Türkiye bugün bir dava insanını Rahmet-i Rahman’a uğurluyor.

“Hakkı üstün tutmak yaşam gayemizdir” diyerek yola çıkan ve gerçekleştirdiği idealiyle Türkiye’de sessiz bir devrim gerçekleştiren Özdemir Bayraktar, ülkemizin savunma sanayii tarihine geçmiş bir isimdir.

"Hayat sadece mücadele ile anlam bulur. Zafer ve yenilgi sadece Tanrı’nın ellerindedir. Öyleyse yaşasın mücadele." Bu cümle bir film repliğinden alıntı… Özdemir Bayraktar’ın hayatı, tam da bu minvalde sıra dışı tarzıyla mücadeleye odaklı, filmlere konu olabilecek dolulukta bir yaşam.

Özdemir Bayraktar’ın yaşam felsefesinde, dindar-muhafazakar mahallenin bir büyüğü olarak “hayat, iman ve cihad” anlayışını en ön planda görebiliriz. Bayraktar için hayatın gayesi; Hakkın rızasını kazanmak ve bunun için de son nefese kadar cihad anlamı taşıyan ‘işi’nde sebat, mücadele ve çalışkanlık göstermek.

Özdemir Bayraktar’ın İşi dediğimiz şey bu ülkede çok kısıtlı bir kesimin hayalini kurabileceği büyüklükte bir hedefi söylemselleştiriyordu.

Bu hedefe inanmanın ve mücadele etmenin, bir hayatı bu hedef için adamanın öncesinde bu hedefi tanımlamak ve ortaya koyabilmek gerekliydi. Bunun için ise “inanç ve milli şuur” elzemdi.

Bu toprağın has çocukları görünmez perdeleri yırtarak tam bağımsızlık idealiyle hayatlarını ortaya koydular ve başardılar. İşte bunun ete kemiğe bürünmüş halidir; Özdemir Bayraktar.

Allah’ın izniyle önünde durulması imkan dahilinde olmayan bir süreç başlamıştır.

Bayraktarların babadan oğula geçen SİHA hikayeleriyle artık Türkiye’de yeni bir dönem başlamıştır.

Sadece Türkiye’nin kaderi değil, Türkiye ile birlikte coğrafyanın kaderini değiştiren bir atılım bu.

Karabağ’dan Libya’ya, Suriye’nin kuzeyinden Doğu Akdeniz’e “SİHA ŞAHLANIŞI” sessiz bir devrimi gerçekleştirmiştir.

Devrimin içine doğan çocuklar ise “yapabiliriz” değil “yapıyoruz” özgüveniyle “ben de varım” diyor. İşte bu realite, nesillere aşılanan “özgüven can suyu” Özdemir Bayraktar’ı ahiret yolculuğunda yalnız bırakmayacaktır inşallah. Halkımızın onca teveccühü, duası, minnet ve şükran duyguları bir tarafa, nesillere aktarılan bu şuur, kapanmayacak amel defterinin müjdecisidir inşallah.

Ahirette devamı olan dünyalık bir hayat bitti ve fakat bir hikaye yazıldı.

Çocuklarımıza aktaracağımız bir hikaye.

Aliya İzzetbegoviç’in dediği gibi; “Unutulan soykırım tekrarlanır.” İşte tam da bu nedenle bugünkü başarıların arka planında neler yaşandığını, zihniyet soykırımının izlerini silmenin ne kadar zorlu olduğunu bıkmadan usanmadan anlatmalı ve mücadeleye ara vermeden devam etmeliyiz.

Bu milleti ayaklarından prangalayanları, “sizden bir şey olmaz” diyenleri unutmayacağız.

Merhum Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan “Ağır Sanayii Hamlesi” argümanını topluma anlattığında alay eden gayri milli akademisyen, siyasetçi ve basın mensuplarını unutmayacağız.

Bu ideal yolculuğunu sürdüren milli-muhafazakarlara karşı bürokratik oligarşinin ortaya koyduğu engelleri unutmayacağız.

Mücadele; Hak için, ezan, vatan ve bayrak için.

Bu uğurda taş taş üstüne koyan her bir dava erine minnettarız.

Erbakan Hocamızın ruhu şad olsun. Ağır Sanayii Hamlesi artık bu ülke için hayalden gerçeğe dönmeye başlamıştır.

Milli Teknolojisi Hamlesi’ni gerçekleştirerek bu toplumun göz aydınlığı olan Özdemir Bayraktar’a rahmet olsun. Bu ideal yolculuğunda merhuma yol ve dava arkadaşlığı yapan eşi Canan Hanımefendiye, oğulları Haluk Bayraktar ve Selçuk Bayraktar’a ve milletimize baş sağlığı dilerim. Dua ile…