Kampanya döneminde ayrımcı ve nefret söylemi içeren vaatleriyle endişeye yol açan sağcı partilerin yeni hükümette yer almasının Filistinlilerin hayatını daha da zorlaştıracağı belirtiliyor.

İsrail Ortak Liste Partisi milletvekili Ofer Cassif ile Yediot Aharanot gazetesi yazarı Avi Lsakhrov, AA muhabirine, İsrail'de aşırı sağcı hükümetin Filistin ve Mescid-i Aksa'nın statüsüne ilişkin olası politikalarını değerlendirdi.

Cassif, İsrail'deki aşırı sağın giderek güçlendiğini ve bu durumun yalnızca Filistinli Müslümanlar için değil, dünyanın pek çok yerindeki Yahudiler için de kaygı verici olduğunu söyledi.

Likud lideri Netanyahu'nun, aşırı sağcı Yahudi Gücü lideri İtamar Ben Gvir ve Dini Siyonizm Partisi lideri Bezalel Smotrich ile yaptığı ortaklık sayesinde aşırı sağın siyasette güç kazandığını kaydeden Cassif, " söz konusu aşırı sağcı yapının ideolojisinin Neo-Nazilerinkinden farklı olmadığını" ifade etti.

Cassif, ülkedeki ırkçı yapılanmalara karşı İsrail siyasetinden gelen tepkileri samimi bulmadığını dile getirerek, şunları kaydetti:

"İsrail'de Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarını önemsemedim. Çünkü onlar teoride bu ırkçı oluşuma karşı gelse de pratikte onlardan (aşırı sağcılar) farklı duruş sergilemedi. Yeni kurulacak hükümet, Yahudi üstünlüğünü savunuyor. Bu tam olarak bir ırk üstünlüğü teorisi. Bu yüzden İsrail için gelecek günlerin iyi olacağını söyleyemeyeceğim gibi oldukça hassas bir sürece gireceğimizi ifade etmeliyim."

"Soykırımcı zihniyet İsrail toplumunu kontrol altına alıyor"

Cassif, aşırı sağın yalnızca Filistinliler için değil İsrail'in de sorunu olduğunun altını çizerek şu değerlendirmede bulundu:

"Sadece Filistinliler değil, İsrail içindeki ve hatta dünyanın pek çok yerindeki Yahudiler de gelecek hükümetten büyük endişe duyuyor, çünkü bu hükümet fanatik yobazlardan oluşacak. Yeni hükümet ırkçı ve sömürgeci politikalarını artırarak sürdürecek. İşgal altındaki Filistin halkı, Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Kudüs ile demokrat Yahudileri tehlikeli bir gelecek bekliyor. Korkarım, Almanya'da 1930'ların başına veya ortalarına fazlasıyla benzeyen geleceğe yaklaşıyoruz ve umarım uluslararası toplum bunu anlar ve bir şeyler yapar."

Aşırı sağcı yönetimin henüz hükümet kurulmadan söylemleri ile nasıl politika sergileyeceğinin sinyallerini verdiğini belirten Cassif, şöyle devam etti:

"İşgal eskisinden çok daha saldırgan ve çok daha öldürücü olacak. Batı Şeria ve Kudüs'te işgalci yerleşim yerleriyle fanatiklerin uygulamalarını görüyoruz. Şu an saldırgan bir politika sergilenirken, aşırı sağcı yobazların izleyecekleri politikanın eskisinden çok daha agresif olacağına korkarım ki eminim. Soykırımcı zihniyet İsrail toplumunu kontrol altına alıyor. Bu yüzden endişeleniyorum. Uluslararası toplumun buna engel olmasını umuyor, oluşacak faciayı durdurmaya davet ediyorum."

Cassif, İsrail'de halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçundan hüküm giymiş İtamar Ben Gvir'in güvenlik güçlerinden sorumlu Ulusal Güvenlik Bakanlığına genişletilmiş yetkilerle getirilecek olmasıyla ilgili, "Ben Gvir, Neo-Nazi fikirlerine ve siyasi görüşüne sahip. Bu fikirlerini Netanyahu, Smotrich ve diğerleriyle uygulamaya hazırlanıyor. Gelecek hükümet Mescid-i Aksa'daki statükoyu açıkça değiştirmeyi hedefliyor. Bu tüm bölgeyi ateşe sürükleyebilir." dedi.

"İsrail'in demokrasi anlayışını değiştirecekler"

Yediot Aharanot gazetesi yazarı Lsakhrov da özellikle seçmen potansiyelinin değişmesi sonucu ortaya çıkan aşırı sağcı yönetimin, İsrail'de demokrasi kavramını tamamen değiştirmesinden endişe duyduğunu kaydederek şunları dile getirdi:

"İktidara gelecek aşırı sağcı hükümet, Yahudileri, Hristiyanları ve Müslümanları, kısacası kendinden olmayan, öteki diye tanımlanan herkesi tedirgin ediyor. Çünkü aşırı sağ insan haklarına karşı çok radikal tutum sergiliyor. Demokrasiye karşı ve İsrail'in çehresini tamamen değiştirecek bir görüşe sahipler. Bu tutumla İsrail yasalarını değiştirecekler, demokrasi anlayışını değiştirecekler. Bu durum beni ve benim gibi düşünen pek çok kişiyi endişelendiriyor."

Aşırı sağcı yönetimin yasa dışı yerleşim yerleri konusunda geri adım atmasını beklemediğini, özellikle "yeşil hat" olarak adlandırılan işgal altındaki Doğu Kudüs ve çevresinde daha çok ayrımcılığın yapılacağı görüşünü paylaşan Lsakhrov "Bu hükümet ablukayı sürdürmeye devam edecek. Batı Şeria'nın çehresini değiştirmek için yürütülen yasal prosedürleri sürdürecek. Daha fazla yerleşim yeri inşa edeceklerinden eminim. Bölgeyi Yahudileştirme politikalarına fazlasıyla devam edecekler." diye konuştu.

Lsakhrov, hükümette farklı görevler alması beklenen aşırı sağcı milletvekillerinin hiçbirinin diğerinden farklı olmadığını ifade ederek, esas korkutucu olanın İsrail'de artış gösteren ırkçı fikirler olduğunu söyledi.

İsrail'deki seçim

Son dört yılda beş kez erken seçim yapılan İsrail'de 1 Kasım'da gerçekleşen erken genel seçimde eski Başbakan ve muhalefet lideri Binyamin Netanyahu'nun başını çektiği sağ blok 120 sandalyeli Meclis'e 64 milletvekili göndererek açık zafer kazanmıştı.

Netanyahu'nun kurması beklenen aşırı sağcı koalisyon hükümetinde, halkı kin ve düşmanlığa tahrikten hüküm giyen Yahudi Gücü lideri Ben-Gvir'in Ulusal Güvenlik Bakanı, "Arapları ülkeden sürme çağrısı yapan" Bezalel Smotrich'e işgal altındaki Batı Şeria'da yetkileri de kapsayacak şekilde Finans Bakanlığı, LGBT karşıtlığıyla tanınan Avi Maoz'a da Yahudi Kimliğinden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı görevi vermek konusunda anlaştığı belirtiliyor.

Mescid-i Aksa baskınları gibi provokatif eylemlerle tanınan Ben-Gvir, işgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da aşırılık yanlısı Yahudi yerleşimcilerin şiddet eylemlerini teşvik etmesiyle de biliniyor.

Editör: TE Bilisim