ‘Tarihi Demirci Döneri’. Üçüncüsü ise Vatan’dan yukarıya birkaç sokak çıkıldığında Anadolu lezzetleri olan künefe, kadayıf ve baklava çeşitlerini yarımada halkına sunan Çarkçıoğlu Künefe.

Kuru Fasulyeci Ali Baba

Mimar Sinan’ın muhteşem eserlerinden, İstanbul’daki Süleymaniye Camii’nin karşısında, leziz kuru fasulyesi ve pilavıyla İstanbul halkına ve turistlere hizmet veren, döneri ve kabak tatlısı da mükemmel olan tarihi bir mekân.

İstanbul Tarihi Yarımada’da Süleymaniye’de bulunan Tarihi Kuru Fasulyeci Erzincanlı Ali Baba dükkânının macerası 1924 yılında Şehzadebaşı’nda seyyar bir tabla ile başlıyor. Genellikle müşterileri turist olan bu mekanda, kuru fasulye, pilav, döner ve kabak tatlısı en iyi lezzetlerinden. İstanbul Valiliği’nin sitesinde de kendisinden bahsedilen restoranın 4. kuşak temsilcisi Gökhan Güzel, geçmiş dönemde dünyanın her noktasından turist ağırladıklarını ancak günümüzde pandemiden dolayı bunun durduğunu söylüyor. Tek dükkânla başlayıp zamanla yan dükkânlarla birlikte toplam dört dükkâna ulaştıklarını ve bugünlere gelmelerinin nedenini kuru fasulyenin yapım şekline ve lezzetine bağlayan Gökhan Bey, “Burada sunduğumuz kurunun en önemli özelliği fasulyeyi bakır kazanda pişirmemizdir. Kuru fasulyeyi pişirdikten sonra kömür ateşinde dinlendiriyoruz. Kuru fasulyemizin yapım şekli ve sonucunda ortaya çıkan lezzet, müşteriler tarafından çok seviliyor” diyerek uzun yıllardır gelen müşterilerinin olduğunu söylüyor.

Ödüllü fasulye dükkânı üniversitelinin uğrak yeri

Ali Baba mutfağının ana yemeği olan kuru, Erzincan’da yetişen özenle seçilmiş dermason fasulyesinden yapılmaktadır. Ayrıca Türkiye’nin ödüllü en iyi kuru fasulyecisidir. Geçen gün bu mekâna gittiğimde beni karşılayan Gökhan Güzel, bana kuru fasulye ve kabak tatlısı söyledi. Tok olmama rağmen hem fasulyeyi hem de kabak tatlısını afiyetle yedim. Kuru fasulye hakkında ileri geri konuşanlar gelip burada kuru yemeli bence. Kuru fasulyesi gayet lezzetli olan bu mekânın fiyatları da çok uygun. Restoranın girişinde kocaman bir görselde kuru fasulye 10 TL yazıyordu. Öğrencilik dönemime denk gelseydi her öğlen burada olurdum sanırım. Gördüğüm kadarıyla da fasulye mekânı İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin de uğrak yeri olmuş.

Tarihi Demirci Döneri

Tarihi Demirci Döneri, Fatih’te, Ataşehir Watergarden AVM’de ve Maltepe’de olmak üzere toplam 3 döner restoranı ile hizmet veriyor. Firma yakında Londra’da odun ateşinde pişen bir döner restoranı daha açıyor.

Tarihi yarımadanın en iyi dönercisi diyebileceğim ‘Tarihi Demirci Döneri’ restoranı, Vatan caddesi üzerinde, Fatih Belediyesi, İstanbul Vergi Dairesi ve Vatan Emniyet Müdürlüğü binalarına birkaç adım mesafede. Aynı zamanda hemen yanı başındaki otelin de sahibi olan ailenin 4. kuşak temsilcisi Orçun Ongun, Ailesinin 1940’lı yıllarda Isparta bölgesinin en büyük et toptancısı yani o günün tabiriyle ‘celep’ olduğunu ve bölgede bulunan esnafların çoğuna toptan et satışı yaptığını söylüyor. Aile yıllar sonra Orçun Bey vasıtasıyla döner restoranları açarak tekrar bu sektöre giriyor.

