Diriliş Postası Muhabiri Büşra Kılıç/Görüş

Felsefe üzerine yaptığı konuşmalar ve okuduğu kitaplarla Türkiye’nin gündemine oturan 10 yaşındaki Atakan, beraberinde yeni tartışmaları getirdi. Konuyla ilgili Diriliş Postası’na konuşan Uzman Psikolog Kerem Gümüş, Atakan’ın üstün yetenekli olduğunun düşünülmesinin bir yanılgı olduğunu söyledi. Gümüş, “Atakan’ın bu şekilde konuşuyor, bu şekilde yorum yapabiliyor olması onun üstün yetenekli olduğunu göstermez. Onda üstün yetenekten ziyade gözlemlediğim kadarıyla narsist kişilik özellikleri var. Kendini aşırı üstün görmesi bunu gösteriyor. Bir çocuğun o dönemde en değerli varlığı annesi ve babasıdır. Annesini bile bir yönetimle toplumun önünde yönlendirmeye çalışması kendisini bu denli herkesten üstün gördüğünü gösterir. Ben bu kadar şey okuyorum diyerek sürekli kendisinden bahsedip kendi doğrularının en doğru olduğunu düşünmesi narsist kişilik özelliklerini gösterir. Bu kalıp oturduğu an ileride de narsist kişilik bozukluğu dediğimiz bir problem ortaya çıkabilir.” ifadelerini kullandı.

Uzman Psikolog Kerem Gümüş

DEPRESYONA YOL AÇIYOR

Bu yaştaki bir çocuğun bu denli sosyal medya malzemesine dönüştürülmesi ne kadar doğru?

Yaştan ziyade çocukların direkt olarak sosyal medya malzemesi olması doğru değil. Bu durum çocuklarda ciddi bir popüler açlığı uyandırıyor. Bu da ileriki yaşlarında bizi çok ağır sonuçlarla karşılaştırabiliyor. Eğer çocuklarda çok fazla kaygı bozukluğu varsa depresyon ya da iletişim bozuklukları gibi problemler ortaya çıkıyor.

ASOSYAL TİPLER ORTAYA ÇIKIYOR

Çocuğun gelişimi açısından yol açabileceği sonuçlar nedir?

İletişim konusunda büyük problemler yaşıyor çocuklar. Popüler ola ola, bilgili gibi takıla takıla her şeyi bilmek zorundaymış gibi davranıyor. Bir bilgin rolüne giriyor. Ben zaten üstünüm, her şeyi okuyorum, biliyorum rolüne girdiği an asosyal tipler ortaya çıkıyor. Otomatik olarak hem arkadaşları tarafından dışlanıyor hem de kendisi de iletişim kuramıyor. Çünkü ben üstünüm havası ile hareket ediyor. Bu yaş grubundan beklediğimiz en büyük şey sosyalleşebilmesi ve iletişim kurabilmesi.

Örnek bir durum değil

“Çocukların soyut düşünme yetisi 10 yaşından sonra başlar dediniz. Peki, Atakan Kayalar felsefe kitapları da okuduğunu söylüyor. Bu durum onun açısından ne kadar doğru?”

O da kendisine göre algılar. Felsefe kitaplarını, o tezleri okuyabilir ama ne kadar anlıyor sorun bu. Soyut becerisi istenilen seviyede olmadığı için istediği kadar okusun yaptığı yorumlarda işte diyor ya bütün dünyayı anarşi yönetsin falan diyor hani işte bir çocuğun yorumu böyle olur. Soyut düşünemez yani. Her çocuk her şeyi okuyabilir ama yorumlama becerisi olarak farklıdır ve zarar verir. Ayrıca ailelere de özellikle çocuklarına Atakan Kayalar’ı almaları gerektiğini asla söylememelerini tavsiye ediyorum. ‘Bak işte şu çocuğu görüyor musun neler yapıyor’ demesinler. Bunlar örnek alınacak seviyede çocuklar değiller. Ben şahsen çocuğumun kendisini bu kadar üstün görmesini istemem.

ATAKAN’DA NARSİSİZM ETKİLERİ VAR

Bu gibi çocuklar için aileler ne yapmalı?

Eğer Atakan’ı baz alıyorsak ve Atakan’ın üstün yetenekli olduğunu düşünerek soruyorsanız burada bir yanılgıya düşebiliriz. Çünkü Atakan’ın bu şekilde konuşuyor, bu şekilde yorum yapabiliyor olması onun üstün yetenekli olduğunu göstermez. Onda üstün yetenekten ziyade gözlemlediğim kadarıyla narsist kişilik özellikleri var. Kendini aşırı üstün görmesi bunu gösteriyor. Bir çocuğun o dönemde en değerli varlığı annesi ve babasıdır. Annesini bile bir yönetim, toplumun önünde yönlendirmeye çalışması kendisini bu denli herkesten üstün gördüğünü gösterir. Ben bu kadar şey okuyorum diyerek sürekli kendisinden bahsedip kendi doğrularının en doğru olduğunu düşünmesi narsist kişilik özelliklerini gösterir. Bu kalıp oturduğu an ileride de narsist kişilik bozukluğu dediğimiz bir problem ortaya çıkabilir. Bugün gördüğümüz kadına şiddet, katiller ya da insanların bu kadar birbirini anlamaması vesaire de narsisizm ile ilişkilendirilir. Bu durumda çocukların ailelerini bu kadar üstün bir varlıkmış gibi yetiştirmemesini tavsiye ederim.

AİLEYE DÜŞEN GÖREVLER VAR

Peki o zaman üstün yetenekli çocuklar nasıl yetiştirilmeli?

Ama üstün yetenekli çocuklar apayrı bir konudur. Üstün yetenekli bir çocuğun yaşına göre kazanımlar alması gerekir. Çocukların 10-11 yaşında soyut düşünebilme becerilerine yönelik hareket etmek gerekir. 10 yaşındaki bir çocuk ne kadar soyut düşünebiliyorsa o kadar iyi gelişir. Zaten üstün yetenekliler bunun bir üst seviyesindedir ama mesela iletişim problemleri varsa. Üstün yetenekli çocuklarda iletişim problemleri olabilir çünkü hayatı anlamlandırmaları o kadar farklıdır ki diğer insanlardan farklı düşünür kendini. Ama Atakan ile üstün zekalıları ayıran özellik de bu. Üstün zekalılar kendini farklı düşünür ve anlamlandırabilir. Atakan direkt farklı olduğunu ve üstün olduğunu düşünüyor. Onu üstün zekâ yapmayan şey bu zaten. İletişim problemi ne ise ona odaklanılmalı. Üstün yeteneklilerin hangi alanda üstün yeteneği var resimde mi, müzikte mi, matematikte mi, geometride mi diye bakılmalı. Onu bulup ona yönelik hareket etmek lazım. Uzay ile ilgili yeteneği varsa ona göre kitaplar almak lazım. Resim ya da müzikte varsa ona göre enstrüman yüklemesi yapmak lazım. Ailenin de burada beklentiyi çok yüksek tutmaması lazım. Sonuçta çocuk 10 yaşında. Çoğu şeyi biliyor, çoğu şeyi daha iyi kavrıyor olabilmesi onun büyük bir insanmış gibi davranabilmesi değildir. Normal çocuk gibi yine sınır ve kural koyulur.

Editör: TE Bilisim