İstanbul Medipol Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serhat Yüksel Türkiye’nin Doğu Akdeniz bölgesinde milli bir enerji politikasını yürüttüğünü belirterek, “Türkiye kendi sismik arama ve sondaj gemilerini satın alarak, doğalgaz rezervlerine yönelik arama faaliyetlerini bizzat kendisi yürütmektedir. Belirtilen bu durumun Türkiye’ye ciddi bir avantaj sağladığı ortadadır” diye konuştu.

Diriliş Postası Ebru Okanlar/Mülakat

Türkiye’nin özellikle son dönemde artan enerji ihtiyacını karşılamak ve dışa bağımlılığını azaltmak adına Karadeniz ve Akdeniz’de yürüttüğü arama ve sondaj çalışmaları başta Yunanistan olmak üzere bölgede hak iddia eden birçok ülkeyi rahatsız etti. Türkiye’nin bölgede attığı adımları değerlendiren Doç. Dr. Serhat Yüksel, bölgede yaşanan gelişmeleri ve atılan adımların yansımalarını Diriliş Postası’na anlattı.

İstanbul Medipol Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serhat Yüksel

1-Enerjinin bir ülke için önemini nasıl açıklarsınız?

Enerji bir ülkenin hem sosyal hem de ekonomik kalkınmasına katkı sağlamaktadır. Öncelikli olarak, enerji sayesinde bireyler ısınma ve aydınlanma gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir. Dolayısıyla, ihtiyaç duyulan enerjinin temin edilmemesinin sosyal mutsuzluğa yol açacağı ortadadır. Başka bir ifadeyle, insanlar bir düğmeye bastıkları anda evlerinin aydınlanmalarını ve ısınmasını beklemektedir. Bunun ne derece önem arz ettiğini elektrik kesintilerinde görmekteyiz. Çok kısa süreli dahi olsa, elektrik kesintileri yaşanması insanların ciddi anlamda hayat kalitesini düşürmektedir.Sosyal etkiye ek olarak, enerji, bir ülkenin ekonomik kalkınması için de hayati önem arz etmektedir. Bunun en temel nedeninin de elektriğin sanayi üretiminde çok önemli bir hammadde olmasıdır. Diğer bir deyişle, ülkedeki sanayi şirketleri üretim yaparken elektrik enerjisinden çok ciddi miktarda faydalanmaktadır. Bu durum sonucunda da elektrik üretim sürecindeki önemli hammaddeler arasında kabul edilmektedir. Bu çerçevede, elektriğin fiyatının artması üretim sürecindeki maliyeti de arttıracağından dolayı ürün daha pahalı hale gelecektir.

2-Doğu Akdeniz’deki enerji mücadelesinin temelinde ne yatıyor? Bölgedeki enerji rezervinin tahmini büyüklüğü ne kadar?

Amerikan Jeoloji Derneği, Doğu Akdeniz bölgesindeki rezervlere yönelik olarak bazı tahminlerde bulunmuştur. Bu tahminlere göre, Nil, Levant ve Afrodit deltalarında çok yüksek miktarlarda doğalgaz ve petrol kaynaklarının bulunduğu öngörülmektedir. Bu rakamlar, Türkiye’nin yaklaşık 572 yıllık, Avrupa’nın ise 10 yılık doğalgaz ihtiyacını karşılayabilecek büyüklüktedir. Türkiye’nin enerji için her yıl ortalama 40 milyar dolar ödeme yaptığı dikkate alındığında, bu bölgedeki enerji rezervlerinin çok ciddi bir ekonomik büyüklüğe sahip olduğu anlaşılabilecektir. Bu açıklamalardan da anlaşılabileceği üzere, Doğu Akdeniz’deki enerji mücadelesinin temelinde, bölgedeki enerji rezervlerinin büyüklüğü yatmaktadır. Bu yüzden, Türkiye, Yunanistan, Libya ve Mısır gibi bazı ülkeler birbirleriyle sorun yaşamaktadırlar.

3- Doğu Akdeniz’deki Enerji Rezervlerinin Türkiye İçin Önemi Nedir?

