Kıbrıs’ta gündem iki devletli çözüm. Adada yaşayan Türkler gibi Rumlar da bu konuyu merak ediyor. Bu hafta birçok Kıbrıslı Rum’la iki devletli çözüm modeli hakkında konuştuk. Kimisi bunun imkânsız oluşundan kimisi de başka bir seçeneğin artık kalmadığından bahsetti.

İki devletli çözümü imkânsız bulanlara göre ne Avrupa Birliği ne de Amerika böyle bir olasılığa sıcak bakar. Onlar ayrıca iki halkın bir arada yaşamasının en doğal formül olduğunu savunuyor. Büyük çoğunluk adanın bölünmüşlüğünün tek nedeni olarak sadece Türkiye’yi işaret ediyor. Birisi aynen şöyle söylüyor: “adadaki sorunların yegâne sorumlusu Türkiye. 1974 öncesi sorunlar abartıldığı kadar değildi. Ayrıca Türklere fazladan adil olmayan hak ve yetkiler verilmişti. Şimdi ise Türkiye Kıbrıs’ı hem Türkleştiriyor hem de İslamlaştırıyor. Hızla adanın kuzeyinin Yunan kimliğini silmeye çalışıyor.”

Genç bir delikanlıya göre Türklere azınlık haklarından öte haklar verilmesi çatışmaların ana kaynağıydı. Şöyle diyor: “Türkler nüfus olarak azınlık ama siyasi olarak eşit. Böyle hakkaniyet olur mu? Türkiye’den dolayı hükümranlık haklarımızı tam olarak kullanamıyoruz.”

Son yıllarda Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) altyapısını güçlendirmek amacıyla önemli yatırımlara imza atıyor. Yollar, havaalanı, üniversiteler, hastaneler ve oteller en dikkat çekici olanları. Tüm bunlar adanın kuzeyinde daha fazla yabancı nüfusun yaşamasına olanak tanıyor. Açıkçası KKTC’nin artan cazibesi söz konusu. Bu durumun Rumları endişelendirdiği çok bariz.

Bir Rum doktor bu hususta şunları aktarıyor: “KKTC hızla devletleşiyor, kalkınıyor. Bizden uzaklaşıyor, Kıbrıs sorunundan uzaklaşıyor. Şayet bu süreç böyle devam ederse iki devletli çözümden başka bir seçenek masada kalmayacak. Nereye sürüklendiğimizi artık görmemiz gerekiyor!”

Bir başkası ise üniversitelere dikkat çekiyor ve ekliyor: “Kuzeydeki üniversite sayısı yirmiyi aştı. Yüz farklı ülkeden elli bin civarında öğrenci var. Üniversite demek uluslararasılaşma demek. Adanın en geri kalmış Karpaz bölgesine bile İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) kampüs açmaya hazırlanıyor. Çok açık ki bu üniversitelerden mezun olan insanlara adanın işgal altında olduğunu artık anlatamazsınız. Böyle bir kozumuz elimizden kayıp gidiyor.”

KKTC’de faaliyet gösteren üniversitelerin Kıbrıs Türklerinin uluslararası kimliğine güç kattığı inkâr edilemez. Batıdan doğuya doğru yayılan üniversitelerin Rumları rahatsız ettiği ve hatta Rum yönetiminin KKTC’de üniversitelerin açılmasını ve gelişmesini engellemek amacıyla bazı tedbirlere başvurduğu biliniyor.

Rumlar iki devletli çözüm fikrine karşı olsalar da fiili durumun hangi yöne evrildiğini çok iyi görebiliyor. Konuşmalarından adanın kuzeyindeki gelişmeleri yakından takip ettiği anlaşılan bir Rum akademisyenin söyledikleri bu anlamda oldukça önemli: “Ercan havaalanı büyütülüyor. Üniversite sayısı artırılıyor. Nüfus da öyle. Türkiye’den su getirildi. Elektriğin de getirileceği konuşuluyor. Erdoğan gösterişli parlamento ve hükümet binalarının sözünü verdi. Demek ki yakın geleceğe ilişkin büyük planlar var. Tüm bu gelişmeler iki devletli çözüm fikrinin laftan ibaret olmadığına işaret ediyor. Demek ki ortada bir blöf yok!”