Diriliş Postası Gazetesi Haber Müdürü Muhammed Şimşek – İstanbul

Bütün dünyayı kasıp kavuran pandemiye rağmen Doğu Akdeniz’deki gelişmelerin uluslararası gündemden düşmemesi ve Türkiye’nin attığı her adımın anbean takip ediliyor olması, bir kez daha bölgedeki enerji potansiyelinin herkesin iştahını kabartıyor olduğunu gösterdi. Ancak Türkiye gerek kendi kara sularında arama ve sondaj gemileriyle faaliyet yürüterek gerek Libya Hükümetiyle imzaladığı anlaşmayla hem sahada hem masada oyun kurucu aktör olduğunu ispatladı. Üstelik bunu her defasında Yunanistan ve Rum kesimini kendine piyon seçen Batılı ülkelerin tehditlerine rağmen yaptı.

Küresel egemen güçlerin kanlı satranç tahtasına dönen dünyanın enerji sahasında barış ve adalet söylemleriyle varlık göstermeye başlayan Türkiye, artık şanlı mazisinden ilham alarak üç denizde bayrağını azim ve kararlılıkla dalgalandırıyor. Yerli ve milli stratejileriyle uluslararası hukuk kuralları içinde yola çıkan Türkiye’nin Karadeniz’de keşfettiği 320 milyar metreküplük doğal gaz rezervi, geleceğin işaret fişeğini ateşledi. Anadolu kıtasını çevreleyen keşif seferberliğiyle bugün Karadeniz, Marmara, Ege ve Doğu Akdeniz’den büyük ve güçlü Türkiye’nin ayak sesleri işitiliyor.

TÜRKİYE HAKLARINA SAHİP ÇIKIYOR

Fransa’nın öncülük ettiği ve pek çok Avrupa ülkesinin destek verdiği kara propagandayla hem Türkiye’nin uluslararası hukuktan doğan hakları görmezlikten gelindi hem aynı kirli koalisyon ülke olarak bizi Doğu Akdeniz’deki sorunun kaynağı olarak lanse etmeye çabaladı. Oysa Türkiye’nin bugüne kadar yürüttüğü arama, sondaj ve NAVTEX faaliyetlerinin tamamının dayanağını uluslararası hukuktan doğan hakları oluşturuyor.

Yıllardır kapılarında emir uşağı olarak gördükleri Türkiye’nin güç kazanması ve bütün uluslararası hukuk içindeki haklarına sahip çıkması Batılı ülkelerin kimyasını bozuyor. Zira bugün sadece Doğu Akdeniz’de değil Lozan ile birlikte ters yüz edilen kıta sahanlığı haklarıyla Ege’deki adalar üzerindeki oyunu bozan ve boylu boyunca uzanan sahiliyle Karadeniz’deki enerjiyi hatırı sayılır ölçüde açığa çıkaran, Türkiye onlar için artık “fazla” oluyor. Buradan bakınca her fırsatta gizli ajandalarından türettikleri işgal haritalarıyla karşımıza dikilenlerin asıl rahatsız olduğu nokta Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de meşru haklarını kullanıyor olmasından ziyade ezelden beridir kendisinde olan bu hakları kullanabilecek güce ulaşmış olmasıdır denebilir.

1970: Türkiye’nin deniz sondajları başladı.
2014: TPAO’nun Ka-radeniz’de yürüttüğü hidro karbon arama faaliyetleri yoğunlaştı.
2004-2019: Karadeniz’de 2004-2019 arasında 142 bin kilometre 2 boyutlu ve 37 610 kilometre 3 boyutlu sismik veri toplandı.
2013: Türkiye 2013’ten itibaren Barbaros Hatrettin Paşa ve MTA Oruç Reis gemileriyle kendi imkanlarıyla denizlerde sismik arama çalışmalarına hız verdi.
2020: Türkiye’nin ilk milli sondaj gemisi Fatih, 20 Temmuz’da Tuna-1 lokasyonun-da ilk milli derin sondaja başladı.

SÖYLEMİ EYLEME DÖNÜŞTÜREN DENGE

Bir süredir sahadaki varlığıyla söylemleri güç kazanan Türkiye, uluslararası ilişkilerde yeni bir denge kuruyor. Bazen askeri unsurlarla bazen de yerli ve milli teknik imkanlarıyla stratejik hamleler yapan Türkiye karşısında şer cephesi panik havasına bürünüyor. Bir yandan Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın sahadaki başarılı operasyonlarıyla eli güçlenen Türkiye, diğer yandan yerli ve milli imkânlarla inşa ettiği Fatih, Yavuz, Barbaros Hayrettin Paşa, Oruç Reis gibi araştırma ve sondaj gemileriyle üç denizde yürüttüğü faaliyetler sayesinde enerjinin yeni oyun kuruculuğuna soyunuyor. Hal böyleyken bugüne kadar söylemde kalanların somut adımlara dönüşmesi sömürgecilerin sinirlerini alt üst ediyor.

TÜRKİYE HEP BARIŞTAN YANA

Aslında bölgede Batılı ülkelerin aksine hep barıştan ve hukuktan yana olduğunu vurgulayan Türkiye’nin kimseyle bir derdi yok. Bilakis hükümet bugüne kadar uluslararası hukuk karşısında herkesle el sıkışmaya hazır olduğu yönünde mesajlar verdi. Türkiye’nin attığı stratejik adımlar karşısında panikleyen bütün ülkelere birinci ağızdan seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Akdeniz’deki tüm ülkeler olarak bir araya gelelim. Herkes için kabul edilebilir, herkesin hakkını koruyan bir formül bulalım. Anlaşmazlıkların diyalog yoluyla ve hakkaniyet temelinde çözümü için biz her zaman varız ve hazırız” sözleriyle son derece yapıcı mesajlar verdi. Türkiye’ye yönelik haksız eleştirilere cevaplar veren Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ise sık sık “Türkiye, Doğu Akdeniz konusunda Rum kesimi hariç bölgedeki her ülkeyle ikili ya da tek taraflı anlaşmalara hazır” dedi.

