Dr. Ümit Alperen / Analiz - AA - Sri Lanka’daki ekonomik kriz ve beraberinde gelen sorunları, bölgesel etkileriyle Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ümit Alperen, siz kıymetli okuyucularımız için kaleme aldı.

Sri Lanka’da ekonomik sorunlar nedeniyle marttan itibaren devam eden protestolar neticesinde, 9 Mayıs’ta Devlet Başkanı GotabayaRajapaksa’nın o dönem başbakan olan kardeşi MahindaRajapaksa istifa etmek zorunda kaldı. Fakat başbakanın istifası halkı sakinleştirmeye yetmedi. Protestocuların başkanlık sarayına yürümesi üzerine Devlet Başkanı GotabayaRajapaksa 13 Temmuz’da istifa etmeksizin ülkesinden ayrıldı. Sonrasında ise GotabayaRajapaksa’nın e-posta yoluyla istifa ettiği açıklandı. Böylece Rajapaksa ailesinin Sri Lanka siyasetindeki yaklaşık 20 yıl süren etkisi sona ermiş oldu.

Devlet Başkanı ve aynı zamanda Savunma Bakanı olan GotabayaRajapaksa’nın istifasının ardından, muhalefetten merkez-sağ partisi ve etnik sorunlarda sert politikalarıyla öne çıkan Ulusal Birlik Partisi’nden (UBP) Başbakan RanilWickremesinghe’nin geçici devlet başkanı olarak atandığı açıklandı. Fakat bu durum göstericileri sakinleştirmek yerine daha da kızdırdı.

Geçici Başkan, göreve gelir gelmez olağanüstü hal ilan edip, orduya “düzenin yeniden sağlanması için ne yapılması gerekiyorsa yapmaları” emrini verdi. Wickremesinghe, Rajapaksa ailesiyle yakın ilişkilerinin olması ve ülkenin en büyük ikinci etnik grubu Tamillere karşı ayrımcılık ve silahlandırma politikaları nedeniyle protestocular tarafından sevilmeyen bir figür. 225 sandalyeli Sri Lanka meclisinde de UBP’nin sadece bir vekili var; o da RanilWickremesinghe.

Rajapaksalar ailesinin kötü sınavı

Sri Lanka’daki krizin iç ve dış faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıktığını söylemek mümkün. Ülke yönetimindeki aksaklıkların yanı sıra salgın ve Rusya’nın Ukrayna işgali sonrasında küresel boyutta yaşanan enerji ve gıda sorunu krizi tetikledi. Sri Lanka’da Nisan 2019’da gerçekleştirilen kilise saldırıları nedeniyle ülkede artan güvenlik endişeleri, ayrılıkçı Tamil Kaplanları Örgütü’ne karşı 2009’da zafer kazanılmasında önemli rol oynayan ve sert tutumlarıyla tanınan eski Savunma Bakanı GotabayaRajapaksa’nın Kasım 2019’daki başkanlık seçimini kazanmasında etkili oldu.

2020’deki meclis seçimlerinde de Rajapaksalar 100 sandalye kazandı. Böylece hem başkanlık hem de başbakanlık koltuğunda oturan Rajapaksa ailesi Sri Lanka anayasasını yeniden yazma fırsatı yakaladı ve başkana olağanüstü yetkiler tanıdı. Dahası, kritik görevlere kendi çevrelerini ve aile üyelerini getirdiler.

Devlet Başkanı ve aynı zamanda Savunma Bakanı olan GotabayaRajapaksa’nın istifasının ardından, muhalefetten merkez-sağ partisi ve etnik sorunlarda sert politikalarıyla öne çıkan Ulusal Birlik Partisi’nden (UBP) Başbakan RanilWickremesinghe’nin geçici devlet başkanı olarak atandığı açıklandı. Fakat bu durum göstericileri sakinleştirmek yerine daha da kızdırdı.

Ekonomik krizin derinleşmesi

Rajapaksalar salgın sırasında hükümet harcamalarını kesmedi. Vergilerin artırılması halkın üzerindeki ekonomik yükü iyice artırdı. Aynı zamanda çiftçilerin organik tarıma zorlanarak, kimyasal gübrelerin kullanımının yasaklanması ülkede gıda sıkıntısına neden oldu. Ukrayna Savaşı nedeniyle petrol fiyatlarının artması ve gıda fiyatlarının yükselmesi mevcut sorunları daha da derinleştirdi. Döviz krizi yaşayan Sri Lanka enerji ve ilaç ithalatında da sorunlar yaşamaya başladı.

Rajapaksa yönetiminin IMF gibi uluslararası finans kurumlarıyla geç iletişime geçmesi ekonomik krizi daha da derinleştirdi. 1948’de bağımsızlığını kazanmasından sonra ülke, en büyük ekonomik ve sosyal kriziyle baş başa kaldı. Özellikle mayıs başında protestoculara karşı Rajapaksaların kendi destekçilerini sokağa çıkarması gerginliği zirveye taşıdı.

