CHP'nin CHP'lilerden dahi sır gibi sakladığı bir mülteci raporu varmış.

2016’da Avrupa Birliği için hazırlanmış.

Şimdi bu raporu mevzu yapmamız, CHP’nin içeride yani Türkiye’de mültecilere karşı Faşizan tavır sergiliyor olmasına rağmen dışarıda yani Avrupa’da mültecilerin iş hayatına uyumu, eğitim, sağlık ve hukuki hak ve hizmetlerinin sağlanmasını isteyen tam bir insan canlısı, antifaşist parti görüntüsü veriyor olmasındandır.

Yani CHP yine bildiğimiz CHP, samimiyetsiz ve ikiyüzlü CHP…

CHP’nin Avrupa’ya insan haklarına hassasiyetini mülteciler üzerinden göstermeye çalışan bu ikiyüzlü tavrı elbette iç siyasete dönük bir hamledir.

Kılıçdaroğlu Avrupalı dostlarına demek istiyor ki, ‘Siz mülteciler hususunda AK Parti’ye ve Cumhurbaşkanı’na çok güveniyorsunuz ama eğer biz iktidara gelirsek sizinle Erdoğan’dan daha fazla uyum içinde çalışabiliriz. İstediğiniz kadar mülteci kabul eder, siz taahhütlerinizi yerine getirmediğiniz zamanlarda Erdoğan’ın yaptığı gibi kapıları açarak mültecilere yol vermez, Avrupa kapılarına yığmayız.’

Evet bu…

İçeride, “İktidara gelirsek 2 yılda Suriyelileri ülkelerine göndereceğiz” diyen CHP bu…

“Arkadaş, yardımı kesiyorsun gitmiyorlar. 'İş yeri ruhsatı vermiyorum' diyorsun gitmiyorlar. Yeni önlemler almaya karar verdik. Yabancı uyruklu kim varsa abonemiz olan, su fiyatlarına, katı atık ücretlerine başta olmak üzere bazı ücretlerde 10 kat zam yapacağız. Türk vatandaşıyla yabancı uyruklu vatandaş aynı fiyattan suyu kullanamayacak. 10 kat suya, 10 kat katı atık vergisi ücretine zam yapacağız” diyen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın partisi CHP bu…

Raporun başlığı sağlam; Sınırlar Arasında; İnsanlık Dramından İnsanlık Sınavına…

Bu başlık ile ne ‘bienaller’ yapılır…

Peki, mültecilere özel bakanlık kurulmasının ve Suriyelilerin kalıcı olması gerektiğini bile yazan bu raporu kimler imzalamış;

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Muğla Milletvekili Nurettin Demir, İstanbul Milletvekili Selina Doğan, Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek, İzmir Milletvekili Özcan Purçu ve Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen…

Raporun altındaki bu faşist isimleri gören Avrupa Birliği heyeti, ‘Bu bir kamera şakası mı, hangi kameraya gülümseyeceğiz’ demiş olsa gerektir.

Raporda neler neler, ne sürprizler var;

Türkiye, 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi'ne koyduğu coğrafi çekinceyi kaldırmalıdır. Mülteciler hukuken de mülteci statüsünde olmalı ve uluslararası hukukun mültecilere verdiği bütün haklara sahip olmalıdır.

Türkiye'deki mültecilerin işgücüne uyumu için yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Mülteciler kayıt içi ekonomiye çekilmeli ve ucuz işgücü olarak sömürülmelerinin önüne geçilmelidir.

Hukuki yardım, tercüme, eğitim ve sağlık hizmetleri daha etkin bir şekilde sağlanmalı; çocuklar, kadınlar ve özel yardıma ihtiyaç duyan gruplar başta olmak üzere konu bazlı mekanizmalar oluşturulmalıdır.

Ayrıca, mültecilere sağlanan hizmetlerin koordinasyonu ve gelişimi için hizmetler haritalandırılmalıdır.

Göç ve Entegrasyon Bakanlığı kurularak mülteci ve sığınmacıların sosyal hayata uyumunu sağlamak üzere makro politikalar geliştirilmeli ve uygulanmalıdır.

Hakikaten şaka gibi…