CHP’nin yerel seçimlerde HDP’nin koşulsuz desteğiyle elde ettiği başarı, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın beceriksiz yönetimleri sayesinde iki yılın sonunda hüsrana dönüşünce erken seçim talepleri de rafa kalktı. Böylece HDP’nin Kılıçdaroğlu ve Akşener’e yaptığı “şantaj siyasetinin” önü açılmış oldu.

CHP ve İyi Parti’nin HDP ile yaşadıkları aşkları sürekli gizlemek zorunda kalmaları terörün merkezi Kandil’deki rahatsızlığı arttırınca, HDP’liler de bu yasak aşkın taraflarına “ya benimsin ya toprağın” demeye başladılar. Haksız da sayılmazlar yani. Aşk nereye kadar tek taraflı yaşanır?

MEŞRU “ORGAN”I ÖĞRENDİK, İYİ OLDU

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP’nin oyunu çantada keklik gibi gören Kılıçdaroğlu’nun bu “adı konmamış ilişkiyi” artık resmileştirmesi gerekiyordu. Öyle de oldu. Kürt sorunun çözümü için “meşru organ”la muhatap olmak gerektiğini ifade etti. O meşru organın, bölgeyi bombalı çukurlarla havaya uçurup yüzlerce polis ve askerimizi şehit eden; Kobani bahanesiyle ülkeyi yangın yerine çevirip 16 yaşındaki gençlerin derisini yüzen HDP olduğunu da işaret etmekten geri durmadı.

CHP’li vekillerin PKK cenazelerinde gözyaşı dökmesi HDP’yi tatmin etmemiş olacak ki, Kılıçdaroğlu’na cevap HDP eski Eş Başkanı Sezai Temelli’den geldi. Ona göre öncelikli muhatap kendileri değil, PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan.

Öyle görülüyor ki yerel seçimlerde olduğu gibi cumhurbaşkanlığı seçiminde de Kandil’in desteği isteniyorsa Kılıçdaroğlu’na İmralı yolu gözüküyor. Artık bir heyetle mi, yoksa adaya giden HDP’lilerin eline verilecek bir mektupla mı bu görüşme yapılır, bekleyip göreceğiz. Fakat bildiğimiz bir şey var: Bu saatten sonra adına Millet İttifakı denilen yamalı bohçanın gizli aşklarını dizginleyebilmesi pek mümkün olmayacak.

İMRALI YOLCUSU KALMASIN

Çözüm sürecini desteklemek üzere geldiği Türkiye’de, Cumhurbaşkanımızla fotoğraf çektirdiği için Mesut Barzani’ye “düşmanın seni övüyorsa sende mutlaka bir p.ştluk vardır” diyecek kadar teröristbaşına sadakat gösteren, Türkiye’ye düşmanlıkta ise sınır tanımayan Sezai Temelli ile Kılıçdaroğlu’nu bilmem ama Akşener’in nasıl yol yürüyeceğini merakla bekliyoruz.

Sonuçta CHP yönetiminde, iktidarın “mavi vatan” söylemiyle Ege ve Akdeniz’deki egemenliğimize vurgu yapan duruşunu dahi “yayılmacı ve kavgacı” olarak gören Yunan dostu “palikaryalar” cirit atıyor.

İyi Parti’nin terörle mücadelede mangalda kül bırakmayan milliyetçilik iddiasındaki yöneticileri bakalım “İmralı yolcusu kalmasın” denildiğinde nereye saklanacaklar?