Bu kelimelerle başlayan bütün cümleler ancak sana çıkabilir, başkasını kastedenler seni tanımamıştır.

Senden gayrı herkes herkese benzeyebilir.

İnsana dair yaratılmış cümle güzelliğin yarısı sana verilmiş diğer yarısı da bütün insanlığa dağıtılmışken, kim sana nasıl benzesin ki?

Geçen günler bizi gün gün senden uzaklaştırdıkça, hiç görmediğimiz o güzelliğine olan hasretimiz katlanıyor.

Kimse senin gibi sevilmedi ki...

Mübarek ismin geçtiği zaman meclislerde, cümlelerde, satırlarda, kalplerin bir an ritmi değişiyor.

Biz uyurken hep seni görme umuduyla yumuyoruz gözlerimizi.

Mübarek sakalının tek bir kılını göreceğiz diye günler öncesinden bayramlık çocuklar gibi seviniyoruz, edeple belki o üç saniye sürecek buluşmayı bekliyoruz.

Ayağının izinin çıktığına inandığımız o kaya parçasına hangimiz hayran hayran bakmadı ki.

Sen yaptın diye yapıyoruz yaptıklarımızın çoğunu, örneğin "O sol ile yemekten nehyetti" denildiği için sol elimiz ağzımıza gitmiyor ömrümüzce.

Seni incitecek her söze düşmanız, söz konusu sen olduğunda aramızdaki süt kuzuları dahi kan kokusu almış bozkurtlara dönüşür.

Kabrine konacak toz ile dahi kavgalıyız.

Sen anadan, babadan, candan, canandan önce geliyorsun.

Dini, dili, ırkı, rengi farklı milyarlarca insan ile sana olan muhabbette buluşuyoruz, "Kardeş olun" dediğin için bir vücut gibi birbirimizin derdi ile dertleniyoruz.

Liva'ül hamd sancağının altında belki bir tebessümüne muhatap oluruz ümidi ile, davan için koşturmanın bütün meşakkatini zorluğunu nimet biliyoruz.

Taif'den de zor değil ya, Uhud'dan da ağır bir imtihan değil ya diye diye, yine seninle teselli buluyoruz.

Anamız, babamız sana feda olsun Ya Resûlallah...

Mevlid-i Şerif’in mübarek olsun.

Sana uğruna dökülen gözyaşları adedince sâlat ve selam olsun.