Sümeyye Aksu / Özel Haber - TÜRKİYE için yeniden doğuş destanı olan ve milletin azim, inanç ve kararlılığı ile bertaraf edilen 15 Temmuz üzerinden geçen 6. Yıla rağmen hafızalardaki tazeliğini hâlen koruyor. Zihinlere nakşedilen nice olaylara sahne olan, Türkiye’nin darbeler tarihinde diğerlerinden tamamen farklı bir yere oturan 15 Temmuz’un sene-i devriyesinde sebepleri, sonuçları, etkilerine dair Gazeteci-Yazar Nedim Şener ile konuştuk.

EMPERYALİZME KARŞI DİRENİŞ

15 Temmuz’un emperyalistlerin tetikçiliğini yapan bir ihanet örgütünün işgal girişimine karşı bir direniş olduğuna dikkat çeken Şener, “Çanakkale ruhu, Kurtuluş Savaşı ruhu desem yeterli sanırım. 15 Temmuz darbe girişimi sokağa çıkan insanların kendi iradelerine sahip çıkmanın ötesinde, emperyalist Amerika ve Avrupa’nın tetikçiliğini yapan bir ihanet örgütünün işgal girişimine karşı yapılan direniştir. Bu direniş ruhu da Türk milletinin, vatanına, bayrağına, inancına sahip çıkma bilincinin yansımasıdır. Türkler tarih boyunca bağımsız yaşamış bir ulustur. Bu nedenle bağımsızlık ve direnme ruhuna sahiptir. 15 Temmuz’da sokağa çıkan insanlara bakın, onlar tıpkı Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda ülkesine, bağımsızlığına sahip çıkan atalarının torunlarıdır” diye konuştu.

“TARİH BİLİNCİ TAŞIYOR”

“15 Temmuz direnişi yoktan var olan, bir anlık tepki değildir” diyen Şener, “Farkında olun ya da olmayın içerisinde bir tarih bilinci taşır. Sivil insanların ellerinde hiçbir şey olmadan tank ateşine, tüfek mermisine, uçaklardan atılan bombalara karşı durması başka türlü izah edilemez. O insanları, abdest alıp ölmeye götüren güç atalarından aldıkları genlerdir. İçlerindeki ses o gün sokağa çıkıp hainlere karşı direnmek gerektiğini söylemiştir. Çelikten silah ve mermilere karşı çıplak elleriyle mücadelenin başka türlü tarifi olamaz. 15 Temmuz, vatanına, bayrağına, inancına, bağımsızlığına sahip çıkan insanlarımızın destanıdır. Türk milletinin içinde bağımsızlık ateşinin hiçbir koşulda ve hiçbir zaman söndürmeye kimsenin gücünü yetmez.” ifadelerini kullandı.

“ERDOĞAN’I DEVİREREK PLANLARINI UYGULAMAK İSTEDİLER”

“15 Temmuz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2009 yılındaki One Minute çıkışından sonra küresel sistemin hedefi haline gelmesinin bir parçasıydı. Bunun için ülke içinde emeryalizmin taşeronu olan Fetullahçı Terör Örgütü devreye sokuldu” ifadelerini kullanan Şener sözlerini şöyle sürdürdü: “2010 yılında Mavi Marmara olayı, iplerin tamamen koptuğu ve Erdoğan’ın tam hedef haline geldiği dönemdir. Bunun arkasından FETÖ’nün önce, CHP ve MHP gibi muhalefet partilerini dizayn için kaset kumpaslarını kurması da bu planın parçasıydı. Ardından 2012’de MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın tutuklanması girişimi, 17/25 Aralık operasyonları, 2014 başında MİT tırlarının durdurulması FETÖ’nün emniyet, jandarma ve yargıdaki mensupları eliyle giriştiği operasyonlardı. Bunlardan sonuç alamayınca doğrudan darbe girişimi ile yönetimi devirmeye giriştiler. Bunun arkasında Amerika’nın olduğunu anlamak için şu anda ABD Başkanı olan, 15 Temmuz 2016’da ise ABD başkan yardımcılığı görevinde olan Joe Biden’ın 2019’daki açıklamasına bakmak yeterli. Ne diyordu, ‘Erdoğan bedel ödeyecek, bedel ödemeli ama bu kez darbe ile değil muhalefeti destekleyerek’ sözleriyle hem geçmiş dönem hem de geleceğe dönük planlarını açık etmiştir. Peki neden? Yine Biden’ın ‘Suriye’deki planlarımızı Erdoğan bozdu, bunun bedelini ödeyecek’ sözlerinde arayabiliriz. Çünkü amaçları tetikçi olarak kullandıkları PKK güdümünde bir terör devleti yapılanması oluşturmaktı. Türkiye ise 2013’ten itibaren içeride bölünmeyi tetikleyecek emperyalist plana karşı durdu. Oyunu bozulan emperyalist ülkeler Erdoğan’ı devirerek planlarını uygulamak istedi”

