Mazlum topraklara sırtlan sürüleri gibi dalan ve tüyü bitmedik yetimlerin ekmeğine kan doğrayan Fransa’nın tarihteki karşılığı katliam, tecavüz ve işgalden ibarettir. Doğal zenginliklerine göz diktikleri her ülkede yüz binlerce insanı savaş hukuku dahil hiçbir insani değer gözetmeden vahşice katleden Fransa’nın işlediği cinayetlerin izi asla silinmeyecek. Bugün dünyaya modern, hümanist, devrimci pozları veren Fransa’nın Cezayir’de sömürgecilere karşı vatanı için direnen mücahitlerin kafalarını kesip müzede sergilediği gerçeğini kim inkâr edebilir?.. Üstelik adına “İnsan” dedikleri müzede sergilenen caniliğin inşa ettiği Batı medeniyeti, Cezayirli vatanseverlerin naaşlarını ülkelerine iade etmekle tarihin bu en karanlık sayfalarını asla temizleyemez. Çünkü insanlık maskesi altında dünyanın en barbar ülkesi konumundaki Fransa dün ne idiyse bugün de aynısıdır…
Fransa’nın katliamları1830-Cezayir
1839-Gabon
1840-Senegal
1861/1904-Benin
1872/1954-Vietnam
1881/188- Cezayir
1881-Tunus
1896-Gine
1896/1919-Burkina Faso
1903-Moritanya
1911-Çad
1916-Kamerun
1917-Cibuti
1945-Cezayir
1961-Paris
1994-Ruanda
Askeri uçakla Fransa’dan getirilen naaşlar ve kafatasları, havaalanında Cezayir Cumhurbaşkanı AbdulmecidTebbun’un yanı sıra ile devlet erkanı ve askeri yetkililer tarafından karşılandı. Devlet televizyonunda canlı olarak yayınlanan karşılama töreninde, naaş kalıntılarını taşıyan askeri uçağa Cezayir hava kuvvetlerine bağlı savaş uçakları, ülke semalarında eşlik ederken ve kentin limanındaki demirli bulunan savaş gemileri tarafından top atışları yapıldı.
Kalıntıların Cezayir’e getirilmesi ülkenin bağımsızlığını kazandığı 5 Temmuz 1962 tarihinin 58’inci seneyi devriyesinin hemen öncesine denk geldi. Tebbun dün yaptığı açıklamada, 170 yıldır insanca defnedilme hakkından mahrum bırakılan kalıntıların geri alındığını duyurmuştu.
PARİS’TEKİ MÜZEDE 18 BİN KAFATASI BULUNUYOR
Fransa’nın başkenti Paris’teki İnsan Müzesi’nde dünyanın pek çok yerinden getirildiği belirtilen 18 bin kafatası bulunuyor.
Kimlik tespiti yapılan 500 kafatasından 36’sının 19’uncu yüzyıl ortalarında, Fransa’nın Cezayir’i sömürgesi altına almaya başladığı zamanlarda öldürülen Cezayirli mücahitlere ait olduğu belirlenmişti. İnsan hakları örgütleri ve tarihçiler, Fransa’nın 1830-1962 yıllarındaki sömürge döneminde Cezayirlilere yönelik katliamlar gerçekleştirildiğini ve yüz binlerce kişinin tehcir edildiğini belirtiyor.Cezayir İnsan Hakları Savunma Birliği, Fransız sömürgesi döneminde yaklaşık 10 milyon kişinin öldürüldüğünü kaydediyor.
TARİHİN EN KARA LEKESİ
Fransa, sömürgecilik tarihinde tüm dünya coğrafyasında koloniler kurarak özellikle Afrika’daki sömürgelerinde büyük insan hakları ihlalleri yaptı. Fransa’nın zihinlerde yer eden birçok uygulamasının izleri özellikle Afrika ülkelerinde hala görülebiliyor. Fransa, 1524’te başlattığı sömürgecilik faaliyetleriyle Afrika’nın batısında ve kuzeyinde 20’den fazla ülkede hakimiyet kurdu. Afrika’nın yüzde 35’i 300 yıl boyunca Fransa’nın kontrolünde kaldı.
2 MİLYON AFRİKALI ÖLDÜRÜLDÜ
Senegal, Fildişi Sahili ve Benin gibi ülkeler o yıllarda Fransa’nın köle ticaret merkezleri olarak kullanıldı ve bölgedeki tüm kaynaklar sömürüldü. Fransa’nın dünya savaşlarında bağımsızlık vaadiyle kendi saflarında savaştırdığı ülkelerin başlattığı ayaklanmalar da şiddetle bastırıldı. Bölgede beş asır süren kolonyal dönemde ve bağımsızlık savaşlarında 2 milyondan fazla Afrikalı hayatını kaybetti. Senegal’in eski Milli Eğitim Bakanı ve tarihçi İba Der Thiam, Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinin Senegal’de sömürge döneminde yaptığı insan hakları ihlallerini değerlendirdi. Thiam, zaman içinde Avrupa’nın çeşitli limanlarından kalkan gemilerin Afrika’da seçilen “genç ve sağlıklı kölelerin sergilendiği” bölgelere geldiğini, bunlardan en bilineninin de Senegal’deki Goree adası olduğunu belirterek, şöyle devam etti.
