Diyarbakır - Eğil’in maneviyatı muhteşemdir.

Kurşunlu Camii’nin sakladığı tarih, çok derinlerdedir.

Diyarbakır insanının feraseti ve bayrağa bağlılığı ise en kritik dönemlerde kendini gösterir.

Misal isterseniz çok uzağa gitmeden 2015 yılında yaşananları hatırlamak yeterli. Birazdan detaylandıracağım.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti Kürt meselesi, doğu, güneydoğu, Erdoğan taraftarlığı, terör, kültür, tarih, sosyoloji vs. pek çok konuyu yeniden gözden geçirmemize vesile oldu.

Ziyaret, tam anlamıyla bir çıkarma niteliğindeydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cuma namazını Kurşunlu Camii’nde kılması ve cami önünde verdiği mesajlar önemliydi.

Bu ziyaretin en dikkat çeken unsuru; iki senedir yaz-kış demeden HDP il binası önünde kaçırılan çocuklarını PKK’dan isteyen Diyarbakırlı Annelerin sesine, devletin en üst yetkilisi tarafından bir kez daha kulak verilmesi olmuştur. Yürekleri yanan analar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a en samimi duygularını ifade ettiler, Cumhurbaşkanı da onlara kayıtsız kalmadı ve müşfik bir yaklaşımla mukabelede bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gittiği yerlerde açılışlar gerçekleştirmesi vaka-i adiyeden ama yine de altını çizmek elzemdir. Diyarbakır’da otuz fabrika, Oto Sanayii Sitesi ve tarımsal sulama tesislerinin açılışı gerçekleşti. Erdoğan son on yılda Diyarbakır’a yapılan yatırımın 46 katrilyon olduğu açıkladı ve “sözümüzü tuttuk” dedi.

Programın son halkası ise gençlerle söyleşiye ayrılmıştı. Kütüphane söyleşilerinde Diyarbakırlı bir gencin davetine icabet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerle hasbihal etti ve yüreği pır pır atan gençlerden yoğun ilgi gördü.

Bu ziyarette karmaşık duygular bir aradaydı. Annelerin hüznü, PKK’ya nefreti, gençlerin umudu, halkın Erdoğan sevinci… Karmaşık fakat anlaşılması zor olmayan duygular…

ERDOĞAN SORUNLARI GÖRMEZDEN GELMEDİ

Ve son müjde… Kötü hatıraların simgesi, PKK planının ilk hamlesi ve Kürt ile Türk’ün arasını bozma projesi olan Diyarbakır Hapishanesi artık bir kültür merkezi olacak. Dindar olmak ve Kürt olmak nedenleriyle işkenceye maruz kalmış insanlarımız için kötü hatıralar artık tarihte kalmıştır. İsteğimiz ve talebimiz bir daha etnik ve dini nedenlerle kimsenin ötekileştirilmemesi ve hor görülmemesi yönündedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan işte bu sese kulak vermiş bir liderdir.

Dün yola çıktığında ne dediyse bugün de aynı istikamette ilerlemektedir.

Türkiye’de her türlü sosyo-ekonomik sınıf, etnik ve dini kimlikten oy alabilen tek liderdir Erdoğan. Bunu başarabilmek için önce samimiyet ve sonra icraat gerekirdi elbette. Erdoğan bu açıdan da kendini kanıtlamıştır. Konuya Kürtler penceresinden bakalım.

Erdoğan iktidar olduğunda Kürtlerin sorunlarını görmezden gelmedi. Önce adını koydu; “Kürt Sorunu vardır” dedi.

Ardından “açılımlar” başlığı altında bir dizi hakkın iadesi süreci yaşandı. TRT’de Kürtçe kanalın kurulmasından Kürtçe dil kurslarının açılmasına kadar pek çok gelişme yaşandı. Doğu ve güneydoğuya ekonomik yatırımlar yapılarak kalkındırıldı ve bölge halkının mahrum olduğu hizmetler minimize edildi.

Çözüm süreci ile PKK illeti bitirilmek istendi fakat HDP ile birlikte PKK bu süreci akamete uğrattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Diyarbakır ziyaretinde özellikle bu hususun altını çizdi.

ÇÖZÜM SÜRECİ’Nİ KİM BİTİRDİ?

Girizgahta bahsettiğim husus; tam bu süreçte kendini belli etti.

2015’te PKK ve HDP kol kola girerek Şanlıurfa'da iki polisimizi şehit etti ve böylelikle Çözüm Süreci’ni bitirdi. Ardından HDP’li belediyeler sözde Özyönetim ilan etti. Amaçları; halkın devlete karşı isyan bayrağını çekmesini sağlamak ve bölgeyi fiili olarak ülkeden koparmaktı.

Planları tutmadı.

Planları bozan şey ne idi? Kürt halkının ta kendisi idi.

Kürt kardeşlerimiz bu çapulculara pirim vermedi.

Peki ne yaptı? Sessizce alanı terk etti. Başta Diyarbakır olmak üzere şehirleri boşalttı. Alanı emniyet güçlerine ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne terk etti. Ardından da çok başarılı operasyonlarla PKK, şehirlerden adeta kazındı.

Anlatmaya çalıştığım şey şu; Kürt kardeşlerimiz HDP anlayışına asla teslim olmadı ve olmayacaktır da!

Kürt vatandaşlarımız daha fazla hizmet ve olanak istediler ve bunu da elde etmektedirler. Kürtlerin devletten kopma gibi bir istekleri yok! İstedikleri şey; refah ve huzur. Bu iki unsuru da bölge halkına sadece ve sadece Türkiye verebilir. Bunu da çok iyi bildiklerinden en kritik dönemde ferasetli bir tutum sergilediler.

Kürt kardeşlerimiz aile kurumuna düşkün, dindar bir kitledir. Peki ya HDP?

HDP; dinden uzak bir anlayışı olan, aile kurumuna düşman, namus kavramına diş bileyen, çocukları terörün çarkları içinde yok eden, kanla beslenen, gençleri LGBT’nin kirli tuzağına itme çabasında olan bir yapıdır. Kürt kardeşlerimizin bu çamur yumağı yapıyla ne işi olabilir ki?

O nedenle her şeyi yeniden düşünme vakti!

Birlik; refahın ve huzurun güvencesidir.

Birlik olalım, birlikte olalım. Tüm tuzakları bozalım!