Türkiye, cari işlemler açığı veren bir ülkedir. Bu durum ülke ekonomisini kırılgan bir hale getirmektedir. Yani cari işlemler açığı yüzünden Türkiye’nin her yıl ortalama 40 milyar dolar ödeme yapması gerekmektedir.Bu durum döviz kuru üzerinde ciddi baskı yapmaktadır. Burada önemli olan husus ise Türkiye’nin cari açık rakamındaki en önemli kalemin enerji olmasıdır. Türkiye, petrol ihtiyacının yaklaşık %89’unu ve doğalgaz ihtiyacının yaklaşık %99’unu yurt dışından ithal etmektedir. Bu kapsamda, enerji ithalatı için yıllık ortalama 40 milyar dolarlık ödeme yapılmaktadır. Doğu Akdeniz’deki bu kaynaklar etkin bir şekilde değerlendirilebilirse, Türkiye enerji ithal etmeyecek ve hatta üretilen enerjinin fazlasını yurt dışına ihraç bile edebilecektir. Bu durum ülkenin ekonomik kalkınmasına ciddi anlamda katkı sağlayacaktır. Öte yandan, Doğu Akdeniz bölgesindeki enerji rezervlerinin kullanılması sayesinde, Türkiye enerji arz güvenliğini elde edebilecektir. Diğer bir ifadeyle, Türkiye, kendi enerjisini üreterek, enerji konusunda dışa bağımlılıktan kurtulacaktır.

4- Bölgede hangi ülkeler faaliyet gösteriyor?

Doğu Akdeniz’de enerji arama faaliyeti yapan çok sayıda ülke bulunmaktadır. Söz konusu ülkeleri bölgeye sınırı olanlar ve olmayanlar olarak iki farklı sınıfta değerlendirebilmek mümkündür.Coğrafi olarak bölgeye sınırı olan Türkiye, İsrail,Mısır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, Lübnan, Suriye ve Libya gibi ülkeler bu bölgede oldukça aktiftir. Bunun yanı sıra, bölgeye sınırı olmamasına rağmen, ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi ülkeler de Doğu Akdeniz’deki enerji denkleminde ağırlığını korumak istemektedirler. Buradan anlaşılabileceği üzere, bölgedeki enerji rezervlerinin devasa ekonomik büyüklüğü, bölge ülkelerine ek olarak başka ülkelerin de ilgisini ciddi anlamda çekmektedir.

5- Doğu Akdeniz bölgesindeki enerji güzergahları hangileridir?

Bu bölgedeki en popüler güzergahlardan biri East-Med boru hattıdır. Bu projeyle Akdeniz gazının İsrail, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya gönderilmesi hedeflenmektedir. Bu çerçevede, bahsi geçen ülke liderleri birçok kere zirve yaptılar ve anlaşma imzaladılar. Adı geçen projenin finansmanı için 1 yıla ihtiyaç duyulduğu belirtilirken, boru döşeme işleminin ise 5 yıl süreceği ifade edilmiştir. Avrupa Birliği, enerji konusunda Rusya’ya olan bağımlılığını azaltabilmek amacıyla bu projeyi desteklemektedir. Bu güzergahta bizi ilgilendiren husus ise Türkiye’nin buradan devre dışı bırakılmasıdır. Bundan dolayı, Türkiye de bu güzergaha ciddi anlamda tepki göstermiştir. Buna karşın, bahsi geçen bu projede bazı sıkıntılar söz konusudur. İlk olarak, bu projede bazı finansal problemler bulunmaktadır. Söz konusu projenin maliyeti 7 milyar dolar civarındadır. Öte yandan, bu projenin fizibilitesi için bile sadece 100 milyon dolar harcanmıştır. Adı geçen bu projedeki ikinci sorun da teknolojik problemlerdir. Teknik olarak 3.5 kilometre derinliğe inilmesi ve 2,100 kilometrelik uzunluğa erişilmesi gerekmektedir. Bu yüzden, bu boru hattının, yalnızca İsrail’de keşfi yapılmış gaz rezervlerinden elde edilecek doğal gaz ile doldurulabilmesi mümkün görünmemektedir. Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) da bölgede önem arz eden bir diğer enerji güzergahıdır. Bu hat ile Azerbaycan doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya transfer edilmesi planlanmaktadır. 1850 km olacak hat, Gürcistan sınırınki Ardahan’dan başlamak üzere toplam 20 ilden geçerek Yunanistan’a ve oradan da diğer Avrupa ülkelerine aktarılacaktır. Proje ilk kez 17 Kasım 2011 tarihinde İstanbul’da düzenlenen 3. Karadeniz Enerji ve Ekonomi Forumu’nda gündeme getirilmiştir. Ayrıca, 4 Aralık 2019 tarihinde bu hattın açılışı da gerçekleşmiştir. East-Med boru hattına kıyasla TANAP’ın birçok açıdan üstünlüğü bulunmaktadır.

