İslam alimleri, Hak din olan İslamiyeti şu şekilde tarif etmişlerdir:
Din, akıl sahibi insanları, kendi iradeleriyle, bizzat hayr olan şeylere sevk eden İlâhî kanunlar manzumesidir.
Bu tarifte iki esas vurgulanmaktadır:

Birincisi: Din-i hakİlahi’dir; yani Allah tarafından vaz‘ edilmiştir. Kanun koyan, yalnız Allah’tır. Beşerin fikir ve iradesine müracaat edilmemiştir.
İkincisi: Din, peygamberler vâsıtasıyla bir kaide, bir kanun, bir nizam dahilinde beşere tebliğ edilmiştir. Dini gönderen Allah olduğu gibi; o dinin hayata nasıl geçirileceği husussunu da bizzat Kendisi, numune-i imtisal olan peygamberler vâsıtasıyla beşere tebliğ buyurmuş, ulema-i İslâm ise bu tebligatı devam ettirmişlerdir.

Bütün peygamberlerin şeriatlarında mevcut olan bütün teklifi emirler, beş mühim esası muhafaza etmek içindir. Bu beş esasa, “zarûrât-ı hamse” veya “makâsıd-ı hamse” veya “külliyât-ı hamse” denir. Bunlar:

1. Aklın korunmasıdır. Bu maksadın tahakkuku için, meselâ; içki içmek, yasaklanmıştır.

2. Dinin korunmasıdır. Bu maksadın tahakkuku için, meselâ; İslam devletine cihad, emredilmiştir.

3. Nefsin (canın) korunmasıdır. Bu maksadın tahakkuku için, meselâ; cana kıymak veya bir insana zarar vermek yasaklanmış; kısasa kısas hükmü vaz’ edilmiştir.

4. Malın korunmasıdır. Bu maksadın tahakkuku için, meselâ; hırsızlık ve gasp yasaklanmıştır.

5. Neslin, ırz ve namusun korunmasıdır. Bu maksadın tahakkuku için, meselâ; zina yasaklanmıştır.
Bu kainatı “tekvini” kanunlarla idare eden Allah; beşeri de kitap ve sünnetten ibaret olan “teklifi” kanunlarla idare etmeyi irade etmiştir. Böylelikle insanlığın, alemdeki nizama ayak uydurmasını hükmetmiştir. Maatteessüf beşer kitap ve sünnete uymayarak; alemde fesada sebebiyet vermiştir. İşte maruz kaldığımız bela ve musibetler, bunun neticesidir. Bakınız Peygamberimiz (sav) bu hususta ne diyor: Abdullah ibn-i Ömer (r.a) tarafından rivayet edilmiştir:

Resulullah (sav) bize yönelerek şöyle buyurdu:

“Ey Muhacirler cemaati!

Beş şey vardır ki, onlarla müptela olacağınız zaman Ben sizlerin o şeylere erişmenizden Allah’a sığınırım. Onlar şunlardır:

1- Bir milletin içinde “zina”, “fuhuş” ortaya çıkıp nihayet o millet bu suçu aleni olarak işlediğinde, mutlaka içlerinde taun hastalığı ve onlardan önce gelip-geçmiş milletlerde vuku bulmamış hastalıklar yayılır.

2- Ölçü ve tartıyı eksik yapan her millet mutlaka kıtlık, geçim sıkıntısı ve başlarındaki hükümdarların zulmü ile cezalandırılırlar.

3- Mallarının zekâtını vermekten kaçan her millet, mutlaka yağmurdan menedilir (kuraklık cezası ile cezalandırılır) ve hayvanları olmasa (Allah hayvanlara acımasa) onlara yağmur yağdırmaz.

4-Allah’ın ahdini (emirlerini) ve Resulün sünnetini terk eden her milletin başına, mutlaka Allah kendilerinden olmayan düşmanı musallat eder ve düşman o milletin elindeki-avucundakilerin bir kısmını alır.

5- İmamları (yâni devlet adamları) Allah’ın Kitabı ile amel etmeyip Allah’ın indirdiği hükümlerden işlerine geleni seçtikçe,  Allah onların hesabını kendi aralarında görür.”(İbn-i Mâce, Fiten, 22)

Hulasa: Şahit olduğumuz şu musibetler, teklifi olan ahkam-ı ilahiyeyi tefsir ederek bizleri ikaz eden tekvini ayetlerdir.

Selam ve dua ile
Fiemanillah