İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa T.B.M.Y.O Seramik Cam ve Çinicilik Programı’nda Öğretim Görevlisi Kifayet Özkul, eserlerinde kullandığı lale motiflerini anlatı. Lalenin manevi ve ahlaki bir değeri olduğunu belirten Özkul, eserlerinde dini ve milli duyguları anlattığını söyledi.

Ebru Okanlar / Diriliş Postası / Mülakat

Halen Doktora/Sanat’ta yeterlilik eğitimine devam eden Kifayet Özkul, Çini Sanatı’nın inceliklerini Diriliş Postası’na anlattı. Anadolu’da oldukça derin bir çinicilik örneği olduğunu belirten Özkul, “Benim ecdadım bana her konuda yeteri kadar örnektir, başka örneğe ihtiyacım yok. Onları ve eserlerini incelemekle bitiremeyiz. Açtığımız bir kapı ardından gelen binlerce kapıya gebe” diye konuştu.

Kendinizi bize tanıtır mısınız, Kifayet Özkul kimdir?

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu. Seramik Cam ve Çinicilik Programı’nda Öğretim Görevlisiyim. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Lisans mezunu ve Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü-Eski Çini Onarımları Yüksek Lisans mezunuyum. Su an Aydın Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik ve Tasarım Bölümünde Doktora/Sanatta Yeterlilik eğitimime devam ediyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığında çini sanatçısı olarak kayıtlıyım. 1996-2010 yılları arasında yurt dışında yaşadım ve orada birçok öğrenci yetiştirdim. Yurt dışı ve Yurt içi kişisel ve karma sergilerim bulunmaktadır. Babam emekli Polis memuru, annem ev hanımıdır. Üç kardeşim, bir kızım ve üç yeğenimden oluşan çekirdek bir ailem var. Eğitim ve sanat hayatıma kızımla birlikte devam etmekteyim.

Eserleriniz hakkında kısaca bilgi verir misiniz?

Geleneksel eğitimi almış ve gelenekselden beslenerek kendi tarzını ortaya çıkarmış bir araştırmacı, eğitimci ve sanatçıyım. Anadolu topraklarında bana ait olan kültürü, atalarımın günümüze kadar gelmiş olan değerlerini ve eserlerini inceleyerek, onlardan yola çıkıp, dini ve milli değerlerimi de katarak duygularımı fırçamla malzemenin üzerine aktarıyorum. Genelde çini ve seramik çalışıyorum, lakin her türlü malzemenin üzerine uygulayabilecek şekilde yetiştirildim ve kendimi yetiştirdim. Tasarım yapmak en sevdiğim iştir ve karşımdaki kişi bir şey istediğinde onun anlattıklarıyla ya da yapmak istediklerimle her şeyi hayalimde bitirip sadece uygulamaya bırakmak gibi özelliğim vardır ki sanatla uğraşan ve tasarım yönü kuvvetli olan birçok sanatçı arkadaşımda da bu özellik mevcuttur.

NEDEN LALE?

Her eserinizde lale daha fazla yer almaktadır özelliği nedir?

Dediğim gibi ben milli ve dini duygularımı anlatıyorum eserlerimde. Lalenin hem kalbi, hem manevi, hem de ahlaki değeri var benim için. Her şeyden evvel ebced hesabında Allah lafzı ile aynıdır, Allah’ı temsil eder. İstanbul’un lale şehri olması da ayrıca bir özelliktir. Ve benim içerisine kuş figürleri yerleştirerek yapmış olduğum tasarımlar; insanın ruhunun, kalbinin, karakterinin özgürlüğünü ifade eder. Ancak bu özgürlük Allah’ın izin verdiği ölçüdedir. Hiç kimse ben özgürüm derken diğer bir kişinin haklarını hiçe sayamaz. Bir eserimde kullandığım her çizgi, her sembol, her renk tesadüfi değil, bilerek isteyerek anlayarak ve bazen de tevafuk olarak oraya işlenmiştir.

Üniversitede öğrencilerinize kendi alanınızda eğitim verirken nelere dikkat ediyorsunuz?

Öğrencilerime kendi ders içeriğimde de, genel olarak da, kendi hocalarımızın bize öğrettiği disiplinle, öğrendiğimiz her şeyi öğretmeye çalışıyorum. Beslendiğimiz kaynaklar ecdadımızın yapmış olduğu mimari yapılar ve içerisinde bulunan bezemelerdir. Gelenekselden yola çıkarak, modernize çalışmalar ve uygulamalar da yapmaktayız. Öğrencilerim bir bezemeyi gördüğünde onu nasıl araştırı, nasıl inceler, nasıl uygulamaya geçirir hatta yaptığımız projelerde nasıl 3 boyutlu hale getiriri öğrenmektedirler.

Neden siyahı ağırlıkla kullanıyorsunuz?

Siyah benim için bambaşka bir dünya. Asil bir renk, oldukça derin, anlamlı. Kâbe’nin örtüsünün rengi olması ayrıca manevi bir değer. “Gecenin en zifiri karanlık noktası aydınlıktır” derken siyah ve beyaz anlatılmakta aslında. Peygamberimin sancağının rengi olması da ayrı bir önemli benim için. Her sanatçı aslında bir dönem siyahı kullanmıştır, ama hiç benim kadar uzun zaman kullanan ve bu kadar her işinde siyah ile anlatmak istediğini anlatan görmedim. Ben tek renkle Semboller ve simgeleri de kullanarak birçok şeyi anlatabiliyorum eserlerimde. Arada kırmızı, mavi ve turkuazı da kullanıyorum elbet, lakin siyah ana rengimdir benim. Ayrıca eserlerimde daire, nokta ve çizgiyi de kullanıyorum. Benim eserlerime bakan ve beni tanıyan o eseri direk benim yaptığımı hemen anlar. O sebeple birileri benden izinsiz köye çalıştığında direk belli eder kendini. Bu da telif hakkı doğurur.

Örnek aldığınız birsanatçı var mıdır?

Elbette ki, benim ecdadım bana her konuda yeteri kadar örnektir, başka örneğe ihtiyacım yok. Onları ve eserlerini incelemekle bitiremeyiz. Açtığımız bir kapı ardından gelen binlerce kapıya gebe. Bu nedenle bana beni anlatan eserleri, bana miras bırakmış atalarım en iyi örnektir. Ha derseniz ki bu dönemlerde sevdiğiniz sanatçılar, ustalar, akademisyenler var mıdır, elbette ki var.

Sergilerinizi hazırlarken nelere dikkat edersiniz?

Özgün ve bana ait olan ve her biri tek olan tasarımlarımla yapmış olduğum çalışmalarda mutlaka bir ana başlık belirlerim. Ve en son serginin adını koyar, o doğrultuda bir yerde açmak için uğraşırım. Sergilerimde eserlerimi satın almak isteyenlerde benim için önemlidir, gerçekten değerini bilen birinin alması ya da gideceği yerin öyle olmasını isterim. Eseri yaptıran kuvvet, alıcısını da hazır etmektedir elbet.

Genç sanatçılara ne gibi önerileriniz vardır?

Araştırmalılar, dinlemeliler, aceleci olmamalılar ve evvela kendi değerlerine önem vermeliler. Asla kıskanç olmamalılar, paylaşımcı olmak her zaman değer kazandırır, hem kendilerine, hem de etraflarına. Yaptıkları iş yapacaklarının garantisidir, o sebeple köklerinden beslenerek güncel ve kaliteli işler çıkarmalılar.