Yunanistan Parlamentosu’nda yer alan 25’inci Gün Partisi ideri, 2015 yılında maliye bakanlığı da yapan Yanis Varufakis, Yunanistan hükümeti ve Başbakan Kiriakos Miçotakis’in Libya ve Doğu Akdeniz politikasını yerden yere vurdu. Yunanistan’ın Hafter ile yakınlaşmasını tarihi bir hata olarak yorumlayan Varufakis, darbeci Hafter’i denömin Sırp Kasabı Karaciç’e benzetti. İşte Varufakis’in Yunanistan’da büyük gündem olan sözlerinden satır başları:

“BÜYÜK BİR YENİLGİ”

“Kemer sıkma siyasetlerinin ardından, Libya’ya dahil olmamız sonra yılların en büyük diplomatk fiyaskosu olabilir. Ülkemizin haysiyetini parçalayıp atan ‘kemer sıkma’ günlerinden hatta Yugoslavya iç savaşı yıllarından iktidarımızın ve muhalefetimizin tutunduğu tavırdan (Makedonya isim sorununu kastediyor) de büyük bir yenilgi/fiyasko.”

“ÜLKEMİZİN İMAJINA ZARAR VERİYORLAR”

“Miçotakis Hükümeti, General Hafter’i burada, Atina’da konuk etti. Bu adam, günümüzün Karaciç’idir (Sırp kasabı). 90’larda aşırı milliyetçilerin Karaciç’i bağırlarına basıp onu ‘hümanist lider’ olarak takdim ederek imajımızı yerle bir etmesi gibi, bugün de Hafter’e kucak açarak ülkemizin imajına zarar veriyorlar.”

“EGE’DE SAVAŞ ÇIKARSA KÜÇÜK DÜŞERİZ”

“Bu noktaya nasıl gelindi? Bunu, Yunanistan-İsrail-Exxon-Total şer ittifakını kuran SYRIZA başlattı. Sürecin en başından itibaren 25’inci Gün olarak, Yunan halkının bundan hiçbir fayda sağlayamacağını belirttik. Bize tek “getiri”si devasa ekonomik yükten başka bir şey değil. Bu ittifakla, Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın iç siyasette elini güçlendirip daha da cüretkar adımlar atmasına sebep oluyorsunuz. Bunun sonucunda da kontrol edemediğiniz, içine sıkışıp kaldığınız durumlarla baş başasınız.

Şunu bilin ki, Ege’de veya Libya Denizi’nde bir savaş patlak verirse, o çok güvendiğiniz Büyük Devletler sizin için serçe parmaklarını bile kıpırdatmayacaklar. Tam aksine, Erdoğan ile anlaşma yolunu seçip ülkemizi daha da küçük düşürecekler.”

“MİÇOTAKİS TUZAĞA DÜŞTÜ”

İsrail ile yapılan bu ittifak, Erdoğan’ın Libya’nın güçsüz ama yasal hükümeti ile ittifak kurmasıyla sonuçlanan süreci başlatmıştır. Miçotakis hükümeti, varını yoğunu Hafter kartına yatırarak tuzağa düşmüştür. Hafter’in derhal Sarrac hükümetini düşüreceğini sanarak en ufak bir sağduyu bile göstermedi. Sarrac’ı açıktan destekleyen Türkiye bile diğer tarafla köprüleri tamamen atmadı. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 11 Ocak’ta ‘Hafter’i görmezden gelmek için en ufak bir gerekçemiz bile yok. Libya’da o da rol oynuyor’ dedi. Başka bir deyişle, bizim hükümetimiz her şeyini Hafter’e yatırıp diğer tarafı yok sayarken, Türkiye Hafter’in geleceğin Libya’sındaki varlığını tanıdı.

“BERLİN’E DAVET” ELEŞTİRİSİ

Putin ve Erdoğan’ın 8 Ocak’ta anlaşarak ortaya attıkları, Moskova’da görüşülen şimdi de Berlin’e taşınan ateşkes planına Yunanistan’ın dahil olması ancak görüşmelere davet edilmemesi meselesi (bu küçük düşürülme), Başbakan Miçotakis’in kişisel sorumluluğudur.

“DOĞAL GAZDAN VAZGEÇELİM” DEDİ

Bu süreçte Yunanistan’ın çıkarına olan tek yol; İsrail-Exxon-Total şer ittifakından vazgeçmeli, denizaltından geçecek doğal gaz ile zengin olma hayalini bırakmalı, tüm bunları Netanyahu, Hafter, Sisi, Trump ile kucaklaşarak gerçekleştirme hayalini bir kenara atmalıdır.

Akdeniz’in dibinin sondaj tırpanlarından uzak bir şekilde kalması için anlaşmalı, Avrupa Birliği’nin ortaya attığı çevre dostu Yeşil Anlaşma çerçevesinde hareket etmeli, bölgedeki Yunanistan’ın bölgede yenilenebilir enerjinin odak noktası olan ülke haline getirmeli, böylece kaynaklardan herkesin eşit oranda yararlanmasını sağlayarak gerçekçi bir siyaset gitmeli, gerçek anlamda barış köprüsü haline dönüşmeliyiz.

Böyle yaparak barışı ve egemenliğimizi küçümseyenlere (Türkiye) cevap vermiş, Akdeniz’in dibini amaçsızca oymak yerine egemenlik haklarımızı da garanti altına almış oluruz.

Editör: TE Bilisim