Tarihi Yarımada’da enfes döner

Geçen gün uğradığım ‘Demirci Döner’in et lezzeti gerçekten nefisti. Burada döner tamamen kuzu etinden yapılma parça etten oluşuyor ve ayrıca sahibi Orçun Bey’in özel sosuyla soslanıyor. Bence bu şekilde sunulan yaprak dönere Fatih bölgesinin en lezzetli döneri denebilir rahatlıkla. Diğer 2 şubesinde odun ateşinde yapılıyor olmasına rağmen bu mekânın üst tarafının otel olması münasebetiyle riske girmemek için odun ateşi tertibatı kurulmamış. Ama emin olun odun ateşindeki döneri de aratmıyor, belki sosundan belki ustaların marifetinden ama yediğim en lezzetli dönerler arasında diyebilirim. Ustasından garsonuna kadar hepsi işini severek ve isteyerek yapıyor. Diğer salata, ev yapımı patates kızartması, turşu vs. hepsi de çok iyiydi.

Londra’nın en lüks caddesinde döner restoranı

Firma gözünü uluslararası pazara dikmiş ve pandemi nedeniyle biraz aksasa da en kısa zamanda İngiltere’nin başkenti Londra’nın en büyük caddelerinden birinde bir döner restoranı açıyor. Bu dönem zor olmayacak mı? diye sorduğumda Orçun Bey, “bu yılın aralık ayında açmış olacağız, bugüne kadar yaptıklarımız ortada, mekanı açınca da size haber vereceğiz, siz de görürsünüz” diyerek çok iddialı konuştu.

Çarkçıoğlu Künefe

Çarkcıoğlu Künefe, Tarihi Yarımada’da bulunan imalat ve toptan satış yeri, 2 perakende satış mağazası ve yakında açılacak 3. şubesi ile hizmet veriyor. Yakında Dubai ve Kuveyt’te de dükkânlar açacak. Bölgede yaşayanların çok kısa zamanda ilgi odağı olan firmanın milletvekilleri dahil bir çok müşterisi bulunuyor.

Çarkçıoğlu Künefe 1994 yılında Şanlıurfa Çarkçı ailesinden Hasan Çarkçı tarafından kuruluyor. Önceleri sadece toptan olarak hizmet veren tatlı firması, sonraları gelen talep üzerine toptanın yanında perakende satışı da yapmaya başlıyor. Ancak hem toptan hem perakendenin bir arada olamayacağını gören kardeş İsmail Çarkçı, başarılı bir çalışma yürüterek hemen yanda kafe tarzında hem oturup tatlı yenilen hem de satış yapılan 15 masalı bir perakende mağazasını açıyor. Büyük bir ilgi gören bu mağazadan sonra 2. şube olarak Fatih Sofular’da bir mağaza daha açılıyor. Ürünlerde glikoz veya herhangi bir katkı maddesi kullanılmadığından beğenilen künefe markası yeme içme sektöründe birçok restorana da hizmet veriyor.

İmalattan halka uygun fiyatla künefe ve baklava

Çarkçıoğlu Künefe, ürettiği tatlı ürünlerini herkes yiyebilsin diye çok uygun fiyata satıyor. İmalatçı ve şubeleri de kendine ait olduğundan direk imalattan halka mantığıyla hareket ediyor. Bu ürünlerin çok talep görmesinin nedenini kalite ve uygun fiyatın birlikte çok iyi dengelenmesine bağlıyorum. Tüm tatlı ürünlerine konulan Urfa sadeyağı, fıstık ve ceviz gibi malzeme konusunda kesinlikle kaliteden taviz vermediği halde baklavanın kilosu 45 TL, kadayıf çeşitlerinin kilosu ise 40 TL. İnanılmaz gibi geliyor değil mi? Peki, dileyen gidip baksın, lezzetini tatsın ve uygun fiyatını görsün diyorum. Belki bizzat tel kadayıfın imalatını kendi yapması bir fiyat avantajı sağlayabilir. Bu fiyatları gören halkın aklına acaba malzemeler gerçekten kaliteli mi diye sorular gelebilir. İşte bu yüzden ötürü de firma kadayıfın imalatından şerbetin dökülmesine, fıstığın çekiminden bir künefenin yapımına kadar olan tüm evrelerini müşterilerinin gözünün önünde yapıyor.