Arap kamuoyu Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in hükümete, parlamentoya ve halk iradesine yaptığı darbeyle meşgulken Libya’da da önemli gelişmeler yaşanıyor. İşlediği savaş suçları sebebiyle Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından hakkında yakalama kararı çıkarılan milis komutanı Mahmud el-Verfelli yaklaşık dört ay önce Bingazi’de uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti.

Libya’nın doğusunu kontrolü altında bulunduran savaş baronu Halife Hafter’e bağlı milislerin önde gelen komutanlarından biri olan el-Verfelli, birçok yargısız infaza ve ağır insan hakları ihlallerine imza atmıştı.

Uluslararası toplumun tepkisini çekmesinin yanında Bingazi’de de huzursuzluk çıkarıyordu. Trablus’u işgal girişimi sırasında yarbay rütbesi vererek kullandığı milis komutanı, Hafter için taşınması her geçen gün daha da zorlaşan bir yük haline geliyordu. Mahmud el-Verfelli’ye Mart ayında gerçekleştirilen suikast Hafter’i büyük bir yükten kurtardı.

Geçtiğimiz günlerde Bingazi’de yeni bir infaz daha gerçekleşti ve Muhammed el-Kani isimli milis komutanı Hafter’in oğlu Saddam’a bağlı güçler tarafından evine baskın düzenlenerek katledildi. Muhammed el-Kani de tıpkı el-Verfelli gibi birçok katliamdan sorumluydu.

Kısaca ifade etmek gerekirse, seçimlerde aday olup başkanlık koltuğuna oturmayı ve askeri güçle elde edemediğini sandık aracılığıyla alma hayalleri kuran Hafter bir başka yükten daha kurtuldu.

Muhammed el-Kani de tıpkı Mahmud el-Verfelli gibi işlediği ağır insan hakları ihlalleri sebebiyle ABD Hazine Bakanlığı tarafından yaptırım listesine alınmıştı. Her iki ismin UCM tarafından yargılanması halinde verecekleri bilgiler Hafter’i ve ailesini zora sokacaktı.

Muhammed el-Kani’nin öldürüldüğü haberi duyulunca Terhune kentinde halk sokaklara dökülerek sevinç gösterileri yaptı ve camilerin minarelerinden tekbir sesleri yükseldi. Kent sakinleri, Terhune’de ortaya çıkarılan toplu mezarların başlıca sorumlularından biri olan eli kanlı caninin katledilmesine sevinseler de bunun Hafter tarafından gerçekleştirilmiş bir “delil yok etme operasyonu” olduğunun farkında.

Hafter’i destekleyen ülkelerin istihbaratlarının savaş baronuna el-Verfelli, el-Kani ve benzeri savaş suçu işleyen milis komutanlarından kurtulmasını tavsiye ettiği söyleniyor. Nitekim Terhune Kurbanları Birliği, yayınladığı bildiride katliamlar ve toplu mezarlar hakkında birçok gizli bilgiye sahip olan Muhammed el-Kani’nin yasa dışı tasfiyesini kınadı.

Ülkenin doğusuna kaçan diğer canilerin benzer yollarla tasfiye edilmeden yakalanıp güvenlik güçlerine teslim edilmelerini istedi. Hafter, ne kadar delil yok etmeye çalışırsa çalışsın Terhune’de ve diğer yerlerde işlenen savaş suçlarının sorumluluğundan kaçamaz.

Daha bir hafta önce iki yeni toplu mezarın daha ortaya çıkarıldığı açıklandı. Libyalıların da söz konusu suçları ve örneğin toplu mezarların hikâyesini, muhteris savaş baronunun katliamlardaki rolünü sinema filmleriyle, dizi filmlerle ve belgesellerle tüm dünyaya anlatmaları gerekiyor. Türkiye sahip olduğu deneyimle bu konuda da Trablus’a yardımcı olabilir ve Libyalılar ile Türkler Terhune’nin toplu mezarlarını anlatan ortak projelere imza atabilirler