Ruanda’da katliamFransa, Ruanda’da katliam hazırlıklarını önceden biliyormuş. Fransa sadece eski sömürgelerinde değil siyasi nüfuz sahibi olduğu ülkelerde de büyük insan hakları ihlalleri gerçekleştirdi. İnsanlık tarihin en büyük soykırımlarından kabul edilen, 800 bin kişinin öldüğü 1994 Ruanda soykırımında da Fransa’nın rolü olduğu ortaya çıktı. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Ruanda soykırı- mına ilişkin yayınladığı bir raporunda, soykırımdan hemen önce bölgede bulunan Fransız askerlerinin aldıkları istihbaratları değerlendirmeyerek bölgeden ayrıldığını, bazı Fransız askerlerinin bizzat katliamlara destek verdiğini kaydetmişti. Ruanda Araştırma Komisyonu da 2008’de yayınladığı bir başka raporda, Fransa’nın katliam hazırlıklarını bildiğini, soykırımcılara silah ve bilgi sağladığının tespit edildiğini açıklamıştı. Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame’nin, 2014’te “Ruanda soykırımında Fransa’nın rolünü kesin olarak tespit ettiklerini” söylemesi iki ülke arasında siyasi krize neden olmuştu. Ruanda soykırımına ilişkin Fransa aleyhine birçok uluslararası dava halen sürüyor.
“Goree adası, Afrika’nın çeşitli bölgelerinden toplanmış kölelerle köle tüccarlarının buluşma noktasına dönüşmüştü. Esirler, köle evinde, küçük bölmelerde birbirlerine zincirlenmiş şekilde, pazarda satışa çıkmayı beklerken, ölenler ya da isyan edenler de denize atılıyordu. Erkek kölelerin değeri, boyları, kiloları ve kas durumlarına göre belirleniyordu. Kadın ve çocuklarda ise diş ve genel sağlık durumları baz alınıyordu.”
Thiam, iki katlı gemilerde alt katta kölelerin üst katta tüccarların Afrika’dan Avrupa’ya götürüldüğünü, bu gemilere Portekizcede “yüzen mezar” anlamına gelen “Tumberio” isminin verildiğini kaydetti. Senegal’de Goree adasının yanı sıra köle ticaretiyle ünlü bir şehir daha bulunuyor. Fransa Kralı IV. Louis’nin adını taşıyan Saint-Louis de köle pazarları ile tanınıyordu. Pazara gelen Avrupalı tüccarlar “en güçlü ve sağlıklı” köleleri seçerek onları gemilerle Fransa gibi Avrupa ülkelerine taşıyordu
71 BİN AFRİKALI FRANSA İÇİN ÖLDÜ
Robert Schuman Araştırma Merkezi’nin 2011’de Birinci Dünya Savaşı’nın kayıplarıyla ilgili yayımladığı bir raporda, çoğunluğunu Fas, Senegal, Cezayir, Tunus ve Madagaskar’dan gelen sömürge askerlerinin oluşturduğu 71 bin kişinin Fransa saflarında savaşırken hayatını kaybettiği belirtilmişti.
TEK SUÇLARI BAĞIMSIZLIK TALEBİ
İkinci Dünya Savaşı’nda da Afrika’dan çok sayıda askeri zorla kendi bünyesinde askere alan Fransa, savaş sonrasında gelişen sömürgecilik karşıtı ayaklanmaları da şiddetle bastırdı. İkinci Dünya Savaşı bitmeden kısa zaman önce bağımsızlık vaadiyle Fransa saflarında savaşan Cezayirlilerin başlattığı gösterilerde binlerce Cezayirli, Fransız askerleri tarafından öldürüldü. Tarihe “8 Mayıs 1945 Setif ve Guelma” katliamı olarak geçen olaylardan Cezayir’in bağımsızlığını kazandığı 1962’ye kadar şiddet olayları sistematik şekilde devam etti. Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nda 1 milyon kişi hayatını kaybetti.
FASLI İŞÇİLERE AYRIMCILIK
Fransa’ya karşı bağımsızlık savaşlarında büyük kayıplar veren ve ekonomileri çöken ülkelerden bu ülkeye gelen işçiler, düşük ücret karşılığında Fransızlara göre daha ağır şartlarda çalıştırıldı. Bunun üzerine ülkedeki Faslılar mahkemeye başvurdu. Fransa’da Ulusal Demiryolları İdaresinin (SNCF) 1970’lerde Fas’tan gelen işçilere sözleşmelerde ve çalışma koşullarında ayrımcılık yaptığı mahkeme kararıyla kesinleşti.