İnsan bazen bilinçli bazen bilinçsiz ama mutlaka akıldışına da akılla çıkıyor…

Hezeyanların, imkânsız olanın imkân dâhilindeymiş gibi sunulmasının başkaca biz izahı olamaz çünkü…

15 Temmuz’da, Milletin iradesine çarparak tuz-buz olmuş, kendisini “cemaat” kılıfında sunmuş darbeci bir örgütün, aklın ve mantığın bütün kurallarını zorlayan “kontrollü darbe” suflesini adeta kendine rehber edinenlerin akıldışı iddialarına ne yazık ki akıl dairesinde bir cevap aramak zorunda bırakılıyoruz…

Bu cevabı aslında iddianın asıl sahibine, bizi akıl dışına davet eden FETÖ’ye vermiyoruz…

Onlar da bunu çok iyi bildikleri için iddialarının meşru zeminde siyaset yapanlar tarafından satın alınmasını beklediler…

FETÖ, ortaya attığı iddianın bu denli kolay satın alınacağını hesap etmiş miydi bilemem; ama siyaset adına aklın sınırlarınıbu denli zorlayabileceklerin olduğunu mutlaka düşünmüş olmalı…

Başka bir ifadeyle: İktidar ve çıkarı uğruna bile isteye, taammüden yalana, iftiraya oldukça fazla itibar eden bir muhalefetin tavrından endişe etmemiş olmalılar…

Nitekim o hırs iktidara karşı duran her türlü muhalefete yeşil ışık yaktığı gibi, gayr-ı meşru “isyan merkezi”lerine de açık ya da zımni yeşil ışıklar yakabiliyor…

Güya büyük bir “akıl” inşa ederek hem FETÖ’nün15 Temmuz’da gerçekleştirdiğibaşarısız darbe teşebbüsünün odağını 20 Temmuza kaydırıp“meşru”laştırmayı hem de akıldışı “Kontrollü darbe” ifadesini“akli”leştirmeyi hedeflediler…

Bu çaba meşru zeminde siyaset yapan muhalefet için çok vahimken, onlarca insanımızı şehit edip, binlerce insanımızı gazi bırakan FETÖ için ise bir “aklanma” ve gelecek için de bir motivasyon zemini sunuyor…

Birileri bu ülkede üzerinde uzlaşılmış, artık tartışılamayacak kadar güçlü hakikatlerin yeniden masaya sürülmesini isteyecek kadar şirazeden çıkmış gibi görünüyor…

Yukarıda olduğunu işaret etmenin güneşe bir iltifat olmayacağı gibi, değişmez bir bilgiye sunulmuş yeni bir katkı da değildir…

Bırakınız bilinen tarihi, dünyada sadece son elli yılda yaşanan başarılı ya da başarısız yaklaşık beş yüz darbeden bir tanesinin bile, “açık hedef”i tarafından kontrol edildiğini iddia eden bu denli bir “sivri zekâ” örneği olmamıştır…

Krallar hatta diktatörler dâhil hiçbir iktidar -amacı ne olursa olsun-istediği gibi yerli yerine oturması imkânsız bir yöntemle sistemine saldıramaz; bu akıl dışılığı savunanlar da buna dâhildir…

Nereye evrileceği belli olmayan, kontrol edilmesi imkânsız bir sosyal patlamayı tetikleyecek bir iktidarın, öncelikle bir intiharı seçtiğini bilmesi gerekir…

Bırakın öfkeli insan selin kimi önüne katacağının belirsizliğini; tetiklenmiş kontrol edilemez devasa kitlelerin sevgi selinde de sonuç aynıdır…

Malum iddianın sahiplerinin ne denli zırvaladıklarına, kendi akıllarının dahi itiraz ettiğinden şüphe etmiyorum; zira kabile reisinin dahi gerisinde kalmayı sindiremezler…

Hiçbir iktidar kendine darbe yapmaz…

Velev ki kabileyi yönetiyor olsun;nokta…

Lakin “kontrollü” olduğu iddiası kontrol edilebilir; tıpkı diğer yalan ve inkârlar gibi…

İddialara, kontrol edildiği söylenenler üzerinden bakınca durum, zırvada zirve yapıyor…

İşin o kısmını da, akıl dairesinde kalanlara havale ediyorum…