Son dönemde baş gösteren hayat pahalılığına geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımız da vurgu yaptı. 

Tek başına asgari ücretle çalışan bir insanın, bırakın normal standartlarda bir hayat sürmesini, hele hele çocukları da varsa evini geçindirmesi, neredeyse imkânsız.

Tabii bütün bu pahalılığın birden fazla sebebi var, bir yanda spekülatif faaliyetlerle gıda fiyatlarının artmasını sağlayan gıda toptancıları, ki bunun bir örneği de geçtiğimiz günlerde bir meyve halinde kaydedilen görüntülerde hayretle izledik. Elde kalan sebzeleri ucuzlatıp satacağına, fiyatlar düşmesin diye koli koli çöpe atan hal çalışanlarının görüntüsü eminim sizin de hafızanıza kazınmıştır. Diğer yandan bir nevi mikro stokçuluk yaparak fiyat artışına sebep olan küçük esnaf!.. Bir yandan ülkemizin maruz kaldığı döviz operasyonları dolayısıyla gitgide artan gıda fiyatlarına yansıması.

Örneğin salatalığı ektiğimiz toprak bizim, sulandığı su bizi, toplayan işçi bizim, ama tohumunu dövizle alıyoruz, hale dövizle aldığımız kamyon ile götürüyoruz. Hepsinin üstüne bir de pandeminin etkilerini eklediğimizde, tencerenin kaynamakta neden zorlandığını anlamış oluruz.

15 Temmuz’dan kısa bir süre sonra yazmış olduğum son darbe girişimi isimli köşe yazımda Gezi’yi, 17-25 Aralık operasyonunu, 15 Temmuz’u planlayıp başarısız olan üst aklın, son darbeyi milletin eliyle yapmayı planladığını yazmıştım.

Zira bütün planları akamete uğrayan bu mihrakların başarısızlıklarının tek sebebinin, milletin Erdoğan’ın arkasında olmasını fark etmeleri çok sürmedi. 

Yani yapacakları herhangi bir planın başarılı olabilmesi için, önce Erdoğan’ın arkasındaki halk desteğinin bitirilmesinin gerektiğini anladılar. 

Geniş halk kitlelerinin Erdoğan’a olan desteğinin temel sebebi, Erdoğan’ın bu kitlelerin yaşam kalitesini iktidarı süresince gitgide yükseltmesiydi. 

2002’den önce kapısında bisikleti bile olmayanın, AK Parti iktidarında kapısında arabası oldu. 

AK Parti İktidarı öncesinde ev almayı hayal bile edemeyen yüz binlerce ailenin AK Parti iktidarında TOKİ vesilesiyle evi oldu. 

AK Parti iktidarından önce evinde hastası olanın o hastası ciddi bir maddi yük iken, AK parti iktidarında evinde hastası olan devletin maddi desteğiyle tanıştı. 

Bu ve benzeri onlarca örnekle Erdoğan’ın arkasındaki halk desteğini gerekçelendirebiliriz. 

Dolar operasyonuyla başlamak üzere, işte tam da bu noktalar üzerinden yeni bir darbe girişimiyle karşı karşıyayız, bu darbe girişimi diğer darbeler gibi ansızın bir gece vakti yapılan veya sadece üç-beş operasyona bağlı kalan bir darbe girişimi değil.

Bu darbe girişimi çok daha uzun soluklu, çok daha sinsi, çok daha ağır ilerleyen bir darbe girişimi. Dışarıdan yapılan manipülasyonlarla, gayriresmi ambargolarla, "Halkın geçim sıkıntısı arttıkça, ekonomik şartları zorlaştıkça halk bunun sorumlusu olarak Erdoğan’ı görecek ve Erdoğan’a olan desteğini kesecek" planını işleme koymuş durumdalar. Bütün hesap bunun üzerine kurulu ve bu planın tıkır tıkır işlediğini gerek son yerel seçimlerde, gerekse son seçim anketlerinde görüyoruz.

Ne yapmalı?..

Öncelikle acilen sosyal devlet olmanın bir gereği olarak, asgari ücretliye, düşük maaşlı emekliye, işsizlere yönelik temel ihtiyaç malzemelerini devlet sübvansiyoniyle üretici fiyatına satın alabilecekleri sosyal marketler vasıtasıyla temel ihtiyaçlarını uyguna alabilmeleri sağlanabilir, aynı uygulama elektrik ve suya da yapılabilir.

Öncelik, bu geçim derdini omuzlarında en ağır bir şekilde hisseden kitleyi rahatlatmak olmalı.

Makroekonomik veriler genel gidişatın zaten iyiye doğru evrildiğini gösteriyor, uzun vadede yaşanacak düzelmeyle bu sıkıntıların geçmişte kalacağına inanıyorum.