Sri Lanka’da kriz, ekonomik sorunlar nedeniyle temel ihtiyaç malzemelerine ulaşamamaktan kaynaklanıyor gibi görünse de aslında siyasi ve sosyal sorunların da etkisi büyük. Nitekim Rajapaksa ailesi adam kayırma, yolsuzluk ve insan hakları suçlamalarıyla da karşı karşıya.

Krizin muhtemel jeopolitik etkileri

Sri Lanka’daki krizin bölgesel ve uluslararası etkileri de önemli. Zira uluslararası sistemde hegemon güçlerin etkilerinin azaldığı iddia edilirken, ülkelerin "bağımsız" ve "çok taraflı" dış politika girişimleri yeniden sorgulanabilir. Nitekim "Hindistan’ın arka bahçesi" addedilen Sri Lanka’nın Çin’le daha yakın ilişkiler geliştirmesi, Çin’in politikalarından rahatsız olan bölgesel ve küresel aktörlerin krizin çözümünde geç davranmalarına neden oldu.

Sri Lanka yönetiminin krizin çözümü için IMF, Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlara geç talepte bulunması da bu süreçte etkili. Sri Lanka’da son 10 yıldır etkin bir ülke olan Çin’in de bu hususta adım atmada gönülsüz olması ve sessiz kalması sorunu derinleştiriyor. Bunların yanı sıra uluslararası kurumların giderek etkinliklerinin zayıflaması da Sri Lanka’dakine benzer bölgesel krizlerin çözümünü güçleştiriyor.

Çin-ABD rekabeti açısından etkileri

Öte yandan Sri Lanka krizi üzerinden örtülü bir "Çin-ABD+bölgesel müttefikleri" rekabetinin de yaşandığını söylenebilir. QUAD’ın ve Hint-Pasifik stratejisinin bütünlüğünün sağlanması açısından Sri Lanka önemli bir jeopolitik ve jeoekonomik konumda yer alıyor. Çin’in de dünyanın en önemli geçiş noktalarından Malakka Boğazı ve Afrika Boynuzu’ndan Doğu Afrika’ya kadar “İnci Dizisi” olarak adlandırılan deniz ulaşım hattı üzerindeki ülkelerde liman yatırımları var.

Bu nedenle Sri Lanka’da Çin ile bölgesel rekabet içerisindeki QUAD ülkeleriyle ilişkilere öncelik veren bir iktidarın bulunması, Çin’in Hint Okyanusu hattında ciddi bir zafiyete yol açabilir. Daha açık bir ifadeyle, QUAD ülkeleri Sri Lanka’daki krizi, Çin’in bölgesel etkisini yumuşak güç araçlarıyla kırmak için kullanabilir. Bu da Çin-QUAD mücadelesinde dengeleri Çin aleyhine sarsabilir.

Hindistan'ın hedefleri

Bölgesel düzeyde ise Sri Lanka ekonomik krizi Hindistan’a “Önce Komşuluk” politikası çerçevesinde yumuşak güç araçlarıyla yeniden etki alanı inşa etme fırsatı veriyor. Bu çerçevede Hindistan’ın temel gıda, hibe, para takası (swap) ihracat kredileri gibi yaklaşık 3,8 milyar dolarlık yardım paketi hazırlığından bahsediliyor. Hinterlandında istikrarsızlık istemeyen Yeni Zelanda, "güvenilir ve yardımsever büyük komşu" imajı oluşturma fırsatını da yakalamış durumda.

Sonraki süreçte de bu kriz Hindistan’a QUAD çerçevesinde daha güçlü bir kapasite ve altyapı geliştirme konularında nüfuzunu artırma fırsatı sunuyor. Ayrıca Afganistan’dan NATO birliklerinin çekilmesiyle kuzey cephesinde olumsuz etkilenen Hindistan bu sefer; Sri Lanka’da Çin’in etkisinin azalmasıyla da bu bölgede etkinliğini artırabilir.

Çin’in bölgedeki imajı!

Bilindiği üzere Hindistan, Kuşak-Yol Girişimi çerçevesinde Çin’in Güney Asya’daki yatırımlarına sıcak bakmıyor. Çin ise gelişmeleri sessizce izliyor. Şimdiye kadar Çin, Sri Lanka’ya gıda yardımı dışında 78 milyon dolar civarında yardım ayırdı. Bu yardım miktarı Hindistan’la kıyaslandığında oldukça düşük.

Tüm bu nedenler dolayısıyla Sri Lanka'daki kriz, Çin’in etkin olduğu ülkelerde pozisyonunu yeniden gözden geçirmesine neden olabilir. Beklentiler ve gerçekler arasındaki makasın açılmasının ise Çin’in bölgedeki imajını olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır.

Editör: TE Bilisim