6- Hangi parsellerde münhasır ekonomik bölge problemi yaşanıyor?

Bölge ülkeleri kendi münhasır ekonomik bölgelerini ilan etmektedirler. Bu sayede, ilan edilen bölgedeki petrol/doğal gaz arama ve çıkarma bakımından hak iddia etmektedir. Doğu Akdeniz bölgesinde en büyük münhasır ekonomik bölge problemi Kıbrıs adası etrafında yaşanmaktadır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Kıbrıs adasının güneyinde sözde 13 bölümden oluşan münhasır ekonomik bölge ilan etmiştir. Öte yandan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de belirtilen bölgede 7 bölümden oluşan bir münhasır ekonomik bölge ilan etmiştir. Bölgedeki en büyük problem bu alanda yaşanmaktadır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin açıkladığı 2, 3, 8, 9, 12 ve 13numaralıparseller Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin açıkladığı münhasır ekonomik bölge ile kesişmektedir. Buna ek olarak, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin açıkladığı 1, 4, 5, 6 ve 7 numaralı parseller de Türkiye’nin açıkladığı münhasır ekonomik bölge ile kesişmektedir. Özetle, bu bölgelerde bütün ülkeler hak talep etmekte ve enerji arama faaliyetlerini yürütmek istemektedir.

7-Türkiye’nin enerji politikası Doğu Akdeniziçin yeterli mi?

Türkiye’nin Doğu Akdeniz bölgesinde milli bir enerji politikasını yürüttüğünü söylemek mümkündür. Bu çerçevede, Türkiye kendi sismik arama ve sondaj gemilerini satın alarak, doğalgaz rezervlerine yönelik arama faaliyetlerini bizzat kendisi yürütmektedir. Belirtilen bu durumun Türkiye’ye ciddi bir avantaj sağladığı ortadadır. İlgili hususa ek olarak, Türkiye askeri birliklerini bölgeye konuşlandırarak, bu süreçte kararlı olduğunu net bir şekilde ifade etmektedir. Bu amaca yönelik olarak, Doğu Akdeniz bölgesinde Türkiye tarafından birçok tatbikat düzenlenmiştir. Bu sayede, diğer ülkelere bölgede yaşanacak olası bir probleme karşı son derece hazır olunduğu mesajı verilmektedir. Özetle, kendi gemileriyle arama faaliyeti gerçekleştiren ve devlet yetkilileri tarafından net ve kararlı açıklamalar yapan Türkiye’nin Doğu Akdeniz bölgesinde etkin bir enerji politikası yürüttüğünü söylemek doğru olacaktır.

8-Doğu Akdeniz’de yaşanan sorunlar nasıl çözülebilir? Türkiye bundan sonrası için ne yapmalı?

Türkiye şu ana kadar etkin arama faaliyetleri ve net açıklamalarıyla kararlı bir politika yürütmüştür. Bölgede yaşanan sorunların çözülebilmesi için Türkiye hem kararlı tavrından vazgeçmemeli hem de ülkeler ile uluslararası görüşmelere açık olunduğu belirtilmelidir. Bu çerçevede, Doğu Akdeniz’deki enerji rezervleri konusunda bir forum düzenlenmeli ve bu bölgedeki tüm ülkeler davet edilmelidir. Özetle, etkin bir iletişim yolu kullanılarak “kazan-kazan” politikası uygulanmalıdır. Bu bağlamda, Türkiye’nin hem teknik altyapı hem de kalifiye eleman anlamında bu sürece hazır olması gerekmektedir.