Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in demokrasiye ve halk iradesine vurduğu darbe Raşid el-Gannuşi liderliğindeki en-Nahda Hareketi’ni oldukça zor bir duruma soktu.

Müslüman Kardeşler Cemaati’nin Tunus kolunu temsil eden hareket, devrimin başarılı olması, ülkede demokrasi ve uzlaşı kültürünün yerleşmesi için olağanüstü esneklik göstermesine rağmen karşı devrimci cephenin hedefi haline gelmekten kurtulamadı.

Tunus’taki darbeye desteğini açıklayan Suudi Arabistan’ın, İsrailli teknoloji şirketi NSO Group tarafından geliştirilen “Pegasus” adlı casus yazılımı kullanarak el-Gannuşi’yi de dinlediği ortaya çıktı.

Her ne kadar Kays Said ön planda olsa da en-Nahda Hareketi’ni siyaset sahnesinden uzaklaştırıp bir tür vesayet sistemi kurmayı hedefleyen darbenin arkasında Arap Baharı karşıtı Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) - Suudi Arabistan - Mısır ekseninin olduğu kesin.

Sudan’da olduğu gibi Tunus’ta da solcuların ve “İslamcılara düşmanlığı demokratlığından daha güçlü” olanların bu plana destek vermeleri bekleniyor.

Bu durumda Raşid el-Gannuşi ve en-Nahda Hareketi ne yapabilir?

Darbe gecesi genel kanaat Tunus halkının önünde sadece iki seçenek olduğu yönündeydi ve “Ya Türk halkı gibi darbeye direnecek ya da Mısır halkı gibi darbeyi kabullenecek” şeklinde yorumlar yapılıyordu.

O gece ve sonrasında en-Nahda Hareketi halkı sokağa dökmemeyi ve diyalog çağrısında bulunmayı tercih etti.

Bu tercihin arkasında yatan çeşitli sebepler var.

Darbecilerin eline kan dökme ve en-Nahda Hareketi’ni terör örgütü ilan etme fırsatı vermeme arzusu, ülkenin kaosa ve şiddet sarmalına düşebileceği korkusu o sebeplerin başında geliyor.

Devrimin kazanımlarını ve demokrasiyi korumayı daha önemli gören hareketin ayrıca darbecilere gerekli cevabı sandık yoluyla cevap verebileceğine inandığı söylenebilir.

Raşid el-Gannuşi liderliğindeki hareketin darbeye sokakta direnmekten kaçınması devrim sonrası izlediği çizgiyle tutarlı.

Fakat bunun en-Nahda Hareketi’ni ve Tunus demokrasisini kurtaracağı şüpheli.

Diyalog ve erken seçim çağrılarının pek fazla anlamı yok.

Çünkü darbecilerin en-Nahda Hareketi’yle diyalogu reddettikleri ve hedeflerinin hareketi tasfiye etmek olduğu biliniyor.

Muhtemelen şu an olası bir seçimde Raşid el-Gannuşi ve öğrencilerinin sandıktan çok daha güçlü bir şekilde çıkmalarını önlemenin yollarını arıyorlar.

Nitekim Mısır’daki darbe yanlısı “Temerrud” hareketinin bir benzeri olarak karşımıza çıkan ve Kays Said’i destekleyen “25 Temmuz Gençlik Hareketi”, yayınladığı bildiride parlamentonun feshedilmesi ve parlamenter sistemden vazgeçilerek yeni bir sistem benimsenmesi, yargının temizlenmesi, en-Nahda Hareketi başta olmak üzere ülkenin bugünkü durumundan sorumlu olanların cezalandırılması çağrısında bulundu.

Önümüzdeki günlerde darbe karşıtlarının ve en-Nahda Hareketi liderlerinin yolsuzluk ve benzeri uydurma suçlarla itham edilerek yargılanmaları sürpriz olmaz.

Kays Said’in ilan edeceği yeni kararlarla Tunus’a onlarca yıl kaybettirecek 28 Şubat benzeri bir süreci başlatmasından endişe duyuluyor.

Kısacası, Tunus’taki demokrasi yanlılarının atacakları ya da atmayacakları her adımın bir bedeli var.

Bu nedenle ne yapıp yapmayacaklarına karar vermeleri kolay olmayacak.