Türkiye’nin yıllık gaz ihtiyacı: 49 Milyar Metreküp (Doğal gaz ihtiyacının yüzde 99’u ithal ediliyor)

Türkiye’de üretin toplam gaz miktarı: 16,6 Milyar Metreküp (2019’da 473, 8 milyon metreküp doğal gaz üretildi.)

Keşif, Türkiye’nin bugüne kadar ürettiği 16,6 Milyar metreküp doğal gazın yaklaşık 20 katı

Türkiye’nin yıllık doğal gaz ithalatı: 12 Milyar dolar

Ülkelerİthalat oranı (%)

Rusya 36,9

Azerbaycan 15,7

Cezayir 13,5

İran 11,7

Nijerya 7

ABD 3,2

Tirinidad Tobago 3,1

KARADENİZ’DE TARİHİN EN BÜYÜK KEŞFİ

Böyle bir ortamda Karadeniz’de bugüne kadar görülmemiş büyüklükte bir doğal gaz rezervinin bulunması Türkiye’nin önünde yepyeni bir dönemin başladığına işaret ediyor. Artık yerli ve milli hamlelerinin somut karşılığını almaya başlayan Türkiye, 320 milyar metreküplük bir rezervle geleceğin işaret fişeğini ateşlemiş oldu. Öyleki bölgede daha büyük enerji rezerv alanları olduğu biliniyor. Burada devam edecek arama faaliyetleriyle daha büyük rezervlere ulaşmanın önünde artık hiçbir engel bulunmuyor.

Türkiye’de doğal gaz bulunan iller;

Türkiye’de şu ana kadar yurt içinde kara bölgelerinde yürütülen çalışmalar sonucunda Adıyaman, Çanakkale, Düzce, Edirne, İstanbul, Kırklareli ve Tekirdağ‘da irili ufaklı doğal gaz rezervlerine ulaşıldı. Ancak bu 7 ilde üretilerek piyasaya sürülen doğal gaz miktarının toplamı geçen yıl 37,8 milyon metreküp oldu. Bu miktar Türkiye’nin yıllık doğal gaz tüketiminin yaklaşık yüzde 0,63’üne denk geliyor. Geri kalan yüzde 99,37’lik pay ise ithal ediliyor.

MÜKEMMEL ZAMANLAMA

Kaldı ki Türkiye’nin bugüne kadar ürettiği 16,6 milyar metreküp Doğal gazın yaklaşık 20 katı büyüklükteki bu rezerv hiç de küçümsenecek bir oran değil. Önümüzdeki 7 yılda 81 vilayetin Doğal gaz ihtiyacına karşılık gelen bu keşif sonrası gözler Akdeniz’de. Özellikle 600 yıllık potansiyel rezerve sahip olduğu belirtilen Akdeniz’den gelecek yeni bir keşif müjdesi gelecek için büyük umut vadediyor.

Dahası ülkemizin 90’lı yıllarda “al ya da öde” denilerek kullanmadığı gazın dahi parasını ödemeye mecbur bırakıldığı kontratların yüzde 30’u 2022’de son buluyor. Nijerya (LNG), Cezayir(LNG), Rusya (Balkan Rotası) kontratlarının ise 2021’de tamamlanacağı belirtiliyor. Azerbaycan ile anlaşmamız da nasipse 2022’de bitecek. Netice itibariyle söz konusu boru hatlarına yönelik 20-25 yıllık sözleşmelerin bitiş tarihi keşfedilen doğal gazın çıkarıldığı tarihle örtüşecek. Bu durumda yüksek fiyatlardan yapılan anlaşmalar mazide kalacak ve belki de bu ülkelerle yeniden pazarlık masasına oturmaya gerek kalmayacak. Çünkü Türkiye artık kendi kaynağını üretiyor konuma gelecek. Burada şunu da ifade etmekte fayda var. Zengin enerji kaynaklarına ulaşması açısından Karadeniz, Ege ve Akdeniz’e göre daha kolay bir alan. Çünkü Karadeniz’de kıyısı bulunan diğer ülkelerle deniz yetki alanları anlaşmaları mevcut. Bakalım önümüzdeki günler bize neler gösterecek.

TÜRKİYE ARTIK ÜST LİGDE

Karadeniz’deki kaynağın keşfi bundan böyle Türkiye’yi küresel enerji arenasında oyuncu konumuna taşıyacak. Artık Rusya, İran, Nijerya gibi ülkelerin kapısında gaz almak için sıraya girmek yerine kendi enerjisini üreten ve ticaretini yapan bir ülke statüsü kazanılacak. Uzmanlara göre bu keşif başlangıç seviyesinde kalsa bile 7 yılda Türkiye’nin cebine tam 105 milyar dolar girecek. Dahası bu keşif sayesinde yılda en az 15 milyar doları bulan gaz ithalatı faturasının önüne geçilmiş olacak. Hepsinden önemlisi Türkiye artık cari açık veren değil, cari fazla ve- ren ülkeler liginde yer alacak.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK)’nın Ocak 2020 raporuna göre; Türkiye, Doğal gaz ithalatına yılda 12-13 milyar dolar ödüyor. Yıllık 45-50 milyar metreküp arasındaki tüketimin tamamına yakınının dışarıdan alan Türkiye’nin bu alandaki açığı, yıldan yıla artan enerji ihtiyacına bağlı olarak artıyor.

Editör: TE Bilisim