Kamerun, Orta Afrika’nın batısında 26 milyon nüfusuyla hareketli, dinamik bir ülke. Tropikal iklimiyle çok çeşitli meyve ve sebzelerin yanı sıra petrol ve maden zengini bereketli topraklara sahip. Tarihte Alman, İngiliz ve Fransız sömürgesi olan Kamerun 1961 yılında bağımsızlığını kazandı.

Yaounde, yeşillikler içinde küçük tepeliklerin olduğu geniş bir alana yayılmış. Yukarıdan gören tepeden baktığımızda bunu daha net görebiliyoruz. Ancak şehirde dolaşınca yeşillik yerine toz toprak içinde, çarpık bina kümeleriyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Sokak satıcılarının doldurduğu caddelerden ilerlemek, yol bulmak olmak oldukça zor. Tropikal meyvelerden kıyafetlere kadar kucağına, kafasına, önüne koyduğu birkaç parçayı satmaya çalışan binlerce insan var.

Dünyanın her yerinde olduğu gibi Kamerun’da da iş yapan çok sayıda Türk var. Farklı alanlarda çalışıyorlar. Türklerin ortak buluşma noktası ise İstanbul Lokantası. Lokanta iki katlı oldukça kaliteli Türk yemekleri sunan bir mekân. Lokantanın yöneticilerinden Osman Bey herkesle yakından ilgileniyor. Sohbet esnasında beni de uyarmayı ihmal etmiyor, “Burası Kamerun. Çok dikkatli olun.” Konuştuğum herkes aynı kanaatte. Hatta Kamerunlular da “Bu ülkede her an her şey olabilir.” diyorlar.

Yaunde’de de Ulusal Müze’yi görme fırsatı buldum. Çok zengin olmamakla beraber Kamerun’u tanımak için görülmeğe değer bir koleksiyona sahip. Eski cumhurbaşkanlığı binası müzeye dönüştürülmüş. Müzenin giriş salonunda Kamerun’un farklı bölgelerinden toplanmış müzik aletleri sergileniyor. Rehber hanımefendi, bazı yerel aletleri çaldı ve bunların farklı anlamlar içerdiğini anlattı. Yazılı ya da resimli bir eser de göremediğim için müzede, tarihsel olarak bu bölgede iletişimin sese dayalı olduğunu düşündüm. Beğendiğim bir bölüm de Kamerun’un farklı bölgelerinde giyilen kıyafetlerin sergilendiği salon oldu.

2020 Afrika Uluslar Kupası 2021’in ocak ayında Kamerun’da yapılacak. Yoğun bir şekilde hazırlık çalışmaları devam ediyor. Kamerunlular sporda çok başarılılar. Dünya kupası yarışmalarında derece elde eden ve ülkemizin de çeşitli kulüplerinde yer alan başarılı sporcuları var. Ülkenin tanıtımına katkı veriyorlar.

Gazeteci-editör Jean Luc Mbaga’yla kısa bir şehir turu yaptık. Jean Luc çok sayıda uluslararası projeye imza atmış. Türkiye’nin Afrika’da yaptığı başarılı çalışmaları da kitap haline getirmeye çalışıyor: “La Turquie, Une Chance Pour Le Developpement De L’Afrique” adlı kitap için güzel bir maket hazırlamış, “Destek bulabilirsem bastıracağım.” diyor.

Şehrin farklı bölgelerinde Kurtuluş Anıtı, Birleşmiş Kamerun Anıtı, Şehir Oteli denen Belediye Başkanlık Binası, Spor Salonu gibi sembolik yerleri gördük. Gezinin sonunda yemek teklif ettiler, ben “Meyve satan bir sokak satıcısında tropikal meyve yiyelim.” diye öneride bulundum. Çok sayıda sokak satıcısının olduğu bir pazara girdik. 3 orta yaşlı hanımefendinin bulunduğu meyve reyonundan daha önce hiç görmediğimiz lezzetleri tatma imkânı buldum.

Kamerun çok zengin yeraltı ve yerüstü varlığa sahip bir ülke. Türkiye’ye özel bir sevgileri de var. Daha fazla işbirliği yapacakları Türk girişimcileri bekliyorlar.