Öğretmenlik Meslek Kanunu öğretmenler için büyük önem taşıyordu.

Yıllardır sendikalar öncülüğünde çok konuşulan ve öğretmenler nezdinde büyük beklentilere yol açan bir kanundu.

Tüm paydaşların beklentisi; meclise sevkinden önce taslak halinde paylaşılsın, herkes üzerinde fikir yürütsün, iyice olgunlaşıp öyle kanunlaşsın idi.

Öyle çok konuşuldu ki üzerinde, dedik herhalde bakanlık taslak halinde paylaşmaya lüzum görmedi, yeterince konu anlaşıldı meclise öyle sevk edildi…

Hiç de öyle değilmiş.

Meclise sevk edilen maddelerin tamamına baktığımızda tamam olumlu yönleri var ama üzerinde çok çalışılmış hissi uyandırmadı kimsede.

3600 ek göstergeyi bile 2023 Ocak ayına erteleyenlerin derdini anlamakta güçlük çekti eğitim camiası.

Tamam, bütçeye ciddi bir yük getirecek eyvallah ama gel de bunu anlat insanlara…

Maddelere tek tek bakmamıza gerek yok, resmin tamamına bakınca kimseyi hoşnut etmeyen bir sonuç çıktı ortaya.

Eleştirilerin geneline bakınca bir Öğretmenlik Meslek Kanunu değil de kariyer basamakları kanunu gibi duruyor mevcut düzenleme.

Kariyer basamakları düzenlenmesinde bile ciddi sorunlar var.

10 yıl uzman öğretmenlik yapmayan birinin başöğretmenlik sınavına giremeyecek olması bunlardan biri. Öğretmenin emekliliği gelmiş ama başöğretmenlik sınavına giremiyor. Şaka gibi…

Tezsiz yüksek lisans yapanlarla tezli yüksek lisans yapanlar aynı hakka sahip olmasın ama en azından tezsiz yüksek lisans yapanların hiç yüksek lisans yapmayanlardan farkı olsun. Burada da sorun var.

Yıllardır sorun olarak devam eden yönetici atanmasına da çözüm yok. Her gelen bakanın kendi isteği ile değiştirebileceği herkesin üzerinde hemfikir olmadığı ucube bir yönetici atama yönetmeliği var ve buna da çözüm getirilmemiş.

Ayrıca, okul yöneticilerin özlük haklarıyla, atamalarıyla, hangi sınıfa dahil olacaklarıyla ilgili de bir düzenleme yok.

En yüksek puanla bir okula idareci olarak atansanız ve başka bir şehre tayin istemek zorunda kalsanız idareciliğiniz hemen düşüyor, bu adil bir sistem değil.

Mülakat konusu da son zamanların en can yakan konularından biri…

KPSS’den sonra öğretmen adayının güvenlik soruşturması yapılıyorsa ve mülakat sınavında ona göre puan veriliyorsa bu zaten iyi bir uygulama değil.

Güvenlik soruşturmasını KPSS’den önce yapın ki insanlar ona göre sınava hazırlansınlar ya da hazırlanmasınlar.

Hatta mülakatı da KPSS’den önce yapmak daha makul gibi görünüyor.

KPSS’ye çalışmanın ne demek olduğunu bilenler buna hak vereceklerdir.

Kaldı ki mülakat denilen sistem için ülkemizin hazır olduğuna da emin değilim.

Yüzde yüz objektif bir bakış açısıyla yapılmayan her mülakat vicdanlarda derin, kalıcı iz bırakır.

Nöbetçi öğretmenlik uygulamasının da tamamen kaldırılması öğretmenler açısından iyi olacaktır.

Öğretmenler ücret aldıkları için sesini çıkarmıyorlar ama okulda yaşanabilecek ciddi bir olayda nöbetçi öğretmenin başı fena ağrımaktadır.

Hiçbir şey için geç değil… Bakanlık meclis görüşmeleri sürecinde Öğretmenlik Meslek Kanununda değişiklik yapabilir.

Zira bu haliyle kimseyi hoşnut etmeyen ve neresinden tutarsanız tutun elinizde kalacak bir kanun çıkacaktır…