“TÜRKİYE DARBE TARİHİNİ KAPATMIŞTIR”

15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat gibi illegal müdahalelerden halkın kendi iradesine ve bağımsızlığına sahip çıkmasıyla ayrıştığını dile getiren Şener, “İkincisi artık darbe tarihini kapatmasıyla ayrışır. Çünkü 27 Mayıs, 12 Mart’ı, 12 Mart,12 Eylül’ü, 12 Eylül, 15 Temmuz’u getirmiştir. Türk toplumunun önceki darbelere direnmemesi vesayetçi ve emperyalist uşaklarını cesaretlendirmiş, darbeyi siyasete ve demokrasiye müdahale için gerekçe oluşturmuştur. Ama 15 Temmuz’da milletin darbeye direnişi artık böyle bir seçeneği tamamen ortadan kaldırmıştır. Bu sadece Türkiye açısından değil dünyada askeri darbelere direnen milletler açısından da örnektir.” şeklinde konuştu.

“ULUSAL BİLİNCİN TOPARLANMASINA YOL AÇTI”

“15 Temmuz öncelikle bize ‘yakın tehlikenin’ yabancı ülkeler değil içimizdeki hainler olduğunu gösterdi” diyen Şener, “Hainlerle mücadelenin yabancı ülkelerle mücadeleden daha önemli olduğunu gösterdi. Aynı zamanda ulusal bir bilincin toparlanmasına yol açtı. Bakın bir bilinç doğurmasından söz etmiyorum. O bilinç vardı ama toparlanmasından söz ediyorum. Yerli ve milli kavramı o tarihten sonra gündemimize oturdu. Bu bakış siyasette ülke yönetiminde de etkili oldu. Darbe girişiminden bir ay sonra Suriye’nin kuzeyine yapılan askeri operasyon bu bilincin harekete geçmiş halidir. Ardından diğerleri takip etti. Mavi Vatan’ı, denizlerde enerji alanında haklarımızı korumamızı, savunma sanayiinde başarıları bu bilince borçluyuz. Türkler adeta tarihini bir kez daha keşfetti. İşte bu bilinçtir. Şimdi bunun yeni kuşaklara aktarılması gerekiyor. Ve ben bu konuda çok umutluyum. 2016’den beri yetişen kuşak bağımsızlığın, emperyalizme içimizdeki hainlere karşı ne tavır alacağını çok iyi biliyor. Adeta geleceği hazırlanıyor. Şunu bilmeliyiz, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da içeriden ve dışarıdan saldırılara uğrayacağız ve bu kuşak onlara karşı çok daha bilinçli ve donanımlı mücadele verecek” değerlendirmesinde bulundu.

***
‘Kontrollü darbe söylemini üretenler askeri öğrencilere sahip çıkıyor'

15 TEMMUZ direnişini hala eleştiren, itibarsızlaştırmaya çalışanların olmasına şaşırmadığını dile getiren Şener, “15 Temmuz gecesi millet direnirken, evlerde saklananlardan, bakkala markete makarna stoklamak için koşanlardan, bankamatik önünde sıraya girenlerden, benzin istasyonlarına sıra olanlardan, sela okuyan hocaları darp edenlerden, darbecileri alkışlayanlardan bu da yetmezmiş gibi, FETÖ elebaşı dahil örgüt üyelerinin ‘tiyatro, senaryo’ söylemini ‘kontrollü darbe’ diye raporlaştıranlardan baş ka bir şey beklemiyorum. Elbette daha 15 Temmuz öncesi, 17/25 aralık süreçlerinden itibaren yaptıkları iş birliğinin gereği olarak, nasıl kontrollü darbe dedilerse, elbette bugün KHK’lı diye, askeri öğrenci diye FETÖ’cülere sahip çıkmaları beklediğim bir sonuç. Hukuka laf eden bu kesimler, FETÖ’cüler kendi parti genel başkanlarına kurdukları kaset kumpası davasını bile takip etmediler. Bir tek darbe davasına sonuna kadar katılıp, millete destek olmadılar” diye konuştu.

Editör: TE Bilisim