Çalışma hayatının en önemli paydaşlarından emekçiler zaman zaman mazeretsiz işe gelmeyerek istenmeyen durumlarla karşılaşılmaktadır. Kanun koyucu tarafından işin devamı esas alındığından, işe mazeretsiz devamsızlıkta ağır yaptırımlar öngörülmüştür.

İş sözleşmesi, feshi ihbar sonucu veya belirli bir süre için yapılmışsa, sürenin dolmasıyla ortadan kalkar. Ancak, işçi ile işverene belirli veya belirsiz süreli bir iş sözleşmesini derhal ortadan kaldırma olanağını da tanımıştır.

İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın; ardı ardına iki iş günü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü yahut bir ayda üç iş günü işine devam etmemesi işveren açısından haklı fesih nedeni sayılmıştır.

İşverenin haklı nedenin oluşabilmesi için ilk olarak işçinin o sürede çalışma borcu bulunmalıdır. Eğer işçi tatil, rapor gibi nedeniyle veya grev yüzünden o esnada çalışma yükümü taşımıyorsa, bu fesih nedeni oluşmaz.

İkinci olarak, işçi bir süre işe devam etmemelidir. Bu devamsızlığın feshe götürebilmesi için ardı ardına 2 gün veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü yahut bir ayda 3 iş günü sürmüş olması zorunludur.

Üçüncü olarak bu devamsızlığın işverenden alınan bir izine veya izin alınmasa da haklı bir nedene dayanmaması gereklidir. Yargıtay, işyerine gelmekle birlikte iş görme borcunu ifa etmeyen işçinin devamsızlık nedeniyle değil yükümlü olduğu görevlerin hatırlatılmasına rağmen yapmamakta ısrar etmesi nedeniyle feshedilebileceği kanaatindedir.

İşyerinde cumartesi günü iş günü ise belirtilen günde devamsızlık da diğer koşulların varlığı halinde haklı fesih nedenini oluşturabilir.

İşgünü kavramı, işçi bakımından çalışılması gereken gün şeklinde anlaşılmalıdır. Toplu iş sözleşmesinde veya iş akdinde genel tatil gününde de çalışılacağına dair bir hüküm yer alıyorsa bu takdirde söz konusu günlerde devamsızlık iş akdinin feshini haklı kılan işgünlerinden sayılır.

Devamsızlığın hangi hallerde haklı/makul sayılacağına dair yasada bir açıklığın bulunmaması, anılan olgunun somut her bir olayın kendi koşulları içinde dürüstlük ilkesi de dikkate alınarak tespitini gerektirmektedir.

İş Kanunu'nun devamsızlık nedeniyle yapılan fesihlerde tarafların fesih beyanında bulunabilecekleri süre sınırlandırılmıştır. Buna göre, böyle bir nedene dayanan feshin ilke olarak “olayın gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde kalmak koşuluyla öğrenildiği andan başlayan 6 iş günü içinde” yapılması gerekir. Fesih bildiriminin yazılı yapılıp yapılmaması tartışmalıyken ispat külfeti açısından haklı açık gerekçe gösterilerek ve yazılı olarak yapılması isabetli olacaktır.

Kanunda belirtilen şartlar oluştuğundan devamsızlık nedeniyle işveren haklı nedenle bildirimsiz olarak iş sözleşmesinin feshedebilecektir. Bildirimsiz feshe yönelik irade açıklaması karşı tarafa ulaştığı andan itibaren hüküm ve sonuçlar hasıl eder ve sözleşme ortadan kalkar.

Kanun koyucu işin devamlılığını esas alarak mazeretsiz işe gitmemenin yaptırımı olarak tazminatsız iş akdinin derhal fesih hakkını işverene vermiştir. İş sözleşmesini, bildirimsiz olarak haklı nedenle fesheden işveren ihbar tazminatı ödemeyeceği gibi işçiden de ihbar tazminatı talebinde bulunamaz. Bununla birlikte iş devamsızlık nedeniyle fesih ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri çerçevesinde olacağı için diğer şartlar oluşmuş olsa bile kıdem tazminatı ödenmeyecektir.

Son Söz: İnsan kendi içerisinde buhranlı bir süreçten geçebilir ama unutulmamalıdır ki hayat devam ediyor. Görevlerimizin ve sorumluluklarımızın farkında olarak ihmale meydan vermeden yaşantımızı sürdürmeliyiz